Küçük çocukları olan anneler bana sık sık, harika ergenler yetiştirmenin sırlarını sorarlar.
İlk önce, herhangi bir fikrim yok derim. Çocuklarım bana rağmen böyleler. (Genç anneler, bu cevabı fazla yararlı bulmazlar.)
Aslında, size her şeyden önce şunu söyleyebilirim; ergenlerin anne-babalarından nefret eden ve kapıları çarpan öfkeli, somurtkan yaratıklar olduğu inanışını bir kenara bırakın. Bazıları böyledir ama çoğunluğu böyle davranmaz. Çocuklarımın arkadaşları da çocuklarım kadar mutlu ve keyifliler, bu yüzden sadece bizde böyle olmadığını biliyorum.
Ergenler inanılmazdır. Eğlencelidirler, akıllıdırlar, kolay mutlu olurlar ve işin ucunda yiyecek varsa her şeye hazırdırlar. Yürekleri sevgi doludur, sevilmek ve değer görmek için çırpınırlar. Gariptirler, dağınıktırlar ve müthiş bir mizah anlayışları vardır.
Öyleyse, buyurun benim ergen yetiştirme “kurallarım”. Uygulayıp işe yaradığını gördüğümüz sırlar da diyebiliriz.
1. Onları yürekten sevin
Onlarla ilgili her şeyi sevin, sinir bozucu olanları bile. Yaptıkları ve yapmak istedikleri şeyler için onları sevin. Onları ne kadar sevdiğinizi sözcüklerinizle ve davranışlarınızla belli edin. Her gün. Onların buruşuk gömleklerini ve vücut spreylerine bulanmış hallerini sevin. Kötü el yazılarını ve sivilceli yanaklarını sevin. Karmakarışık kafalarını ve uzun giden kollarını, bacaklarını sevin. Önemsiz gibi görünen bu ayrıntılar aslında büyülü bir süreci oluşturur. Bunları izlemek, bir elmasın oluşumunu izlemek gibidir. Bütün o kusurlar gün geçtikçe ortadan kaybolur ve sonunda ortaya sorumluluk sahibi, ciddi bir yetişkin çıkar. Ergen çocuğunuz harika bir eş ve baba ya da harika bir eş ve anne olur. Böylesine muhteşem bir gelişime tanıklık etmek ayrıcalıktır.
Ergen çocuklarınızı ayrıcalıklarınız olarak görün, taşımak zorunda olduğunuz yükler olarak değil. Onlar hayal edebileceğinizden çok daha çabuk kavrar ve sezerler. Onlara karşı hissettiklerinizi saklayamazsınız. Bu yüzden onları sadece sevin.
2. Dinleyin ve dikkatinizi verin.
Okuldan eve geldiklerinde, o gün yaptıklarını size anlatırlarken onlarla geçireceğiniz kısacık ve çok değerli bir zamanınız var. Onları gördüğünüze sevinin. Cep telefonunuzu bir kenara bırakın. Bu zaman dilimini akşam yemeğini hazırlayarak ya da telefon görüşmeleri yaparak harcamayın. Onların gözlerinin içine bakın ve anlattıklarını dinleyin. Anlattıkları zaferler, sizin zaferleriniz olsun. Empatik olun. Ortaokul ve liseyi idare etmek gerçekten zordur. Yine de, kendileri istemediği sürece onlara tavsiyeler vermeyin, nutuk çekmeyin. Sadece dinleyin. Böylece kendilerini önemli ve değerli hissederler. Hepimizin kendimizi böyle hissetmeye ihtiyacı vardır.
3. “Hayır” dediğinizden daha fazla “Evet” deyin.
Dünya onlara hep hayır diyecek. Hayatları boyunca, “yeterince iyi değilsin” ve “bunu yapamazsın” dalgalarıyla boğuşacakları fırtınalı bir denizde yüzecekler. Hiçbir şey yapamasam bile, elimden geldiği sürece, onların hayatında tam tersini söyleyen ses olmak istiyorum. Sınırlı olmadıklarını ve yeterince sıkı çalışırlarsa her şeyi yapabilecekleri inancını vermek istiyorum onlara. Hayatlarındaki “Evet” ve “Yapabilirsin” ifadesi olmak istiyorum. Her gün evimden kendilerini yenilmez hissederek çıkmalarını istiyorum.
4. Sık sık hayır deyin.
Çocuğunuzun mutsuz olacağı ya da zarar göreceği deneyimler ve durumlar karşısında hayır demeniz gerekir. Daha on altı yaşındayken, akranlarının önünde alkol kullanma konusunda tercih yapmaya zorlanabileceği partilere katılmasına izin vermeyin. Sabahın üçüne kadar sokakta kalmasınlar. Bir ebeveyn gibi davranın. Hem fiziksel hem de ruhsal açıdan güvende olmalarını sağlayacak kurallar koyun. Bunu söylemeye gerek bile olmadığını düşünebilirsiniz ama şaşırtıcı sayıda ebeveynin böyle kurallar koymadığını biliyoruz.
5. Onları besleyin. Hem de çok.
Sadece kendi çocuklarınız için değil, çocuklarınızın arkadaşları için de yiyecekleriniz hazır olsun. Bu çocukların bedenleri inanılmaz bir hızla büyüyüp gelişiyor ve bu yüzden de enerjiye ihtiyaç duyuyorlar. Çoğu bunu işlenmiş şekerli ve hidrojenize ya da bunlara benzer şeylerle karşılamayı tercih ediyor. Çocuğunuzun arkadaşları, evinizin lezzetli atıştırmalıklarla dolu olduğunu bilirse, sizin evde vakit geçirmek için ona yalvaracaklardır. Böylece hem çocuğunuzun arkadaşlarını tanımış olursunuz hem de çocuğunuz gözünüzün önünde olur.
6. Ufak şeyleri dert etmeyin.
Evde bir ergen varsa salonun ortasına bırakılıvermiş bir sırt çantası görmeniz çok doğaldır. Ya da kirli çamaşırlar yatak odasının dört bir yanına dağılmış olabilir. Ağzınızı açıp onlara bağırmak yerine önce kendinizi onların yerine koyun. Öncelikle, o gün kendilerini nasıl hissettiklerini anlamaya çalışın. Belki o gün kendilerini yenilgiye uğramış hissediyorlardır, bir an olsun rahatlamaya ve size bundan söz etmeye ihtiyaçları vardır. Dağınıklığı bir tarafa bırakıp, kocaman, terli çocuğunuza sımsıkı sarılın. Onun dünyası hakkında konuşun. Neler yaptığını, neler yapmak istediğini, hayallerini öğrenin. Ancak ondan sonra etrafı toplamasını isteyin ondan.
Peki böyle söyledim diye, oğullarımın odalarını tamamen görmezden geldiğimi mi sanıyorsunuz? Hayır, öyle yapmıyorum. Ama onlarla tartışacağım uygun zamanı kolluyorum. Haftada ya da on günde bir, odalarını toplamaları gerektiğini söylüyorum. İtiraz etmeden topluyorlar çünkü bu şekilde onlara dırdır etmiş olmuyorum. Toplamalarını istiyorsam, toplanması gerektiğini biliyorlar.
7 . Sonra geri çekilin ve sihrin işe yaramasını izleyin.
Eğer bırakırsanız bu muhteşem yaratıklar size yüreklerini açarlar ve sizi hayal dahi edemeyeceğiniz kadar büyük bir coşkuyla severler. Ergenler, etraflarına mutluluk saçan parlak, becerikli ve güçlü ruhlardır. Komik ve zekidirler. Düşünceli ve duyarlıdırlar. Bizim onlara bayılmamızı isterler. Onlara bayılmamıza ihtiyaç duyarlar. Çok derinden severler ve başkalarının duygularını güçlü bir şekilde hissederler.