Çeviklik (Agile) şemsiyesi altında incelediğimiz Scrum Framework (Scrum Çatısı) ve çevikliğe giden alternatif bir yol olarak ele aldığımız Kanban bize iş hayatımız için muhteşem yaşam ve çalışma çözümleri sunuyor. Ancak çeviklik elbette her şeyi çözen bir iksir değil. Çevikliği tam olarak anlayıp, çeviklik için doğru koşulların oluştuğu noktalarda uygulamaya geçmek en güzeli. Jeff Sutherland, Hirotaka Takeuchi ve Darrell K. Rigby tarafından yazılan Embracing Agile makalesinden yaralanarak hazırladığımız bu listede uygun çeviklik koşullarını ele alıyoruz. Hangi durumlarda çevik olmaya ihtiyaç duyarız? Hangi ortamlarda çeviklik bizim için en doğru seçim olur? Hadi inceden bir göz atalım.
1. Pazar Ortamı
Müşteri tercihlerinin ve çözüm seçeneklerinin sıklıkla değiştiği pazarlar tam da çevik olmak gereken pazarlar! Değişen pazar şartlarına hızla adapte olup, doğru çözümleri sunmak için atik olmalıyız. Peki, hangi pazar ortamı çeviklik gerektirmezdi? Kararlı olan tüm pazarlar aslında. Her şeyin net, belirgin ve açık olduğu, değişimin neredeyse yaşanmadığı bu pazarlarda çevik olmak için bir sebep var mı?
2. Müşteri Katılımı
Müşterilerinin ne istediklerini zaman içinde anladıkları ve sürekli geri bildirimlerle bizi beslediği, müşteriyle yakın bir işbirliği halinde gitmemiz gereken durumlar, tam da çevik olmamız gereken durumlar! Peki, hangi durumda müşteri katılımının bir anlamı olmazdı? Ne istediğini bilen, talepleri çok net bir şekilde belli ve asla değişmeyecek olan ‘ulaşılması güç’ müşteri tipi ve bu müşteri ile olacak işbirliğinde çevik olmaya gerek var mı?
3. Yenilik Türü
Kapsam yeterince açık ve belirgin değilse, sorunlar karmaşıksa, çözümler bilinmiyorsa, yaratıcılık ve ürünü pazarlama/pazara sunma zamanlaması çok önemliyse, işte yine tam bir çeviklik ortamı karşı karşıyayız demektir. Peki nasıl bir yenilik türünde çevik olmaya gerek olmazdı? Daha önceden yapılmış bir iş ile karşı karşıyaysak, çalışma planı ve ayrıntılar güvenle tahmin edilebilir düzeyde ise, evet, yine çeviklikle uzak yakın alakamız olmasına gerek kalmazdı.
4. İşin Modülerliği
Artımlı ürün geliştirmesinin bir anlamı varsa ve müşteri bu artımları kullanabiliyorsa; yani ürünü tekrar eden döngülerde parça parça ve üzerine koyarak üretebiliyorsak, sonradan yapacağımız değişiklikler yönetilebilir durumda ise evet, çevik olma zamanı! Peki hangi durum çevikliğe uygun olmazdı? Ürünümüz tam olarak tamamlanmadan müşteri tarafından test edilebilecek; yani modüler olarak geliştirilebilecek bir ürün değilse ve sonradan değişiklik yapılması çok pahalıya mal olacak ya da imkansız olacaksa orada bir durmak gerekirdi.
5. Geçici Hataların Etkisi
Ve son olarak yapılan küçük, geçici hatalar aslında işimize yarıyor ve gelişmemizi sağlıyorsa, tamamdır, gerekli tüm doğru koşulları sağladık demektir. Peki hangi durumda çevikliğe ters düşerdik? Hata toleransı olmayan durumlarda. Yani en ufak hatada bile felaket senaryoları ile karşılaşma ihtimalimiz olan ortamlar, çeviklik için çok uygun ortamlar olarak görülmüyor.