Annemin yüzü hep asık, saçları dolaşık uykusuz ve ağzında hep sigara.Ve sürekli evin içinde geziniyor.Sağdakini sola soldakini sağa.
Omuzu ile kulağının arasında sıkıştırdığı telefonda sürekli birileri ile konuşuyor.
“Anne bı baksana bana, acıktım?”
“Bi dur kızım bı sus bı”
Sadece üç dakikada haşlanan makarnayı koyuyor önüme,
“Al ye”
“Anne bak nasıl olmuş resmim?”
“Hmm iyi”
Hiç sırtımı sabunlamıyor artık. Dün çok ağladım anlamadı bile.
Keyifliyken de sormuyor “neden”diye.
Sadece salondan sesleniyor bana,
“Odanı toplaaaa”
“Şunu getir, bunu götür”
“Anne moralim çok bozuk sınavım kötü geçti”diyorum.
“Çalışsaydın”
“Anne dizine yatayım mı?”
“Şimdi işim var sonra yatarız”
“Ama benim çok karnım ağrıyor”
“Üşütmüşsündür kalın giyin napayım”
“Annneee pantolonumu yıkamadın mı?”
“Offf öbürünü giy ya napayım”
Önce suçladım annemi.
Ama anne olunca anladım. Annem mutsuzdu.
Annem de babamdan ilgi bekliyordu. Ama onda göremiyordu.Ailesinden ilgi bekliyordu ama görmüyordu.Aynada bile kendisini göremeyen annem beni de göremiyordu.
Ve anneler mutlu değilse gölgesi bile olmazmış hakikaten.
Anneleri mutlu eden bir toplum tüm geneli ile mutludur.
Zira mutlu anne, mutlu koca, mutlu çocuk.