Çocuk eğitiminde bir “tedricilik ilkesi” vardır ve oldukça önemlidir.
Eğitim derece derece ve yavaş yavaş gerçekleşir.
Çocuk, bir önceki duruma uyum sağlamadan, eğitimin bir sonraki durumu oluşturulmaz.
Çünkü eğitimin ruha bakan bir yönü vardır.
Yetişkinler bazen çocukları kendileri gibi görüyor, kendileri gibi değerlendiriyorlar.
Hâlbuki çocuk, çocuktur, yetişkin değildir.
Bir yetişkinin karşılaştığı olayları anlamlandırması ile çocuğun anlamlandırması farklıdır.
Yetişkin, bir gereklilik olarak kurban keser ve onun için kurban bir “ibadet” anlamı taşır.
Hâlbuki 7 yaşındaki bir çocuk ne ibadet bilir ne de gereklilik, o “Kuzucuğunu” bilir sadece.
Henüz duygusal yeterliliğe erişmemiş yaştaki bir çocuğun hissî bir bağ ile bağlandığı canlıyı kesmek, çocuk ruhuna zarar verir.
Bu zarar çocuğun kimi zaman etten tiksinmesi, kimi zaman kendisini duyarsızlaştırması ile sonuçlanır.
Birçok yetişkin “Ben çocukken birçok kurban kesimi gördüm, bana bir şey olmadı.” dese de ruhun hangi olayda nasıl bir değişikliğe uğradığını kişi kendisi göremez.
Kurban Bayramı yaklaşıyor.
Üzgünüm ama birçok çocuk kurban kesim alanlarında olacak.
Kimi kesilen kurbanın gözüne bakacak, kimi saçlarına, kimi ise kasabın elindeki bıçağa…
Hâlbuki bir önceki kurbanın kesimini, bir sonraki kurbanlık hayvanın görmemesi için gözlerinin bağlanmasını tavsiye eden bir dinin hassasiyeti çocuklardan neden esirgenir anlamak oldukça zor.
Duyarlı bir ebeveyn, çocuklarına kurban ibadetini sorunsuz bir şekilde aktarmak istiyorsa, eğitimde tedricilik ilkesini kullanmalıdır.
Buna göre çocuklar 7 yaşından önce kurban kesimi görmemeli, Kurban Bayramı’nı bir “bayram” olarak tanımalıdır.
12 yaşına kadar olan çocuklar ise kurbanı “kesim anında” değil, kesildikten sonra görebilir, kurban etinin işlenmesinde ailesine destek olabilir.
Çocuklar ancak 12 yaşından sonra kesimlerde bulunabilir ve kurban kesiminde ailesine yardımcı olabilirler.
Pedagog Adem Güneş