Bir padişah ile veziri aralarında tartışırlar. Vezir eğitimin daha önemli olduğunu, padişah ise asaletin daha önemli olduğunu iddia etmektedir. Vezir iddiasının doğru olduğunu ispat etmek için padişahın kedisine bir ay içerisinde üzerindeki tepsiyle çay servisi yaptırabileceğini söyler. Çünkü padişahın kedisi çok akıllı ve evcil bir kedidir. Padişah ise asaletin daha önemli olduğunu ve vezirin bu işi başaramayacağını iddia eder.
Vezir, yakın adamlarının da yardımıyla bir ay içerisinde sırtına iple bağlı bir tepside kediye çay taşıtmayı öğretir. Artık sıra bunu padişaha göstermeye gelmiştir.
Vezir padişahın huzuruna gelir, vezirin adamları kediyi getirirler ve çay servisi başlar. Vezir, gördünüz mü padişahım, der, eğitim asaletten önce gelir. Padişah ise yanında bulunan kutuyu açar, kutudan bir fare çıkar. Kedi bu farenin peşinden koşarken bütün çaylar dökülür. Bunu gören padişah vezire şöyle der:
“Gördün mü vezirim. Eğitimden önce asalet gerekir.”
Asalet, insanların küçüklüğünden itibaren kazandığı bir özelliktir. Sonradan asalet kazanılmaz. Sadece eğitimle asalet kazanmak da mümkün değildir. İnsanlara sadece yetenekleri doğrultusunda beceriler kazandırabiliriz.
Asalet insanların damarlarında dolaşır.
Tıpkı ASİL TÜRK MİLLETİN damarında dolaşan ASALET GİBİ !!!