Bazı anneler “Bebeğim devamlı kucak istiyor, Bebeğim kucaktan inmiyor düzgüsel mi?” sorularına cevap arar.
Psikiyatrist/Psikoterapist Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney bebeklerde kucak alışkanlığı ve bu süreçle ilgili dört gözle beklenen soruları yanıtladı.
Temel itimat duygusu hamilelik ile beraber başlamaktadır. Hamilelik ile beraber bebek, annenin zihninde bir yere haiz olmaya adım atar. Bebek dünyaya vardığında; dünya onun için oldukça yeni, anlaşılmaz ve kaygı uyandırıcı bir yerdir.
Karnının doyurulması, uyku düzeninin sağlanması, altının temizlenmesi gerekmektedir. Onu korkutabilecek dış etkenlerden korunması ve sakinleştirilmesi için bir yetişkine gerekseme duymaktadır.
Annenin bebeğin gereksinimlerini tertipli ve devamlı olarak karşılaması, bebeğine sevgi ve şefkat göstermesi, onu kucağına alması, onunla göz kontağı kurması ve hitabı, bebek tarafınca anlaşılma ve sevilme olarak algılanır.
Anne ve bebeği arasındaki bu güvenli ilişki yardımıyla, dünya bebek için daha güvenilir bir yer olmaya adım atar. Böylece bebekte temel itimat duygusu gelişir.
Annenin bebeği ağladığında; onun neye ihtiyacı bulunduğunu anlaması ve bu ihtiyacını karşılaması, aralarındaki ilişkiyi kuvvetlendirir. Bebeğin anası ile kurduğu bu ilk ilişki, sonraki yaşamında başka kişilerle olan ilişkileri için de bir örnek oluşturur.
Bebeğin dünyaya geldiği ilk 1-2 ayda bebek için yalnızca kendisi vardır. Bu aşamada bebek kendisi ve anası içinde fark yapması imkansız. Kısaca bebek için anası ve kendisi bir bütündür. Anne ve bebek arasındaki bu iç içe olma hali, bebeğin temel itimat duygusunun gelişimi için oldukça önemlidir.
Bu zamanda annenin bebeğin bu ihtiyacının bilincinde olması ve bebekten uzun süre ayrı kalmaması gerekmektedir. İhtiyaçlarının karşılanması yöntemiyle anası ile bir ilişki kuran bebek, zaman içinde annesini fark etmeye adım atar.
Bebek ortalama 4 aylık olduktan sonrasında yavaş yavaş kendisini annesinden ayrı bir varlık olarak görür. Bebekler 7. ay ile beraber kendileri dışındaki dünyaya daha çok ilgi duymaya başlarlar. Bu zamanda bebek annesini öbürlerinden ayırt eder.
Bebekte anası dışındaki kişileri yabancılama durumu oluşur. Ortalama 9 aylık olduğunda bebek daha hareketli olmaya, anneden ayrılıp emeklemeye ve yürümeye adım atar.
14 ayla beraber anneden ayrılan ve dış dünyayı keşfeden bebek, anası kendisinden uzun süre ayrıldığında annesinin yok bulunduğunu zanneder. Bu onu oldukça kaygılandırır. 1.5-2 yaşları arasındaki dönemde bebek, tekrardan annesine yapışmaya adım atar. 2 yaş ile beraber çocuğun duygusal gelişimi artar ve annesinden daha rahat ayrılabilir.
Annenin bebeğiyle ilişkisini etkileyen faktörler şunlar olabilir:
Annenin ailesi ile olan ilişkileri, annenin eşi ile ilişkisi, annenin ruhsal durumu, doğum sonrası anneye ailelerin desteği, ekonomik problemler, annenin bebek sahibi olmaya hazır olup olmaması, anne ve babanın bebeği isteyip istememesi.
Eğer anne-baba bebek sahibi olmayı istiyorsa, anne bebekle ilgili kaygılı değilse ve öteki problemler yoksa hamilelik ve lohusalık süreci daha sakin geçecektir. Annenin bu sakinliği yardımıyla bebeğinin gereksinimlerine uygun şekilde cevap vermesi ve onu sakinleştirmesi daha kolay olacaktır. Böylece bebek de daha sakin olacaktır.
İlk kez bebek sahibi olan anneler, çocuklarını kucaklarına ne çoğunlukla almaları gerektiği ile ilgili kaygı hissedebilirler. Bu mevzuda aile büyüklerinden duydukları tavsiyeler yada okudukları kafalarını karıştırabilir. Bebeği kucağa alma davranışının, onu besleme, uyutma, altını temizleme kadar mühim olduğu unutulmamalıdır. Şundan dolayı kucağa alınan çocuk, anası ile bir bağ kuracak ve kendisini güvende hissedecektir.
Kucağa alma davranışında bebeğin mizacı mühim bir etmendir. Her bebek birbirinden değişik bir mizaçla dünyaya gelir. Buna bağlı olarak her anne çocuk ilişkisi de birbirinden farklıdır. Bu sebeple tüm bebekler için geçerli net bir kucakta tutma süresi belirlemek yanlış olacaktır. Burada bebeğin ihtiyacını gözlemleyerek hareket etmek gerekir.