Ölüme şahit olmak çocuğa ağır gelir. İster Kurban Bayramı, ister sıradan bir gün fark etmez, 12 yaş öncesinde çocukların bir hayvanın ölümünü izlemesi çocuk ruh sağlığına uygun değildir.
Bir kuşun ölmesi, bir kedinin yaralanması, bir köpeğin can çekişmesi çocuğu nasıl olumsuz etkilerse, bir hayvanın boğazının kesilmesi daha çok etkiler.
Birçok Müslüman aile çocuklarına dini geleneklerini aktarmak için kurban kesim yerine götürmeyi kültürel bir gerek olarak görüyorlar.
Hatta kendilerine de çocukluk çağında anne babaları tarafından kurban kesimlerinin izletilmiş olmasını da gerekçe göstererek ‘bize bir şey olmadı, bunlara da olmaz’ diye savunmaya çalışıyorlar.
Halbuki çocukluk çağında kurban kesimini gören kişilerin birçoğunun et yemekten tiksindiği, bir diğer çoğunluğun ise duyarlılığını kaybettiği bilinen bir gerçektir.
Kesilen kurbanın acısını duymamak, onun çırpınışlarını hissetmemek için kişi kendini duyarsızlaştırmak, acıya yabancılık göstermek zorunda kalacaktır.
Böylesi bir durum, çocuğun duygularını bastırmayı, empati yeteneğinin zarar görmesini beraberinde getirir.
Bu nedenle, 12 yaşından küçük çocukların kurban kesimini görmesi pedagojik olarak doğru değildir.
Her ne kadar birçok aile bu konuda hassas olsa da, çocuğun yaşadığı çevredeki yetişkinler benzer hassasiyet taşımıyorsa, sorun tümüyle ortadan kalkmış sayılmaz.
Ancak böylesi bir durumda dikkat edilecek 3 ayrıntı vardır:
1- Çocuğun kurban kesimini bizzat izlememiş olması şartı ile sadece kurban kesimini bilmesi sorun değildir.
Ebeveynlerinkurban kesimi üzerinde fazlaca durmaması, kurban kesiminin nasıl olduğunu detaylıca izah etmemesi, kurban kesen kişilere karşı nefret hissi oluşturmaması çocuk ruh sağlığını korumak için önemlidir.
2- Çocuk kesilecek hayvan ile empatik bir ilişkiye girmemeli, kesilecek hayvan ile yakınlık kurmamalıdır.
Çocuklar hayvanlar ile çok çabuk duygusal bütünlük kurabildikleri için, kesilen hayvanın acısını anlamak için kesilme anını kendi üzerlerinde hayal ederek duygusal etkilerini artırırlar.
3- Kurban Bayramının çocuklara kurban vurgusu ile değil, bayram vurgusu ile daha da güzel yaşatılabileceği unutulmamalıdır.
Pedagog Adem Güneş