Rahatsız edici duyguların bir tarafa bırakılması ve gözden uzak tutulması imkansızdır. Ne yetişkinler ne de çocuklar bunu başarabilir. Her ne kadar bu tür duyguları bir kutuya kaldırıp, herkesin onlardan etkilenmesini önlemek istesek de, bunu yapmak arzu ettiğimiz sonuçların tam tersine sebebiyet verir.
Birçok anne ve baba, çocuklarını bu rahatsız edici duygulardan uzak tutma gayreti içerisindedir. Fakat, çocuğun sağlıklı bir birey olarak yetişmesi bazında, bu yararlı bir yaklaşım değildir. Herkes gibi onlar da, yaşamlarının bir noktasında zor durumlar ile karşı karşıya kalacak, acı ve öfkeyi tadacaklardır. Çocukları bu şekilde yetiştirmek, yetişkinlik dönemlerini oldukça sancılı ve zorlayıcı bir süreç haline getirecektir.
Çocuklarımızı rahatsız edici duygulardan uzak tutmak, onlar yokmuş gibi yetiştirmek yerine, bu duyguların var olduğunu onlara düzgün bir şekilde ifade etmeli ve onlarla nasıl başa çıkacaklarını sağlıklı bir şekilde öğretmeliyiz.
Rahatsız edici duygular ile ilgili çocuklara nasıl yardım edebiliriz?
Her ne kadar bu durum çok kolay olmasa da, çocuklarımıza acıyı, öfkeyi ve diğer duyguları anlatmak ve bunların üstesinden nasıl gelineceğini öğretmek, onları hayata hazırlar. Bu rahatsız edici duygular, onlar büyüdükçe daha da yoğun bir şekilde hissedilecek ve erken yaşlardan başlayarak, onlarla yüzleşmeyi öğrenmek, çocukların her türlü zorluğa karşı adapte olabileceği ve zaman içerisinde olgunlaşabileceği bir süreç yaratacaktır.
Çocuklara duygularıyla nasıl baş edeceklerini öğretmek, onların yetişkinlik dönemlerinde yüzleşmek zorunda kalacakları sorumluluklara ve hayal kırıklıklarına hazırlamak için en iyi yöntem olacaktır.
Çocuklara sıkıntıyla baş etmeyi öğretmek
Sıkılmak, herkesi etkileyebilen bir ruh halidir. Bununla birlikte, çocukların sıkılma ihtimalleri daha yüksek olup, sürekli olarak ilgiyi kendi üzerilerinde isterler. Bu durum, bir çocuğun sıkıldığı zaman çareyi her zaman için bir yetişkinin bulması gerektiği anlamına gelmemeli. Üstelik, çocukların arada bir sıkılmaları da gerekir.
Çocukların arada bir sıkılmaları da gerekir diyoruz çünkü çocuklar sıkıldıkları zaman, doğuştan gelen yaratıcılık yeteneği otomatikman devreye girer. Bu nedenle, çocukların kendi zamanlarını, kendilerinin istediği şekilde değerlendirmeleri sürekli olarak teşvik edilmeli ve bir yetişkinin yapacağı yönlendirmelerden olabildiğince kaçınılmalıdır.
Çocuklar, aktif olarak sıkıntıyla yüzleşmeye ve bu durumdan kurtulmak için ne yapabilecekleri hakkında düşünmeye teşvik edilmelidir.
Çocuklara sinirlenmeyle baş etmeyi öğretmek
Bir çocuğa sinirli olduğu zaman yardımcı olmayı istemek gayet doğal bir tepkidir. Bununla birlikte, çocukların bu durum ile etkili bir şekilde nasıl başa çıkacaklarını kendi başlarına öğrenmeleri gerekir. Kendilerine bu tür durumlarda yardımcı olacak olan birisi her zaman için yanlarında olmayabilir. Bu yüzden sinirlendirici bir durumla kendi başlarına nasıl yüzleşeceklerini öğrenmek zorundadırlar.
Eğer bir çocuk ev ödevleriyle, bulmaca çözmede, yapboz yapmada ya da uğraş halinde olduğu bir aktivitede çözüm yolu bulamıyorsa; yapılacak hareket, işi onlar adına sizin tamamlamanız değildir. Bu yaklaşım onları sadece daha da çok sinirlendirip, sorunlarını kendi başlarına çözemeyen bireyler haline getirecektir.
Bu tür durumlarda, yetişkin birey (öğretmen, anne-baba vs.) çocuk ile konuşup, onu sakinleştirmeli ve kendi başına bir çözüm bulması adına ona cesaret vermelidir. Bunu yaparak, çocuk, sinir bozucu bir durumu çözmek için, önce sakin olması gerektiğini öğrenecektir.
Eğer bir çocuğun kendi sorunlarını kendi kendine çözmesinde sorunlar varsa, öğrenilmiş yetersizlik durumu ortaya çıkabilir. Bir başka deyişle, çocuk, kendi sorunlarını çözmek için, başkalarına ihtiyaç duyduğuna ikna olan bir birey olarak yetişecektir.
Çocuklara üzüntüyle baş etmeyi öğretmek
Üzülmek, yaşamlarımız boyunca sürekli olarak karşımıza çıkan bir duygudur. Belirli olayların veya durumların bir sonucu olarak ortaya çıkması da gayet normaldir. Çocuklar, üzülmenin ne olduğunu öğrenmeli ve herkesin başına gelebilen gayet normal bir durum olduğunu bilmelidir.
Bir çocuk, hayattaki her şeyin güllük gülistanlık olmadığını bilmelidir. Bu yüzden, eğer üzülmeleri gayet olağan bir durum varsa, bırakın çocuğunuz biraz da üzülsün. Böylelikle hem kendileri hem de duyguları hakkında daha sağlıklı fikirler edinecektir. Yazar Jose Ignacio Cordero’nun, Mavi Tümen (The Barber of the Blue Division) adlı eserindeki karakterlerinden birinin de ifade ettiği şekliyle özetleyecek olursak; üzülmek kötü bir şey değildir, sadece öyleymiş gibi görünür.
Çocuklara endişeyle baş etmeyi öğretmek
Çocukların sürekli olarak bir şeylerden endişe duymaları hiç sağlıklı bir durum değildir. Bununla birlikte, ne zaman kendilerini endişeli hissettiklerini fark edebilmeleri ve ne tür olayların bu tür endişeli durumlara neden olduğunu bilmeleri de önemlidir. Ancak bu şekilde kendi endişelerini tanımlayabilir ve onlarla baş edebilirler.
Ayrıca, endişe yaratabilecek korkular ile yüzleşmeyi de öğrenmeli çocuklar.Bu duygunun, yeni bir oyuncak istemek ya da sınavda iyi bir not almak gibi hedeflerinden onları koparamayacağını bilmelidirler.
Bir çocuk endişeli olduğunda, kendisinin ne hissettiğini anlamasına yardımcı olmak ve böyle bir durumda nasıl sakinleşeceğini öğretmek gerekir. Bazen kendi endişelerini dışa vurmalarına izin verilmeli ki bu sayede yetişkinler, çocuklarının tam olarak neler yaşadığını onlara gösterebilsin ve korkularını yenmelerine yardımcı olabilsin. Bu hisleri bastırmaya çalışmak hiçbir şeyi çözmez.
Çocuklara hayal kırıklığıyla baş etmeyi öğretmek
Çocuklar hayal kırıklığına çeşitli nedenlerden ötürü uğrarlar ve bu nedenlerin çoğu da kontrol edilemez. Belki kendi takımı maçı kaybetmiştir veya en sevdikleri çikolata bakkalda kalmamıştır ya da en iyi arkadaşı kendisinden başka bir sınıftadır veyahut annesi ya da babası eve geç geldiği için onlarla oynayamıyordur. Bu nedenler bu şekilde çoğaltılabilir.
Sebep ne olursa olsun, hayal kırıklığı, bir çocuğun yaşamı boyunca tecrübe edeceği bir duygu olduğundan, bununla nasıl başa çıkacağını da öğrenmelidir. Aksi halde, her küçük hayal kırıklığının onlara dünyanın sonu gibi geldiği bir hayatları olacaktır.
Çocuğunuzun hayal kırıklığına uğramasına izin vermemek veya herhangi bir hayal kırıklığı durumunda, sürekli olarak bir telafi etme çabası içerisinde olmak, çocuğunuzu sadece kafasına göre davranan, bencil bir birey yapar.
Çocuklara öfkeyle baş etmeyi öğretmek
Öfke kötü bir duygu değildir. Sadece onunla nasıl başa çıkacağımızı bilemediğimiz zamanlarda kötü olur. Çocuklar, öfke ve benzeri diğer duygularla nasıl sağlıklı bir şekilde baş edeceklerini öğrenmek zorundadırlar. Saldırganlık ile bu duygulara tepki vermek, ne sağlıklıdır ne de gerekli.
Bir çocuk herhangi bir şeyden ötürü öfkelendiğinde, derin derin nefes alarak ve bekleyerek kendini fiziksel olarak sakinleştirmenin yolunu öğrenmeli.10’a kadar saymak, hem çocuklar hem de yetişkinler için geçerli ve yararlı bir yöntemdir. Böyle yaparak, sinirlenilen olaydan bir adım geriye atılır ve durum daha rahat kavranır.
Çocuklara suçlulukla baş etmeyi öğretmek
Bir çocuğun her türlü mazeretini kabul etmek ve her zaman için yaptığı yanlışlardan ötürü suçsuzmuş gibi davranmak yararlı bir tutum değildir. Çocuklar, kendi davranışlarının başkalarını da etkilediğini ve bir mazeretin veya özrün bunu değiştirmediğini öğrenmelidir. Bu yaklaşım, çocukların davranışlarından dolayı utanmalarına yol açmamalı, aksine karakterlerinde yapıcı gelişmelere olanak sağlayacak şekilde, kendi hal ve hareketlerinin sorumluluklarını üstlenmelerini sağlamaya yöneliktir.
Eğer bir çocuğun mazereti sürekli olarak kabul edilir ve kendi yanlışlarını ve sorumluluklarını tanımasına asla fırsat verilmezse; çocuk, kendi davranışlarının çevresindeki insanlara zarar verebileceğini asla öğrenemez.
Kaynak:https://aklinizikesfedin.com/cocuklara-basetmeyi-ogretmemiz-gereken-7-rahatsiz-edici-duygu/