BAŞAK MERAL GÜNDÜZ/Huzurlu, keyifli ve tabiki sağlıklı uzun bir ömür paha biçilemez. Ancak her bir yaş günümüz gençliğimize değil “yaşlılığımıza” ekleniyor. 2000’li yılların belki iyi belki de kötü dikkat çeken özelliklerinden biri, geçen her on yılda insan ömrünün ortalaması iki yıl daha uzuyor. Bu da demektir ki ömrümüz uzadıkça Alzheimer denen sinsi ve gaddar hastalık ile daha çok insanımız yüzleşecek.
Yetmişli yaşlardan sonra bekli de en çok korkulan hastalık Alzheimer’dır. Bu hastalığın son evresinde, bunamadan farklı olarak zihinsel ve fiziksel aktive bir bebekten farksız hale gelinebilmektedir.Kansere yakalanma korkusunun bile önüne geçen bu hastalığın erken belirtilerinin neler olduğunu ve hastalığa dair son gelişmeleri Özel Doğu Anadolu Hastanesi Nöroloji Uzmanı Emrah ÖZDEN bizlere anlattı;
Alzheimer hastalığı anlayacağımız şekliyle nedir?
Alzheimer Hastalığı en basit tanımıyla öncelikle bellek fonksiyonları olmak üzere zihinsel yeteneklerimizin yavaş yavaş kaybolmasıdır. Beyin hücre ölümü ile birlikte zihinsel yeteneklerimizi yavaş yavaş yitirme durumumuza ana başlık olarak Demans deriz. Alzheimer ise bunun en sık görülen alt türüdür. Diğer demanslardan en büyük farkı ise ilk belirtisinin bellek fonksiyonlarında gerileme yani unutkanlık olmasıdır.
Peki bu hastalığı tetikleyen nedenler neler?
Bununla ilgili birçok şey söyleyebiliriz. Ancak bu demek değildir ki sayacağım etkenlerin olması ileride kesinlikle Alzheimer olacağımızın habercisi. Bu etkenler sadece o kişide Alzheimer hastalığının ortaya çıkma riskini artırır. Mesela Diyabet (şeker hastalığı), Hipertansiyon (yüksek tansiyon) ve Hiperkolesterolemi (kan yağlarının yüksekliği) bu etkenlerden bazılarıdır. Beslenme tarzımız da önemlidir.
Akdeniz diyeti ile beslenme hastalığa yakalanma riskini düşürürken, fazla yağlı beslenme ve obezite (şişmanlık) bu riski artırmaktadır. Depresyon da yine hastalığa yakalanma riskini artıran etkenlerden birisi. Bazı çalışmalarda, hayatları boyunca bir veya birkaç defa derin depresyon atağı geçiren kişilerin Alzheimer hastalığına daha fazla yakalandıkları ortaya konmuştur.
Kadın olmak yine risk faktörleri arasında. Kadınlarda Alzheimer hastalığı erkeklere oranla daha fazla görülür. Bununla ilgili de değişik teoriler vardır. Kadınların yaşam süresinin daha uzun olması ya da menapoz sonrası östrojenin koruyucu etkisinin ortadan kalkması gibi… Ailemizde birisinde Alzheimer hastalığı varsa bizdeki risk normal popülasyonun iki katına çıkar. Yaşla birlikte de risk ciddi artış gösterir. Özellikle 60-65 yaş sonrası için her beş senede bir risk iki katına çıkar.
Öyle ki 90’lı yaşlarda artık risk % 50 civarındadır. Tabi bu da iki kişiden birisi Alzheimer hastası demektir. Geçmişte diazem türü ilaçlar kullanmak da Alzheimer hastalığına yakalanma riskini artıran etkenlerden birisidir.
Alzheimer Hastalığı Nasıl Başlıyor?
En sık gördüğümüz başlama biçimi,unutkanlık..Bu son derece sinsi ilerleyen bir unutkanlık.Hastalara ve hasta yakınlarına,”Ne zamandan beri var bu unutkanlık”diye sorduğımuz da ”Çok net söylemek mümkün değil,işte son bir iki yıldır biraz unutkanlığı vardı…Eşyalarını bazen bulamıyordu..
Söylediğimizi bazen unutuyordu ,biz bunu yaşlılığına veriyorduk ama sonra fark ettik ki biraz fazlaca unutmaya başladı”cevabını alıyorsunuz.”Peki arttığını nasıl fark ettiniz”diye sorduğumuzda,”Çok sık aynı soruları tekrar etmeye başladı,mesela yarım saat içinde aynı soruyu beş kere soruyor ve sanki her sorduğunda daha önce hiç duymamış gibi yapıyor.Bazen yaşanmış olaylar sanki hiç yaşanmamış gibi hiç iz bırakmadan kayboluyor,örneğin birkaç gün önce yapılan ziyaret tamamen unutuluyor.
Stres burada nerede duruyor?
Aslında her hastalıkta olduğu gibi stres burada da çok önemli bir yerde duruyor. Depresyonun kendisi bile direkt beyin hücre ölümüne neden oluyor. Sonuçta Alzheimer hastalığı da beyin hücrelerinin ölümü ile seyreden bir hastalık. Stres hastalığın ortaya çıkışını erkene çeken bir faktör.
Görülme sıklığı ve Türkiye’deki yoğunluğu nasıl bir seyir izledi?
Alzheimer hastalığının görülme sıklığı eski zamanlara göre daha fazla. Bunun en önemli nedeni yaşam süresinin uzaması. Bir diğeri de hastalığa tanı konulma oranının artması. Ancak yine de size şöyle bir rakam vereyim ki şu anda Türkiye’de 600.000 tane Alzheimer hastası olduğu tahmin edilmekte, bunların sadece 150.000 tanesinin tanısı konulmuş. Burada biraz da bizim kültürel yapımız devreye giriyor. Aileler yaşlanınca unutmanın normal bir durum olduğunu düşünüyorlar. Bu konudaki bilinçlilik düzeyini artırmak çok önemli.
-Erken tanı ne kadar önemli?
Erken tanı elbette çok önemli. Hem hastalığın gidişini yavaşlatan ilaçları başlamak açısından önemli, hem de hastanın ve yakınlarının geri kalan yaşam sürelerini kaliteli bir şekilde öğrenmelerini sağlamak açısından önemli. Aslında tanı sonrası ciddi bir eğitim süreci de beraberinde başlıyor. Hasta yakınları nelerle karşılaşacaklarını öğreniyorlar. Karşılaştıkları sorunlara nasıl çözüm üretebilecekleri konusunda eğitiliyorlar. Burada hastanın hekimi yol gösterici olmalıdır. Her türlü problemde mutlaka takip eden hekiminden görüş almalılardır.
-Tedavisi var mı?
Şu anda elimizdeki mevcut ilaçlarla hastalığın gidişini yavaşlatabiliyoruz ancak durduramıyoruz. Durdurmaya yönelik ilaçlarla ilgili çalışmalar da başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere dünyanın dört bir tarafında yürütülmekte. Alzheimer hastalığının ilerlemesini yavaşlatmaya yönelik tedavinin yanı sıra araya giren psikiyatrik durumları tedavi etmek de büyük önem taşır. Araya depresyon girebilir, kaygı bozukluğu girebilir, düşünce bozuklukları girebilir.
Ve bunların tanıları normal sağlıklı bir bireyde konulduğu kadar kolay olmaz. Özellikle Demans, Alzheimer hastalığı konularında tecrübe sahibi hekimlerin değerlendirmesinde fayda vardır. Araya giren bu durumlar uygun tedavi edildiğinde hastada belirgin düzelme gözlenir. Bu açıdan tedavi tek yönlü değildir.
-Bir şekilde korunma yöntemi var mı?
Bu konuda da yapılmış birçok çalışma var ve inanın ki bu konu bile başlı başına bir röportaj konusudur. Ben size kısaca birkaç şey söyleyeyim. Zihinsel aktivite çok önemli. Bu her bireyin kendi entelektüel düzeyine göredir. En sağlam zihin egzersizi hangi yaşta olursak olalım yeni bir dil öğrenmektir. Briç oynamak da önemli bir zihin egzersizidir. Bir de bilgisayardaki bazı strateji oyunları da beyin hücreleri arasındaki bağlantıların çalıştırılmasında gayet iyi egzersizlerdir.
Daha basit egzersizler ise Sudoku tarzı bulmacalar çözmek, 51 oynamak gibi… Akdeniz diyeti ile beslenmenin de Alzheimer hastalığı ortaya çıkma riskini düşürdüğünü bildiren çalışmalar vardır. Spor yapmak, yürüyüş de riski azaltan faktörlerden. Hatta son dönem yayınlanan bazı çalışmalarda basit pilates egzersizlerinin zihinsel yetilerimizi korumada olan etkilerinden bahsedilmiş. Kısacası spor önemli faktörlerden birisidir.
-Hastanın sosyal çevreden kopuşu ve içine kapanmasının önüne nasıl geçilebilir?
Hastayı aktif yaşamın içerisinde tutmak çok önemli. Bizim toplumumuz çok vicdanlı olduğu için hasta olan kişiye iş yaptırılmaz. Halbuki Alzheimer hastalığında bu tam tersi olmalıdır. Hasta yapabildiği herşeyi yapmalı ki yetilerini yitirmesin. Ayrıca bu hastanın içe kapanmasını da önleyecektir. Birşeyler yapmasını engellerseniz sosyal hayattan kopuş da başlar. Arkadaşları veya komşuları ile görüşmeye devam etmelidir. Hasta zaten unuttuğunu fark ettiği zaman kendini soyutlayacaktır. Cesaretlendirmek gerekir. Hayata tutunduğu ucu asla bırakmasına izin vermemeli.
Hastanın ailesi ve yakınları için de büyük sıkıntı Alzheimer. Nasıl bir davranışbenimsenmeli?
Bu hastalıktaki en önemli durumlardan birisi de budur. Hasta asla tek başına ele alınmaz. Ailesi ve yakınları ile birlikte değerlendirilir. Olması gereken hasta yakınlarına belli dönemlerde hastaya yaklaşım konularında eğitimler düzenlemektir. Çünkü yakınları şaşkınlık içinde ve ne yapacağını bilmez haldedir. Hastalığın dönemine ve hastanın semptomlarına göre gösterilecek davranış değişkenlik gösterir. Bu zamanlarda aileye aynı zamanda bir koç gibi davranması gereken hekimine danışılmalıdır.
Ancak çok kısaca söyleyecek olursak bunun bir hastalık olduğunu kabullenmek gerekir. Bulguları saklamanın ya da görmezden gelmenin hem hasta hem de kendileri için bir çıkmaz yaratacağını düşünmeliler. Bundan korkmamalı ve utanmamalılar. Azheimer hastalığı olan kişiler ve yakınları da doğru yönlendirmeler neticesinde gayet kaliteli zaman geçirebilir ve hayatlarını yaşayabilirler.
Alzheimer hastalarının yakınlarına öneriler:
1- Bellek bozukluğuna karşı notlarla yardımcı olun: Hastalar uzak geçmişi ayrıntılı olarak hatırlarken, birkaç dakika önce gelişen olayları hatırlamakta zorluk çekerler. Ancak ileri dönemlerde uzak geçmişle ilgili ayrıntılar da yavaş yavaş silinmeye başlar. Hastalığın erken evrelerinde ortaya çıkan bellek bozuklukları ile baş edebilmek gayesi ile liste, not, takvim gibi hatırlatıcılar kullanılabilir ancak ileri dönemlerde hasta artık bu faktörlerden yararlanamaz hale gelir.
Genelde günlük aktivitelerin rutine bağlanması, bu konuda bellek problemlerinin ortaya çıkması riskini azaltabilir. Kişiye sürekli gün, ay ve yıl hatırlatılabilir. Hatırlayamama problemi nedeniyle yaşayabileceği depresif duygu durumunu engellemek için fotoğrafların ve eşyaların üzerine hatırlatıcı notlar konulabilir.
2- İletişimde basit ve kısa cümleler kurun: Alzheimer hastası ile konuşurken basit kelimeler ve kısa cümleler kullanılmalı, ses tonu hafif ve nazik olmalıdır. AH olan bir kişiyle çocuk gibi ya da o orada yokmuş gibi konuşulmamalıdır.
Cevap vermesi için yeterli süre tanınmalı, cevaplandırırken onu kesmemeye çalışılmalıdır. Eğer AH olan kişi bir kelimeyi ya da sonucu ifade etmekte zorlanıyorsa aradığı kelime ona yavaşça hatırlatılmalıdır
3- Aktivite sırasında öfke krizlerine hazırlıklı olun: Kişinin daha önceki yeteneklerini göze alarak planlanmış, basit aktiviteler en uygunu olacaktır. Çok fazla beklenti olmamalıdır.
Aktiviteye başlamasına yardımcı olmak ve aktiviteyi küçük parçalara bölmek yardımcı olacaktır. Öfke ve ajitasyon işaretleri açısından dikkatli olunmalı ve böyle bir durumda nazikçe yardım edilmeli ya da hastanın ilgisini başka bir yöne çekmeye çalışmalıdır.
Kişinin hoşuna giden aktiviteler seçilmeli ve bunu günün aynı saatlerinde yaptırmaya çalışılmalıdır.
4- Kendi kendine giyinmesine sabır gösterin: Alzheimer hastası olan bir kişi için giyinmek pek çok zorluğu bir araya getirmektedir. Ne giyileceğinin seçilmesi, giysilerin giyilmesi veya çıkarılması, düğmeler ve fermuarla başa çıkmak bunların içindedir. Kişinin günün aynı saatlerinde giyinmesini sağlayarak bunu günlük rutinin bir parçası haline getirmeye çalışılmalıdır. Kişi kendi kendine giyinmesi konusunda cesaretlendirilmeli, yeterli süre tanınmalıdır.
Sınırlı sayıda seçeneklerden kişinin kendi tercihini yapmasına izin verilmeli eğer favorisi olan giyecekler varsa yeni bir şeyler alırken bunlara benzeyen giysiler alınmalıdır. Giysileri giyinme sırasına göre yerleştirilmeli, eğer yardıma ihtiyacı olursa kısa ve adım adım açıklama yapılmalıdır.Kolay giyilip çıkarılan kıyafetler tercih edilmeli, elastik bluzlar ya da fermuar veya düğme yerine velcrolu birleştiriciler tercih edilmelidir.
5- Yemeği sınırlı sayıda ve küçük porsiyonlarla verin: Yemek yemek de bir sıkıntı olabilir bazı hastalar sürekli yemek isterken bazılarının da iyi bir besin alımı için desteklenmesi gerekebilir. Yemek için sakin bir ortam oluşturulmalıdır.
Yemek sınırlı sayıda çeşit ve küçük porsiyonlar halinde sunulmalıdır. Pipetler ve kapaklı fincanlar içimi kolaylaştıracaktır. Hasta kaplarla yemek yemekte zorlanıyorsa elle yenilebilen yiyecekler verilebilir. Yine düz tabak yerine derin tabaklarda yemek önerilebilir. Ağız ve diş sağlığı için düzenli ağız ve diş bakımı yaptırılmalıdır.
6- Hergün banyo yaptırmayın, arada ıslak süngerle temizleyin: Bazı hastalar banyo yapmaktan korkup, agresyon gösterebilmektedir. Banyo işi şahsın en sakin ve iletişim kurulabilir olduğu dönemde planlanmalıdır. Emniyet konusunda dikkatli olunmalı ve hasta banyoda tek başına bırakılmamalıdır. Her gün banyo yaptırmak yerine aralarda süngerle silerek de temizlik sağlanabilir.
7- Hastanın tuvalet rutini oluşturulmalı: Hastalık ilerledikçe Alzheimer hastası mesane ve barsak kontrolü ile ilgili problemler yaşayabilir. Bazen inkontinans başka bir fiziksel rahatsızlığa bağlı olarak da ortaya çıkabileceği için mutlaka doktoru ile bu konuda görüşülmelidir. Hastayı tuvalete götürmek için bir rutin oluşturulmalı ve buna mümkün olduğunca bağlı kalmaya çalışılmalıdır. (her 3 saatte bir tekrarlamak gibi).
8- Uyuyabilmesi için sakın ve huzurlu bir ortam oluşturun: Alzheimer hastası olan birçok kişi ve yakınları için geceler zor geçebilmektedir. Hastayı yatağa götürmek ve uyumasını sağlamak için bazı planlamalar gerekebilmektedir. Uykuyu destekleyecek sakin ve huzurlu bir ortam oluşturmaya çalışılmalıdır.
Akşamları hep aynı saatte yatması sağlanmalıdır. Gün içinde egzersiz desteklenmeli ve ufak şekerlemeler engellenmeye çalışılmalıdır. Günün ileri saatlerinde kafein alımı engellenmelidir. Eğer hasta korkuyor ve dezoryante ise yatak odası, hol ya da banyonun ışığı açık bırakılmalıdır.
9- Hasta halüsinasyon görebilir, tedbir alın: Hastalık ilerledikçe Alzheimer hastasında halüsinasyon ve sanrılar (delüzyon) ortaya çıkabilmektedir. Halüsinasyonlar kişinin olmayan bir şey görmesi, işitmesi, koklaması veya hissetmesidir. Delüzyon ise hastanın ikna edilemediği yanlış düşünceleridir. Bazen halüsinasyonlar ve delüzyonlar fizikî bir hastalığın da belirtisi olabilmektedir.
Bu yüzden bu durumu mutlaka doktoru ile paylaşınız. Hastayla gördüğü ya da işittiği şey konusunda tartışılmamalıdır. Kişinin ilgisi başka bir konuya çekilmeye çalışılmalıdır. Televizyonda rahatsız edici ve şiddet içerikli bir program varsa kapatılmalıdır. Alzheimer hastası televizyon programını gerçekten ayırt edemeyebilir. Hasta güvenlikte olduğu konusunda ikna edilmeye çalışılmalı ve başkalarına zarar verebileceği objeler ortadan kaldırılmalıdır.
10- Gezinmelere karşı kapıları kilitli tutun: Hastayı güvende tutabilmek bakımı sağlayan kişinin en önemli sorumluluklarından biridir. Bazen alzheimer hastalarının evden uzaklaşma ve gezinme gibi eğilimleri olabilmektedir. Kişinin bir kimlik taşıması ve bunun medikal bilgi de ihtiva etmesi hasta kaybolduğunda hastayı bulanlara yardımcı olabilmektedir.
Kapıların kilitli tutulması ve hastanın alışkın olduğu kilidi açabildiği durumda ek kilit uygulaması yardımcı olacaktır. İçeride ya da dışarıda tehlike oluşturabilecek eşyalar ortadan kaldırılmalıdır..
Unutkanlık Yanında Başka Ne Tip Bozukluklar Görülebilir?
Mesela yer ve zaman tayininde bozulma..Hangi yıldayız,hangi aydayız,hangi aydayız,hangi gündeyiz gibi sorulara cevap verememe veya sık sorma..Hastalık ilerledikçe başka belirtiler de görülüyor.Örneğin kişinin kişinin çok iyi bildiği bir yerde bile mekan karıştırılabilir.Zamanla dil işlevleri ile ilgili sorunlar da eşlik ediyor.Gördüğünü algılamada ve anlamadaki zorluklar,öngörebilme gibi daha kompleks işlevlerin bozulması..
Alzheimer Hastalığının Tüm Belirtileri Bunlardan mı İbaret?
Anlama ve öğretme kolaylığı açısından biz bu hastalığın belirtilerini üç grupta topluyoruz.Zihinsel belirtiler,Davranışsal belirtiler,Günlük yaşam işlevlerinde olan belirtiler…Mesela çok sakin olan bir insanın çabuk sinirlenmeye başlaması veya genelde sinirli olan bir insanın giderek daha yumuşak hale gelmesi içine çekilmesi..Bunun yanı sıra tutturmaların,suçlamaların,takıntıların ortaya çıkması…Bu çok sık gördüğümüz bir durumdur.
Huzursuzluk Yapıyor,
Bazı hastalar gün boyunca evin içinde dolaşırlar,o odadan diğer odaya geçerler,dolapları açıp kapatırlarbazen eşyalarını alıp bir bavula koyarlar,gitmek isterler..bazen yerlerinde duramazlar..Uyku bozuklukları da davranışsal belirtilerin bir başka çeşidi..Hasta ya hiç uykuya dalamaz,ya da bazen dalsa bile kısa süre içinde uyanır oradan oraya dolaşır.
B12 EKSİKLİĞİ UNUTKANLIK YAPABİLİR
B12 vitamin eksikliği, hipotiroidi (tiroid bezinin az çalışması), normal basınçlı hidrosefali, enfeksiyon hastalıkları (frengi) ve bazı kafa travmalarının demansa sebep olabileceğini ekliyor. Hareketlerde yavaşlama ve yürüme bozuklukları da alzheimer’ın belirtisi olabiliyor.
Alzheimer ve Bunama Kader Değil,
Bunama doğal mıdır?Alzheimer Hastalığı Kader midir?
Hayır..Alzheimer hastalığı veya bunama doğal bir süreç değil,yaşla sıklığı artan bir süreç..Bunama,yaşlılığın doğal sonucu olmadığı için her yaşlanan kişi bunamaz.Tersinden bakarsak da,bunama her zaman patalojik bir durumdur,her zaman altında yatan bir hastalık vardır.Hangi yaşta olursa olsun bunama hiçbir zaman normal değildir…
Kafanı Çalıştır Alzheimer Hastalığından Korun;
Bu hastalıgın biline bir numaralı riski yaş.İnsanlar yaşlandıkça Alzheimer hastalığının riski artıyor.Diğer biline riskler arasında daha önceden geçirilmiş ciddi kafa travmaları var.Giderek daha iyi anlıyoruz ki damar risk faktörleri dediğimiz,yüksek tansiyon ,diyabet,özellikle orta yaştaki tansiyon değeri ,orta yaştaki kolestrol değeri,alzheimer hastalığı riskini de belirliyorlar.Eğer tansiyon varsa veya kolesterol yüksekse hastalık riski de artıyor.
Uygulayacağımız genel prensip şu:Kalbiniz için iyi olan her şey beyniniz için de iyidir.Yani yüksek tansiyon varsa düşürmek,kolesterol yüksekse düşürmek,diyabet varsa tedavi etmek,hayvani yağlardan kaçınmak,dengeli beslenmek…Akdeniz tipi beslenmenin Alzheimer hastalığından koruyucu olduğu bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır.
Yüksek folik asit içeriği olan gıdalar tüketilmelidir. Koyu yeşil yapraklı sebzeler de bunların arasında sayılabilir. Omega-3 den zengin soğuk sularda yaşayan yağlı balıklar (ki en güzel örneği somondur) en az haftada bir tüketilmelidir. Hindistan cevizi yağının da Alzheimer’den koruyucu olduğuna dair yapılan çalışmalar mevcuttur.
SON OLARAK;
Müziğin Alzheimer hastalığı üzerine olumlu etkileri uzun zamandan beri bilinirken, bu konuda oldukça fazla sayıda çalışma yapılıyor. Müziğin duyguları, duyguların da anıları canlandırıldığını, başka hiçbir şeyin yapamayacağı şekilde hastaların anılarını hatırlattığını söyleyen araştırmalar mevcut..
Eskiden bilinen, dinlenen şarkıların hastalarda eski anıları anımsamayı sağladığına dair çalışmalar mevcut.
İleri evre Alzheimer hastalarında bile bu yolla hastalara tekrar bazı şeyleri kazandırmak ve öğretmek için en iyi yol müzik olabilir. Enstrüman çalmayı bilen hastalarda özellikle bunu kullanmak çok yararlı olabilir.
Hatta müziği kullanarak hareket fonksiyonları yeterli olan hastalarda müziğin ritmini kullanarak yapılan danslar hastalarda sarılma dokunma duyularını ve bununla birlikte güven duygusunun artması ve anıların canlanmasında güzel bir yol olabilir…
Müziğin hastalarda değişik çalışmalarda ajitasyonu, anksiyeteyi, saldırganlığı, uyku bozukluklarını düzeltici ve hatta bilişsel ve fiziksel fonksiyonları düzeltici etkileri olduğu da bildiriliyor….TEŞEKKÜRLER…