“Ben ailemin yüz karasıyım” dedi karşımdaki terapi koltuğunda oturan genç adam. Bu sevimli ve üzgün genç adamın, herhangi bir şeyin yüz karası olduğunu hayal bile edemedim.

Genelde, aile tarafından dışlanan kişinin garip biri olduğu varsayılır.

Ayrıca, ailenin geri kalanı da bu kişinin kendi yaptıkları yüzünden ailenin yüz karası olduğuna inanır.

Ailenin yüz karası olarak adlandırılan kişi bazen gerçekten de gizli bir akıl hastalığı ya da kendi kontrolünde olan durumlar nedeniyle “tuhaf” biri olabilir.

Veya ailenin sınırlarını ve bakımını ihmal eden bir sosyopat olabilir.

Böyle bir durumda aile haklı olarak kendini korumak için bu kişiyi dışlamak zorunda kalabilir.

Ancak, şaşırtıcı bir şekilde, bu senaryolar çok nadir durumlarda doğrudur.

Ailenin yüz karası olarak tanımlanan kişiler genellikle ailelerine ve dünyaya sunabilecekleri çok şeye sahip olan sevimli insanlardır. Hatta genellikle ailedeki en iyi, en parlak kişilerdir.

Ailedeki en yaratıcı veya an güçlü duygulara sahip olan kişiler olabilirler.

Gerçek şu ki, dünya yüz karaları ile doludur. İyi düşünün. Sizin ailenizde de bir yüz karası var mı?

Bu sorunun cevabı göründüğü kadar kolay değil, çünkü bu kişiler aileden fiziksel olarak dışlanmıyor.

Dışlanma, çoğu zaman çok daha fark edilmez şekilde gerçekleşiyor; duygusal olarak.

Sizin Ailenizde de Bir Yüzü Karası Olduğunu Gösteren Üç İşaret

1- Ailenizin bir üyesi sıklıkla, uzun bir süre boyunca, açık bir sebep olmaksızın incinmiş ve öfkeli görünmektedir.

2- Bir kişi, sık sık ve uzun vadeli olarak bu kişinin arkasından olumsuz şekilde konuşmaktadır: “Çok sinir bozucu”, “Tuhaf biri”, “Kaybeden”, “Tam bir hayal kırıklığı”.

3- Ailenin bir üyesi, belli başlı aile etkinliklerine davet edilmez ya da o kişiyle aile ile ilgili haberler paylaşılmaz.

Peki, neden ailede böyle bir kişi var? Asıl sebep, tek bir kişiye dayanmaz.

Bir ailenin yüz karası, aile dinamiklerinin yarattığı bir sonuçtur.

Bu dinamikler, aşağıda açıklanmıştır:

Ailenin Yüz Karası Neden Vardır? 6 Sebep

1) Ebeveynleri ile en az ortak noktası olan çocuk. Bu çocuk; kişiliği, mizacı ya da ilgi alanları nedeniyle dışarıda kalır. Ebeveynler onun davranışları tarafından şaşkınlığa uğrar ve ona farklı şekilde davranır. Bu davranış dinamiği, kardeşlere de yayılır.

2) En iyi ve en zeki olan çocuk. Bu çocuk, ailesi için geride bırakılma tehdididir. Aile bilinçli ya da bilinçsiz olarak onu geri almak için sabote eder. Bu şekilde onu kaybetmezler ve kendilerini onunla karşılaştırdıklarında kötü hissetmek zorunda kalmazlar.

3) Depresyona veya kaygıya yatkın olan çocuk. Ebeveynlerin anlayamadığını yoğun veya karanlık duyguları veya düşünceleri olan çocuk, onları korkutabilir. Nasıl yardım edebileceklerini bilmedikleri için onu uzakta tutmayı tercih edebilirler.

4) Kardeş rekabeti. Bu ailede yeterince ilgi ya da sevgi yoktur. Ebeveynlerin biri ya da ikisi de bir şekilde sınırlıdır. Ailede akıl hastalığı, kişilik bozukluğu ya da madde bağımlılığına sahip olabilir. Kardeşler alabilecekleri sevgi veya ilginin en küçük parçası için bile mücadele etmek zorundadır.

5) Derinlerde kendini aşağılayan ebeveyn. Bu ebeveyn, çocuklarını çok seviyor gibi görünebilir. Bu yüzden tespit edilmesi zor olabilir. Ancak bu kişi, kendisine has bazı yönlerine tahammül edemez ve bu özellikleri çocuklarından birine yansıtarak, kendisi yerine çocuğu küçümser. Ebeveynlerin farkındalığının dışında gerçekleşen, bilinçdışı bir başa çıkma mekanizmasıdır.

6) Çocukluk çağında duygusal ihmal. En görünmez olan çocuktur. Çocuk, aile içinde duygularının önemli olmadığı konusunda ince mesajlar alabilir. Bu çocuk ihtiyaçlarını, duygularını ve özünü saklamak konusunda diğerlerinden daha iyidir. Bu çocuk tam anlamıyla ailenin radar ekranından kaybolur ve yok sayılır. İstenmeyen kişi olur. En az öneme sahip olandır. Yukarıdaki nedenlerden herhangi biri yüzünden dışlanan ya da hedef gösterilen çocuk; kendisinin farklı, kötü ya da aşağı durumda olduğunu algılar. Ailedeki yüz karası rolünü oynamayı öğrenir. Çoğu zaman rolünü başarıyla oynar.

Bu gibi aile dinamiklerini geriye çevirmek zordur, ancak imkansız değildir. Siz de fark yaratabilirsiniz. Ailenize daha geniş bir bakış açısıyla bakın.

Kendinize, bu durumu doğru bulup bulmadığınızı sorun. Olmak istediğiniz kişi bu mu?

Yüz karasına farklı gözlerle bakıp, daha önce hiç görmediklerinizi görebilirsiniz. Kalbinizi açabilirsiniz. Bu makaleyi ailenizin diğer üyeleriyle paylaşabilirsiniz.

Yüz karası sizseniz, kafası karışık hissetmekte haklısınız.

Hiçbir şey göründüğü kadar basit değildir. Değerli olduğunuzu bilin. Bu sizin hatanız değil.

Dr. Jonice Webb,

Psikoterapist (Çeviren: Pınar Göker)