BİR SORUDAN FAZLASI | Komşum çok gürültücü, ne yapacağım?

BİR SORUDAN FAZLASI | Komşum çok gürültücü, ne yapacağım? 2

Atalarımız “Kötü komşu insanı hacet sahibi eder” demiş ama günümüzde özellikle büyük şehirlerde bu söz “dert sahibi eder” şeklini almaya başladı. Sanki müstakil evde yaşarcasına kimseyi düşünmeden hareket eden pek çok insan var. Öyle bir noktadayız ki komşu gürültüsü sinirlerimizi bozmakla kalmıyor, sağlığımızı da tehdit ediyor. Bir Sorudan Fazlası’nda bu kez hem sabrı komşularıyla sınanlarla hem de uzmanlarla konuştuk.

addtext 12 31 10.05.55

Atalarımız boşuna dememiş “Ev alma komşu al” diye. Bazen öyle komşulara denk geliyoruz ki bu sözün doğruluğunu çok daha net anlıyoruz. Sabahın köründe evin içinde topuklu terlikle salınan mı dersiniz, kavgalarını tüm apartmana duyuran mı, evini diskoya çevirip uyarmak için kapıya gelenleri küfrederek gönderen mi?

 

Bazen sabretmeye çalışsak da çoğu zaman bardak taşıyor. Sitelerde yaşayanların elinde yönetime şikayet etme seçeneği mevcut ama sitede yaşamayanlar çözüm bulmakta daha çok sıkıntı yaşıyor. Komşuları ile gürültü yüzünden kavga eden, karakolluk olan, hatta gürültü yapanları uyardığı için hayatını kaybeden insanlar bile var.

 

Yeni yapılan bir araştırma ise komşu gürültüsüne dair çok ilginç şeyler söylüyor. Kanada Ulusal Araştırma Konseyi’nden araştırmacılar, komşulardan gelen seslerin diğer gürültülerden daha rahatsız edici olduğunu ve hatta kalp hastalığına neden olabileceğini bilimsel olarak kanıtladı.

 

Bunun nedeni, komşulardan gelen seslerin genellikle ayak sesi ve düşen eşyaların çıkardığı darbe sesleri olması. Bu sesler aniden ortaya çıktığı için daha rahatsız edici oluyor. Araştırma, bu tür seslerin uykuyu etkileyebileceğini ve kalp hastalıklarına yol açabileceğini öne sürüyor.

 

Çalışma kapsamında, Kanada, Güney Kore ve Almanya’daki araştırmacılar oturma odası benzeri bir ortam oluşturdu. Burada düşen eşyaların ve yürüyen insanların sesleri kaydedildi. Çalışmaya katılan kişiler daha sonra hoparlörler, kulaklıklar ve sanal gerçeklik gözlükleri kullanılarak bu seslere maruz bırakıldı. Seslerden duydukları rahatsızlık seviyelerini sıfırdan 100’e kadar bir ölçekte derecelendiren katılımcılar, eşyaların düşme ve çarpma sesini müzik veya konuşma gibi sürekli seslerden daha rahatsız edici bulduklarını ifade etti.

 

Danimarkalı araştırmacılar, büyük şehirlerde sadece üç yıl yaşamanın bile kalp yetmezliği riskinizi artırabildiğini söylüyor. Neredeyse 20 yıldır hem şehirlerde hem de kırsal alanlarda yaşayan 22.000 kadını izleyen araştırmacılar yüksek seslere maruz kalan kadınların kalp yetmezliği yaşama ihtimalinin yüzde 43 daha fazla olduğunu buldu.

 

Biz de BİR SORUDAN FAZLASI serimizde hem yıllardır komşu gürültüsüne maruz kalanların hikayelerini dinledik hem de konunun uzmanlarına danıştık.

 

‘YILLAR SONRA AYNI GÜRÜLTÜLÜ KOMŞU BURNUMDA BİTTİ’

Meral N. (54)

 

Yıllar önce karşı evde oturan komşularımız vardı. Sürekli kavga sesleri gelirdi, ama öyle normal bir karı koca kavgası gibi değil sabahlara kadar bağırma sesi hiç kesilmezdi. O zamanlar ikisi de 50’li yaşlarındaydı. Adam doktordu ve sürekli içki içiyor, resmen her gece evin kapısına sarhoş dayanıyordu. Zaten kavga da hep bu yüzden çıkıyordu. Kadın kapıyı içeriden kilitliyor, adam da eve gelince kapıyı açamadığı için zile basıyordu. Kapı açılmayınca yumruklamaya başlıyor, dakikalar geçtikçe daha da sert vuruyordu. O zaman çocuklarım küçüktü ve bu gürültü patırtıya uyanırlardı. Hatta büyük kızım hâlâ hatırlar ve o çiftten ne kadar korktuğunu anlatır.

 

Gürültüden rahatsız olduğumuzu defalarca söylesek, kapılarına polis göndersek de yıllarca bu çileyi çektik. Ta ki doktor amca vefat edene kadar… Amcadan sonra teyzenin de sesi kesildi ve başka şehirde yaşayan oğlunun yanına yerleşti. En çok çocuklar sevindi teyzenin taşındığına… O gittikten sonra anladık ki Yaşam kalitemizi çok fena bozuyormuş bu durum. Uykularımız kesintiye uğramadığı için hepimiz sabah daha zinde oluyorduk. Gece “Nasıl olsa uyanacağız” hissiyle yatmamak bir lükstü bizim için.

 

Aradan onca yıl geçti, çocuklar büyüdü, bizim yaşadığımız ev de o teyzenin yaşadığı bina da yıkıldı, yerlerine yenileri yapıldı. Biz de aynı mahallede başka bir eve taşındık. Artık herkes daha bilinçli, etrafına daha saygılı ve gürültü yapan komşularımız yok, olsa da birbirimizi nazikçe uyarıyoruz. Ama iki yıl önce çok ilginç bir şey oldu.

 

Bu bahsettiğim teyze, memlekete geri döndü ve bilin bakalım nereye taşındı? Karşı apartmana, tam bizim katımızın karşısına denk gelen daireye! Arka balkonlarımız dip dibeydi yani. Bu binadaki tek gürültü güvercinlerin sabah çıkardığı seslerdi ama yaşının da etkisi ile tüm aksiliği üstünde olan teyzemiz geldikten sonra bu seslere baston sesi de eklendi.

 

Güvercin seslerine artık alıştık ama sabahın 6’sında tak tak yere vuran baston sesleri ile sıçrayarak uyanmak istemiyoruz. Kadın neredeyse 80 yaşında, ne kadar konuşsak, şikâyet etsek de laf anlamıyor, bildiğini okuyor. Kendi uykusu kaçtığı için bastonla güvercinleri kaçırmaya çalışan teyze, onlarca insanı uykusundan ediyor ama umurunda değil. Ne yaptıysak o güvercinlere çare olamadık, dolayısıyla o baston sesine katlanmaya devam ediyoruz.

 

‘HER GECE YATAKTAN ZIPLAYARAK UYANIYORUZ’

Sevgi K. (43)

 

Ben 14 yıldır aynı evde oturuyorum ve yıllardır üst katıma gelen her komşu ile gürültü konusunda sıkıntı yaşıyorum. Üstelik gelen gideni aratıyor, sanırım o ev lanetli…

 

Önce gece yarılarına kadar müzik dinleyen bir komşu ile cebelleştim. Öyle akşam saatleri falan değil, gece 1-2 gibi başlayan yüksek volümlü müzik yayını ile yataktan zıplayarak uyanıyordum. Yaz aylarında camları da açıyordu ki hep birlikte eller havaya yapalım. Ertesi gün sabah erkenden kalkıp işe gideceğimiz için bu uyku kesintilerine tahammül edemiyorduk. O dairenin üst katında bir doktor vardı ve gece nöbetinden geldiğinde sabahlara kadar durmayan müzik nedeniyle eziyet çekiyordu. Benim yan tarafımda da küçük bebeği olan bir çift oturuyordu, kadın perişan olmuştu. Biz toplanıp dairenin zilini ne zaman çalsak hep kapı duvar… Sadece müzik sesine eşlik eden küfürleri işitiyorduk. Asla kapıyı açıp cevap verecek yüzü yoktu çünkü.

 

Sitenin güvenliğini arayıp kapıya gönderiyorduk. Onlar da bir çözüm bulamadıkları için yönetim, polise şikâyet etmemizi istiyordu. Polis ceza kesiyormuş ama komşumuz cezayı ödeyip aynı şekilde gürültü yapmaya devam ediyordu.

 

Yıllarca bu saygısız komşu yüzünden geceleri kesintisiz uykuya hasret kaldık. Kiracı olduğu için ev sahibine bile şikâyet edildi ama ev sahibi “Parasını her ay aksatmadan yatırıyor” diye umursamadı. Bir ara müzik sesi kesildi, meğer kendine yakışmayacak bir şekilde sessiz sedasız taşınmış. Tam rahat bir nefes aldık derken bir sabah tepemde topuklu terlik sesleri ile uyandım. Üst katıma bu sefer de evde topuklu terlikle dolaşan bir prenses taşınmış. Onun için de yönetime şikâyette bulundum ama dedim ya o eve gelenlerde bir tuhaflık oluyor. O daireye sadece dünya kendi etraflarında dönüyor sanan saygısız insanlar taşınıyor. Ben de göz bandı ve kulaklık olmadan uyuyacağım günleri iple çekiyorum.

‘HER AKŞAM 10’DA CÜMBÜŞ BAŞLIYOR’

Elif V. (47)

 

Ben bugüne kadar 5-6 ev değiştirdim ama en son üst katıma taşınan komşu gibi bir komşu ile asla karşılaşmadım. İnsanların nasıl bu kadar saygısız ve umursamaz olduğuna aklım ermiyor.

 

Benim bir oğlum var ve çok kolay uykuya dalabilen bir çocuk değil. Üst katımıza öyle bir Komşu taşındı ki tam düşman başına diyeceğimiz cinsten. Çocuğun uyku problemi tavan yaptı onlar sayesinde ama sadece biz değil bütün komşular onlardan şikayetçi.

 

Hepimiz çocuk büyüttük ama ben böyle çocuklar böyle rahat ebeveynler görmedim. Siz gece saat 3-4’e kadar ayakta duran, tepinen, top oynayan çocuk gördünüz mü hiç? Ve sabah 12’ye kadar gıkları çıkmayan… Onların geceleri gündüzleri birbirine karışmış ama tüm komşularının hayatlarını kabusa çevirmeye yemin etmişler sanki.

 

Anne baba geç saatlere kadar uyumayı sevdikleri ve çocukların sabah kendilerini rahatsız etmesini istemedikleri için böyle bir düzen kurmuşlar. Çocuklar, sabah erken kalkmasın diye öğle uykusuna akşam üzeri 7 gibi yatıyor, akşam 10 gibi de uyanıyor ve asıl cümbüş ondan sonra başlıyor. Baba işten döndüğü için oyun saatleri bizim çocuğun tam uyuma vaktine denk geliyor. Biz evde çıt çıkarmazken üst kattan tencere tava sesleri, “Gooool” naraları, koltuktan koltuğa atlama sesleri, dans müzikleri, üstüne yüksek sesle izlenen televizyonun gürültüsü derken her gece uyku hem bize hem de çocuğa haram.

 

Diğer komşularla da konuştum, herkese aynı şekilde ses gittiği için topluca şikâyete gitmeye kadar verdik. Gittik de… Ama kadın bizden dertli çıktı. “Ah zapt edemiyorum bunları, babaları ilgilensin diye uyanma saatini ona göre denk getiriyorum yoksa tek başıma ben yetemiyorum bunlara” diye dert yandı bize. Ben “Senin çocukların yüzünden oğlum uykuya dalamıyor, sabah kalkamıyor” dediğimde ise hemen pençelerini çıkardı, “Sen de müstakil eve taşın o zaman burası özel mülk değil, bunlar da çocuk ağzını mı tıkayayım?” diye üste çıkmaya çalıştı. “Ağzını tıkama da vaktinde yatır, evde değil bahçede top oynat, geceleri insanların uyuduğunu, insanlara saygı duyulması gerektiğini öğret” dedim ama saygısız birine “Çocuklarına saygılı olmayı öğret” demek ne kadar mantıklıydı ki!

 

Bu konuşmadan sonra kadın tüm komşularla selamı sabahı kesti ama aynı gürültüleri yapmaya devam etti. Tabii ben durur muyum kendimce bir çözüm buldum. Laftan anlamayana ne yapılacaksa onu yaptım ve o çok önem verdikleri sabahlarının kabusu olmaya başladım. Her sabah oğlumu uyandırdıktan sonra ilk iş yatak odasının tavanına uzunca bir sopayla kuvvetli bir şekilde vurmaya başladım. O gün diğer komşularıma da sordum “Size ses geldi mi?” diye. Zaten hepimiz erken uyanıyorduk ama kimseye ses gitmemiş. Yani tam nokta atışı yapmıştım. Ondan sonraki her gün sabah alarmları gibi aynı hareketi tekrarladım ama ne bana şikayete gelebildiler ne de yönetime gittiler. En azından onlara aynı şeyi yaşattığım için gürültü beni daha az rahatsız etmeye başladı. Akşam ne yaparlarsa sabah aynısını ben onlara yapıyorum. Bakalım kim ne zaman pes edecek…

 

‘ANNEM APARTMANDA ŞİDDETE UĞRAYAN KADINLARIN ANAHTARLARINI TOPLARDI’

Ayşe P. (51)

 

Benim çocukluğumda yaşadığım apartmanda 3-4 kadın eşlerinden şiddet görüyordu. Kadınların bağırtıları daha dün gibi aklımda. Önceleri tam olarak ne olduğunu anlayamıyordum ama büyüdükçe yavaş yavaş idrak etmeye başladım. O sesleri duyduğumda hep kulaklarımı kapatırdım ya da televizyonun sesini açardım.

 

Küçük olduğum için ne olduğunu anlamasam da bir şeylerin yanlış gittiğini yavaş yavaş idrak etmeye başladım. Kendi evimizde en ufacık bir ses yükselmesine tahammülüm yokken komşudan gelen seslere çare yoktu. Çare annemdeymiş meğer…

 

Bizim kapının girişinde bir anahtarlık vardı. Buraya asılı duran anahtarların üzerinde kağıtla yapıştırılmış numaralar olurdu. Bazen annem apar topar o anahtarlardan birini alır evden çıkardı. Bu çıkışlar hep üst komşulardan gelen kavga seslerinden sonra olurdu.

 

Biraz daha büyüdüğümde annem anlattı bana. Komşularımızdan bazıları eşlerinin şiddetine maruz kalıyorlar diye annem hepsine kapı kapı gidip yedek anahtarlarını istemiş. Bizim evde anahtarlıkta asılı duran o anahtarlar bu komşularınmış, üzerindeki numaralar da kapı numaraları…

 

Annem ses duyunca o daireye gidip yavaşça kapılarını açıyor, bir şey alma bahanesiyle gelmiş gibi davranıyormuş. “Sen nasıl girdin içeri?” diye soran olursa “Kapı açık kalmış, ittim açıldı” diyormuş. Bir de birkaç kez şiddet uygulayan adamlara kafa tutmuş.

 

Anneme, “Böyle olmaz ses duyunca polise Haber verelim” dediğimde “Polis gelene kadar o kadını bir başına nasıl bırakayım?” diyordu. Bir müddet sonra sesler biraz kısılmaya başladı çünkü adamlar annemden korkuyordu artık. Ya kapılarına dayanacaktı ya da yanında polisle gelecekti.

 

Bizim evde hiç kavga gürültü olmazdı ama üst katlardan gelen bu şiddetli gürültüler benim psikolojimi çok etkiledi. Çok uzun süre “Ben asla evlenmeyeceğim” dedim. Ya böyle bir eşim olursa ve beni döverse diye korkuyordum çünkü. Gerçekten bende travma etkisi yarattı ve o yüzden kendi evimde minicik bir gürültüye bile tahammülüm yok.

 

‘DUYDUĞUM VİCDAN AZABI GÜRÜLTÜDEN DAHA ÇOK RAHATSIZ ETTİ’

Deniz T. (41)

 

Benim şu anda çok şükür gürültü yapan bir komşum yok ama bundan önceki evimizdeyken sürekli kavga eden bir çift yüzünden zor günler geçirdik. İkisi de öğretmen olan bu çiftin bir de dünyalar güzeli bir kızları vardı. Uzaktan çok mutlu bir çift gibi görünüyorlardı ama her akşam evden yükselen kavga seslerini duyduğumuz için biz gerçeği biliyorduk. Tamam, her çift kavga eder ama onlarınki her seferinde şiddetle sonuçlanıyordu. Kavga gürültü sesi neyse de çocuğun korkudan bağırması ve kadının ağlama sesi hiç kulağımdan gitmiyor. Bıcır bıcır konuşan çocukları kekelemeye başlamıştı, onun bu hali bile onları durdurmaya yetmiyordu. Küçük yer olduğu için olay çok duyulsun istemediğimizden polisi de aramıyorduk ama hâlâ ara ara aklıma geliyor ve “Neden engel olmadım?” diye pişman oluyorum. Onların gürültüleri nedeniyle çok uykularımız kaçtı ama o günlere dair en baskın duygum maalesef vicdan azabı…

 

‘BEN Mİ SAYGISIZIM YOKSA HUYSUZ AMCA MI?’

Öykü N. (34)

 

Ben hep komşularıma karşı saygılı ve anlayışlı davranırım. Yani arada sırada yükselen müzik seslerine, yüksek sesle konuşmalara, tadilat seslerine ya da çocukların yaramazlıklarına tolerans gösteririm. Yani öyle en ufacık sesten sonra kapıya dayanan komşulardan değilim ama herkes benim kadar anlayışlı değil.

 

Yaz aylarında yaşadığımız evde bazı geceler arkadaşlarımızla toplanıp balkonda müzik dinliyoruz, okey oynuyoruz ama öyle geç saatlere kadar değil, gece 10 civarı. Ne zaman bunu yapsak karşı apartmandaki huysuz amca kafasını pencereden çıkarıp söyleniyor. Ne kadar anlayışsız olduğumuzu, o taş sesleri yüzünden uyuyamadığını, beni babama şikâyet edeceğini söylüyor.

 

Tamam çevremize saygılı olalım, gürültü yapmayalım ama bu kadar da değil bence. Müstakil evde oturmuyoruz ki… Tüm seslerden izole edemeyiz kendimizi, insanlara istediğimiz gibi hükmedemeyiz. Penceresini kapatsa hiç ses duymayacak eminim ama hem pencere açık uyumak istiyor hem de saat 10’da gece sessizliği istiyor. Şimdi bu durumda ben mi saygısızım yoksa o amca mı?

 

GÜRÜLTÜ VÜCUDUMUZDA STRES HORMONUNU YÜKSELTİYOR

 

Kardiyoloji Uzmanı Dr. Gülsüm Bingöl; temel olarak istenmeyen, rahatsızlık uyandıran seslerin gürültü olarak tanımlandığını, hayatımızın birçok alanında akut ya da kronik olarak gürültüye maruz kalabildiğimizi, özellikle de kentleşmenin ve trafiğin çok olduğu kalabalık şehirlerde yaşayan insanların farkında olarak ya da olmayarak uzun süreli bir şekilde gürültüye maruz kalabildiğini belirtti.

 

Sürekli duyulan gürültünün insanlarda kronik strese de yol açabileceğini söyleyen Bingöl sözlerine şöyle devam etti:

 

“Kronik olan tüm stres faktörlerinde olduğu gibi gürültü de vücutta kardiyovasküler (kalp-damar) sistemde istenmeyen yan etkilere ve durumlara neden olabilir. Kronik stresin tetiklediği kan basıncında yükselme, damar sertleşmesinin ilk aşaması olan endotel fonksiyonlarda bozulma ya da nabız düzeyinde artma, vücutta kalp-damar sistemi üzerinde olumsuz etkileri olan sempatik sinir sisteminde aktivasyon gibi birçok mekanizmayla, gürültü bu gibi olumsuz olayları tetikleyebilir.”

 

Bingöl, devamlı korna ve Trafik sesleri, binalarda sürekli meydana gelen tadilat sesleri gibi gürültülerin farkında olmadan vücudumuzda birçok stres hormonunu yükselterek olumsuz etkilere neden olabildiğini, yapılan çalışmaların da özellikle uzun süreli gürültüye maruz kalan kişilerde kalp-damar hastalıklarının arttığını gösterdiğini belitti.

 

Bingöl, hava-çevre-gürültü kirliliğinin olmadığı huzurlu ve sessiz bir yaşamın, kalp sağlığını korumak için kesinlikle çok büyük önem taşıdığını sözlerine ekledi.

 

Peki, gürültü yapan komşular için cezai süreç nasıl işliyor?

 

Kıdemli Av. Özlem Hayalioğlu, böyle durumlara karşı medeni hukuk hükümleri çerçevesinde birtakım girişimlerde bulunabileceğimizi belirtti.

 

Hayalioğlu, sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, Gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikâyeti üzerine faile 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilebileceğini söyledi.

 

Çevre Kanunu’nun Gürültü başlıklı 14. maddesine göre; “Kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde ilgili yönetmeliklerle belirlenen standartlar üzerinde gürültü ve titreşim oluşturulması yasaktır. Ulaşım araçları, şantiye, fabrika, atölye, işyeri, eğlence yeri, hizmet binaları ve konutlardan kaynaklanan gürültü ve titreşimin yönetmeliklerle belirlenen standartlara indirilmesi için faaliyet sahipleri tarafından gerekli tedbirler alınır. Çıkarılan yönetmelikle belirlenen önlemleri veya gerekli izinleri almayan veya standartlara aykırı şekilde gürültü ve titreşime neden olanlara, konutlar için 2.171 TL, ulaşım araçları için 6.555 TL, işyerleri ve atölyeler için 21.903 TL, fabrika, şantiye ve eğlence gürültüsü için 65.750 TL idarî para cezası verilir.”

Av. Engin Berkay UZUN

Şahan Gökbakar'dan "Helal olsun" dedirten hareket! Engelli öğrenciye yapılan zorbalık tepki çekmişti 2

Şahan Gökbakar’dan “Helal olsun” dedirten hareket! Engelli öğrenciye yapılan zorbalık tepki çekmişti

İğne yapıldı, fenalaşarak hayatını kaybetti! Gözyaşlarıyla toprağa verildi 2

İğne yapıldı, fenalaşarak hayatını kaybetti! Gözyaşlarıyla toprağa verildi