Zeka geriliği nedir? Zeka geriliği, çocuğun içinde bulunduğu gelişim düzeyi ile bilişsel fonksiyonların örtüşmemesidir. Mantıklı plân yapma, problem çözme, soyut düşünme, karmaşık düşünceleri anlama, hızlı öğrenme ve deneyimlerden yararlanma yetenekleri çocuğun gelişim düzeyiyle paralellik göstermez. Zekâ; testlerden elde edilen zekâ bölümü (ZB) puanları ile gösterilir, bireyin ZB test puanının yaklaşık 70 ya da altında olması durumunda zekâ geriliğinden söz edilebilmektedir. ZB puanı, bireyin zekâ geriliğini belirlemede önemli bir ölçüttür. Ancak tek ölçüt değildir. Aynı zamanda bireyin uyumsal davranışlarındaki durumuna da bakmak gerekir.
Zeka geriliği; bir çok farklı nedenden dolayı ortaya çıkmaktadır. Doğum öncesinde hamile annenin rubella, frengi gibi ateşli ve bulaşıcı hastalıklar geçirmesi, annenin yeterli ve dengeli beslenememesi gibi nedenlerden kaynaklanabildiği gibi doğum sırasında; bebeğin yeterli oksijen alamaması vb. bir çok nedenden kaynaklanabilir. Zeka geriliğinin tıbbi bir tedavisi yoktur ve yaşam boyu süren bir durumdur.
Zaman zaman verilen ilaçlar zeka geriliğinin tedavisi için değil, epilepsi, hiperaktivite dikkat dağınıklığı, davranış sorunları nedeniyle aktivitenin azaltılması vb. eşlik eden problemler için verilmektedir. Ayrıca, bu konuda tedavi niteliği olmayan bazı faaliyetler sanki tıbbi tedavi gibi sunularak, ailelerin çaresizliğinden faydalanılmakta ve maddi açıdan ciddi bir şekilde sömürülmektedir. Zeka geriliğinin belirtileri, nedenleri ve tedavisi hakkında daha kapsamlı bilgi için yazının devamını okumanızı öneriyoruz.
Zeka geriliğinin nedenleri nelerdir?
Zeka geriliği; bir çok farklı nedenden dolayı ortaya çıkmaktadır. Bu nedenler: Doğum öncesi nedenler, Doğum anına bağlı nedenler, Doğum sonrası nedenler olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır.
Anne karnındaki bebeğin zeka gelişimi etkileyen nedenler nelerdir?
Doğum öncesinde hamile annenin rubella, frengi gibi ateşli ve bulaşıcı hastalıklar geçirmesi, annenin yeterli ve dengeli beslenememesi, annenin alkol ve sigara kullanması, madde bağımlısı olması, annenin aşırı stresli ve ağır çalışma şartları, yeterli dinlenememesi, röntgen ışınlarına maruz kalması, annenin çocuk düşürmek için aldığı ilaçlar ve yaptığı başarısız uygulamalar, gebelik kansızlığı, gebelik zehirlenmeleri anne karnında henüz gelişmekte olan bebeğin beyninde çeşitli bozukluklara neden olmaktadır.
Anne karnındaki bebeğin kafatasının gelişiminde meydana gelen anormallikler de zekâ geriliğine neden olmaktadır. Kafatasının gelişiminde meydana gelen anormallikler içerisinde en sık görülenleri hidrosefali ve mikrosefalidir.
Hidrosefali: Kafanın bedene oranla aşırı büyük olmasıdır.
Mikrosefali: Kafanın bedene oranla aşırı küçük olmasıdır. Kromozom anormallikleri içerisinde en çok rastlanılan ise down sendromudur. Down sendromlulara, bazı fiziksel özelliklerinin mongolları andırması nedeniyle “mongoloid” de denilmektedir.
Down sendromu; kromozom fazlalığından oluşan bir durumdur. Bu hastalarda, 21. kromozom çiftinde 2 yerine 3 kromozom bulunmaktadır. Dolayısıyla 46 kromozom yerine 47 kromozoma sahiptirler. Bu nedenle de tüm down sendromlu çocuklar birbirlerine benzemektedirler. Bunların dışında kan uyuşmazlığı da zekâ geriliğine yol açabilen bir durumdur.
Kan uyuşmazlığı; Rh negatif kan gruplu anne ile Rh pozitif kan gruplu babanın evlenmeleri sonucu; anne karnında oluşan bebeğin kan gurubunun Rh pozitif olması durumudur. Bu durumda annenin kan dolaşımına bağlı bulunan ve bu yolla beslenmekte olan bebeğin kanı ile annenin kanı uyuşmazlık göstermekte; bu da bebeğin beyninde çeşitli bozukluklara yol açabilmektedir.
Son olarak da yakın akraba evlilikleri, soya çekim faktörleri, annenin 18 yaşından küçük, 35 yaşından büyük olması ve babanın çok yaşlı olması gibi etkenler de zihinsel yetersizliklere yol açmaktadır.
Doğum anına bağlı zeka geriliği nedenleri
Doğumun yetersiz ve güç şartlarda gerçekleşmesi; 37 haftadan erken, 42 haftadan uzun süren gebelikler; zor ve operasyonlu gerçekleşen doğumlar; bebeğin doğum sırasında düşme ve çarpmalar sonucu fiziksel zarar görmesi; küveze konulan bebeklere küvez içi ışık ve oksijen fazla verilmesi; doğum anı anoksiya gibi çocuğun hem gelişimini hem de mevcut kapasite ve donanımını olumsuz etkileyecek etkenler, çeşitli zihinsel geriliklere yol açabilmektedir.
Doğum anı anoksiya; doğum süreci sırasında, bebeğin yeterli oksijen alamaması durumudur. Bu durum birçok nedenle ortaya çıkabilir. Bu nedenler arasında; göbek bağının bebeğin boynuna dolanmasını, anormal ve uzamış doğumları, doğum esnasında çocuğun ters gelmesini ve kadına doğumda ilaç verilmesini sayabiliriz. Birçok araştırma, uzun süren oksijen yetersizliğinin; beyin hücrelerinin zedelenmesine bağlı beyin felcine, epilepsiye ya da zihinsel yetersizliğe yol açtığını göstermektedir.
Doğum sonrası zeka geriliği nedenleri
Doğum sonrasında ağır seyreden sarılık, MSS (Merkezî Sinir Sistemi) enfeksiyonları, kas ve refleks problemleri, bebeklik veya çocukluk dönemlerinde geçirilen ateşli ve bulaşıcı hastalıklar: çiçek, kızamıkçık, difteri, beyin iltihabı, kabakulak, menenjit, tifüs, tifo, çocuk felci, şiddetli gribal hastalıklar, çeşitli travma ve kazalar, ağır ekonomik ve kültürel yetersizliklerden kaynaklanan beslenme yetersizlikleri, ağır ruhsal rahatsızlıklar, ağır kaza ve şoklar, çocuğun ateşli ya da gizli havale geçirmesi beyinde çeşitli bozukluklara neden olabilmektedir. Bunun sonucunda çocuğun zihinsel işlevlerinde çeşitli derecelerde yetersizlikler meydana gelmektedir.
Bireysel farklılıkların bu gibi etkenler için de söz konusu olduğu unutulmamalıdır. Benzer bir olay bir çocukta hiç olumsuz bir etki bırakmazken, diğer çocukta ağır zedelenmelere yol açabilmektedir.
Zeka geriliği anne karnında tespit edilebilir mi?
Anne karnında yapılan testler bazı genetik anomaliler içindir. Doğrudan zeka geriliği tespit edebilen bir test yoktur.
Zeka geriliği belirtileri
Bebeklerde zeka geriliğinin tipik belirtileri nelerdir? Hangi belirtiler söz konusu olduğunda aile, hekime başvurmalıdır?
Konjenital Anomaliler var ise bunların fizik gelişimde de hemen fark edilecek (ör: Down Sendromu vb.) fiziksel alışılmadık özellikler gösterebilir. Ancak çoğu zeka geriliklerinde fiziksel gelişimde sorun yoktur. Zeka gelişimi takvim yaşına ve fizik gelişimine göre geri kalır. Çocuk o yaş düzeyinin yapması gereken bulgularını yapamaz.
Zeka için en önemli bulgu dil gelişiminin geri kalmasıdır. Ör: 6-8 ayda tek kelimeler ve heceleri çıkartma. Ya da 18 ay da yaklaşık 50 kelimenin olması gibi gereken gelişimin geride kalması ; önemli bir bulgudur. Ya da yürümenin 15 aydan daha sonraya gecikmesi yine gelişimde sorun olduğunun belirtisi sayılabilir.
Zeka geriliği tiplerine göre zeka geriliği belirtileri
Zeka Geriliği kendi başına özgün bir tanı olmakla birlikte aynı zamanda farklı hastalıklara eşlik eden bir tanı da olabilmektedir. Zeka geriliği bir psikiyatrik tanı olarak kullanılan teknik bir terimdir. Zekası normalin altında olan herkes zeka geriliği kategorisine girmez, örğ. 70-79 IQ sınır zekadır. Normal zekanın altındadır. Ancak zeka geriliği kategorisine girmez.
Bu bağlamda zeka ve zeka geriliği ranjlarını ve zeka geriliği kategorilerinin özelliklerini bilmekte yarar vardır. Zeka geriliği belirtileri ve zeka geriliğinden mustarip çocukların gösterdiği davranışlar zeka geriliği tiplerine göre farklılıklar göstermektedir. Bu sebeple zeka geriliği tiplerine göre ortaya çıkan belirtileri bilmek faydalıdır.
25-altı IQ Çok Ağır Zeka Geriliği
25-34 IQ Ağır Zeka Geriliği
35-50-55 IQ Orta Düzeyde Zeka Geriliği
50-55-69 IQ Hafif zeka geriliği
70-79 IQ Sınır zeka
80-89 IQ Donuk, Düşük normal zeka
90 ve üstü normal, parlak, üstün, dahi…
Tam Bağımlı ( 25-altı IQ ) Çok ağır zeka geriliği belirtileri ve özellikleri
Ömürleri boyunca bir yetişkine bağlıdırlar.
Fiziksel sorun yaşama ihtimalleri diğer çocuklara oranla daha yüksektir.
Kendilerine bakmakla ilgili”, yeme. içme, tuvalet gibi faaliyetleri gerçekleştirmeleri çok zordur.
Çok basit yönergeleri ve açıklamaları güçlükle anlayabilirler.
Bir takım sesler çıkarsalar da konuşamazlar.
Beyin zedelenmesi fazla olduğu için birden fazla engellilik durumları vardır.(epilepsi, görme, işitme gibi)
25-34 IQ Ağır zeka geriliği (bağımlı) özellikleri ve belirtileri
Zeka yaşlan genel olarak 3-4 yaş çocuğunu anlayış ve kavrayış düzeyindedir. 5-6 yaşma kadar yürümeleri zordur yada yetersizdir. 6 yaş civarında kendilerini basit düzeyde besleyebilirler.
Hareket gelişimleri ve koordinasyonları (yürüme, oturma, kalkma, parmaklarını kullanma, takma-çıkarma vb.) yetersizdir.
Öz bakım becerilerini kazanmaları zordur. Ancak basit düzeyde Öğrenebilirler.
Basit günlük işleri yaşlarına bağlı olarak; ışığı açma-kapama. tv açma-kapama. bir şeyi bir yerden alıp bir yere koyma, ipe boncuk dizme vb. yapabilirler.
Konuşmaları son derece yetersizdir. Genellikle tek kelime ile konuştular, eğitim ve ilerleyen yaşlarıyla birlikte 2-3 kelimelik basit ve sınırlı cümleler kurabilirler.
35-50-55 IQ Orta düzeyde zeka geriliği belirtileri ve özellikleri
Genel olarak 6-8 yaş çocuğu düzeyinde kavrayabilir ve Öğrenebilirler.
Akademik açıdan 2. sınıf düzeyine ulaşabilirler.
6 yaş civarında yürüyebilir, kendilerini besleyebilirler.
Bu yaşlarda basit düzeyde tuvalet eğitimi almaları mümkün olabilir.
Basit cümlelerle konuşabilirler.
Bu yaşlarda hareket becerileri çok iyi değildir.
6-15 yaş arası akademik becerileri (okuma-yazma. sayılar, renkler, şekiller vb…) öğrenebilirler. Öz bakım becerileri daha da gelişir
Tanıdıkları çevrede kendi başlarına hareket edebilirler. Ör: Evin yakınlarındaki bakkala gidip bir şeyler alabilirler.
Yetişkinlik döneminde: basit işleri genellikle başlarında bulunan bir yetişkin ile birlikte yapabilirler. Ör: çivi çakma, tornavida kullanma, parça birleştirme, makrame yapma, gazete dağıtma vb..
Bazı beceriler edinseler bile çoğunlukla bir yetişkinle birlikte yaşantılarım sürdürürler. Tüm zeka geriliklerinin % 10-15’i bu gruptadır.
50-55-69 IQ Hafif zeka geriliği (eğitilebilir) belirtileri ve özellikleri
a) Bedensel ve hareket özellikleri:
Hareket gelişimleri normale çok yakındır.
Kendi günlük gereksinimlerini anlayabilir ve günlük yaşama ilişkin bir çok işi (yeme-içme, temizlik,giyinme. tuvalet gibi) yardımsız yapabilirler.
El-göz koordinasyonun (işbirliği) geç ve güç öğrenirler.
Kedilerini korumayı normal yaşıtları kadar bilmezler. (Daha sık hasta olurlar)
b) Zihinsel Özellikleri
Akademik kavramları geç ve güç öğrenirler. Fazla sabır ve tekrar gerektirir.
Akademik olarak 3-5. sınıf düzeyinde eğitim alabilirler.
Dikkat süreleri kısa ve dağınıktır. Devamlı izleme, teşvik ve değişiklik isterler.
İlgileri kısa sürelidir. Çok ilginç buldukları çalışmalardan dahi kısa bir süre sonra bıkabilirler.
Soyut terim, tanını ve kavramları çok geç ve güç anlayıp kavrarlar. Somut şeyleri daha kolay kavrarlar.
Zaman kavramları çok geç ve güç gelişir.
Kazandıkları bilgi ve becerileri ancak kazandıkları şekliyle uygulayabilirler. Gördükleri ve duydukları şeyleri çabuk unuturlar. Bellekleri zayıftır. Algıları, kavramaları ve tepkileri basittir.
c ) Sosyal Özellikleri:
Kolay arkadaşlık kuramazlar. Kurdukları arkadaşlıklar daha çok yarar sağlamaya yöneliktir. İlişkilerde bencildirler.
Kendilerinden yaşça küçüklerle ilişki kurmayı ve oynamayı tercih ederler.
Akran gruplarında başkalarına tabi olma eğilimindedirler. Sorumluluk almaktan çekinirler.
Oyun ve sosyal kurallara uymakta zorluk çekerler.
Giydiklerim kendilerine yakıştırmakta zorlanırlar.
Nezaket ve görgü kurallarına uymakta gerilik gösterirler. Sosyal ortamlara girdikçe bu becerileri gelişir.
d) Kişilik özellikleri:
Kendilerine güvenleri düşüktür. Genellikle başkalarına dayanmayı tercih ederler. Bağımsız hareket etmekten çekinirler.
Sabırsızlardır. Ufak tefek engeller karşısında yılgınlık gösterirler. Kolayca cesaretleri kırılır. Ufak tefek engeller karşısında çözüm aramazlar, hemen yılgınlık gösterirler. Sorumluluk almaktan kaçınırlar.
Birlikte oldukları kişilerin duygu ve düşüncelerine çok fazla ilgi göstermezler. Kendi kendilerine bir işe başlama arzusu çok fazla göstermezler. Duygu ve düşüncelerini tam ve doğru olarak ifade etmeleri zordur.
Yeni durumlara uymada güçlük çekerler. Bu gibi durumlarda onları anlayan biline ihtiyaç duyarlar. Yakın gelecekle ilgili konulara ilgi duyarlar. Uzak gelecekle ilgilenmezler.
e) İş ve çalışma özellikleri:
Pek çok iş yapabilir ve meslek sahibi olabilirler.
Bir işi tümüyle öğrenmek için işin basit bölümlere ayrılması gerekir. Parçadan bütüne doğru ve çok yavaş öğrenirler.
Kendilerine öğretilen işleri aynen yaparlar. Monoton işlerde iyidirler.(yük taşımak, kazmak, kırmak vb..)
İş kurallarına sosyal kurallardan daha rahat uyarlar. Ani çıkan sonullarda birinin yanında olmayı isterler. Bedenen çalışmaktan ve ortaya bir ürün çıkarmaktan hoşlanırlar. İşin uygulamalı olarak gösterilmesi ve tekrar edilmesi gerekil’.
Başarısızlık durumlarında güvenlerim hemen kaybederler. Bu yüzden yapabilecekleri işlere yönlendirilmeleri çok önemlidir.
Zeka geriliklerinin % 80’nini bu grup oluşturur.
Bebeklerde zeka geriliği en erken ne zaman anlaşılır, erken teşhis tedaviyi etkiler mi?
Bir bebeğin gerektiğinde doğumdan itibaren değerlendirilmesi yapılabilir. Ailenin erken bebeklik dönemi gelişim basamaklarını iyi takip etmesi ve kuşkulanınca gecikmeden bir uzmana başvurması önemlidir.
Zeka geriliği teşhisi nasıl konur? Zeka geriliği testlerinin güvenilirliği nedir?
Zeka testleri o ülkeye göre geçerlilik ve güvenilirlikleri yapılmış. tüm dünyada kabul gören medikal ölçekler olduğu sürece sorun yoktur. Ne yazık ki tıbbi geçerliliği olmayan bazı değerlendirmeler ile de karşılaşıyoruz. Gelişmiş merkezlerde ve uzman eli ile yapılan testlere itibar edilmelidir.
Zekâ Testlerine Yönelik Yapılan Eleştiriler
1. Testlerin Kültürel Etmenlerden Arındırılmamış Olması: Zekâ testleri genellikle sosyo-ekonomik yönden orta düzeyden gelen çocuklar üzerinde gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla testler, bu grubun kültürel eğilimlerinden esinlenmektedir. Bu durumda sosyoekonomik yönden düşük düzeylerden gelen çocukların bu testlerde düşük puanlar alması çoğu kez kaçınılmaz olmaktadır.
2. Çocuğun Yaşı Küçüldükçe Uygulanan Testin Geçerlik ve Güvenirliğinin Azalması: Özel eğitimin temel ilkelerinden birisi erken eğitimdir. Erken eğitim ise, çocuğun erken yaşlarda tanılanması ile mümkün olabilir. Küçük yaşlarda uygulanan testlerin geçerlik ve güvenirliğinin düşük olması erken tanılama, dolayısıyla erken eğitim olanaklarının sağlanmasını zorlaştırmaktadır.
3. Zekâ Testi Sonuçlarının Çocuğun Yaşamında Ne Bir Başlangıç, Ne De Bir Son Olması: Zekâ testleri bireyin topluma uyum işlevlerini kesin olarak belirlemekte yetersiz kalmaktadır.
Nasıl zekâ testinde yüksek bir puan alma, çocuğun ileriki yaşamında, topluma başarılı bir biçimde uyum sağlamasını garanti etmiyorsa, düşük puan almak da başarısızlığı garanti etmemektedir.
Çünkü bireyin topluma uyum işlevlerini belirleyen pek çok etmen vardır. Bu etmenlerin hepsini mevcut zekâ testleriyle ölçebilmek mümkün değildir.
Zeka geriliğinde uygulanan güncel tedaviler nelerdir? Başarı oranları nedir?
Her tıbbi durumda olduğu gibi tespit edildiği en erken müdahale en çok yol aldıran süreci başlatır. Duruma göre değişen bir süreçtir. Bazı durumlarda sorun tamamen giderilebilirken bazı durumlarda kısmi iyileşme söz konusudur. Ancak verilen her emek karşılığını bulacaktır.
Bebeklerde zeka gelişimi için neler yapılmalı, zeka gelişimini olumlu yönde etkileyen faktörler nelerdir?
Sağlıklı beslenme ve uygun uyaranlar gelişimi olumlu yönde etkileyecektir. Anne bebek ilişkisinin kalitesinin önemi büyüktür.
Bebeklerde beslenme ve zeka gelişimi arasında bir bağlantı var mı?
Doğrudan bağlantı vardır. Örneğin doğumun ilk altı ayında yetersiz Fe alımı zeka geriliğinde rol oynar. vb.
Zeka geriliği olan bebekler için ne tür oyuncaklar tercih edilmeli?
Her hangi özel bir oyuncaktan çok çocukla iletişimin ve uygun doğru uyaran vermenin önemi vardır. Birincil bakım veren kişi (anne veya yerine geçen kişi) ile kurduğu ilişkinin önemi büyüktür.
Zeka geriliği olan çocuklara ebeveynler nasıl yaklaşmalı?
Çocuğun “özel” durumu olduğunu ve buna uygun “özel” yaklaşımların gerekli olduğunu bilmeleri yeterlidir. Bu uzun soluklu bir süreç olacaktır. Zaman zaman “tükenmişlik” yaşayabileceklerini ancak böyle durumda yine profesyonel yardım alabileceklerini unutmamalarını hatırlatmak gerekir.
Zeka geriliği olan çocukların ailelerine öneriler
Çocuğunuz Zihinsel engelli tanısı aldığında duygu ve düşünceleriniz son derece karmaşık, inişli çıkışlı olabilir, kendinizi hayal kırıldığına uğramış, yalnız, çaresiz, bazen öfkeli hissedebilirsiniz. kabul edilemez bulabileceğiniz, kendinizi suçlamanıza ve ya utanmanıza yol açabilecek bir takım düşünce ve duygular içinizden geçebilir. Bütün bunların bu durumdaki bir çok aile tarafından yaşamış, yaşanabilen inşam durumlar olduğunu unutmayınız. Kendinize ve çocuğunuza zaman tanıyın.
Öncelikle çocuğunuzun engeli, engelinin derecesi ve özellikleri hakkında güvendiğiniz ya da güvenebileceğiniz bir ya da bir kaç uzmandan olabildiğince net bilgi alınız. Bilgi aldığınız kişi ya da diğer kaynaklarla yetkin olması son derece kritiktir. Çünkü, aldığınız bilgi, size, geleceğe sağlıklı bir şekilde hazırlanma konusunda yardımcı olacaktır.
Engelli çocuğunuzun özel durumu gereği bir takım ek ihtiyaçları olabilir. Bu nedenle de ona daha fazla zaman ayırmanız gerekebilir. Ancak, engelli çocuğunuzun hayatınızın tamamı değil bir parçasıdır. Bu bağlamda eşinize, diğer çocuklarınıza ve kendinize zaman ayırmanız aile içi ilişkiler, iletişim ve psikolojik sağlık açısından gereklidir.
Kendinize ayıracağınız vakitle elde edeceğiniz motivasyon öncelikle engelli çocuğunuza ve diğer aile üyelerine de olumlu yansıyacaktır. Bu konuda dikkat etmeniz gereken; kendinize zaman ayırdığınızda, sanki engelli çocuğunuzu ihmal ediyormuş gibi algılayıp kendinizi suçlu hissedebilirsiniz. Buna alışık değilsek başlangıçta böyle hissetmemiz normaldir. Çocuğunuzun ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra kendimize zaman ayırmaya da kendimizi alıştırmalıyız. Bu psikolojik bir gerekliliktir. Kendinize vakit ayırmanın diğer bir katkısı da engelli çocuğunuzun diğer insanlarla yaşamayı öğrenmesidir.
Engelli çocuğun diğer insanlarla yaşamayı öğrenmesi çocuğun gelişimi açısından da ailenin psikolojik sağlığı açısından da hem gereklilik hem zorululuktur. Engelli çocuğun diğerleriyle kalması önerildiğinde, özellikle anneler “diğerlerinin bakamayacağı, başaramayacağı, çocuğun durmayacağı, diğerleriyle anlaşamayacağı vb.” kaygılar taşırlar. Bu kaygılar belli ölçüde gerçektir. Ancak, annelerin böyle kaygılarla diğerlerine fırsat vermemesi, engelli çocuğun anneye bağımlı olmasına ve diğerleriyle birlikte yaşayabilme becerisi geliştirmesine engel olmaktadır. Bu durum da zaman içerisinde aile üyeleri hem fiziki açıdan hem de psikolojik açıdan yıpratmaktadır.
Aşın koruyucu kollayıcı olmayın, çocuğun kendi işlerini kendisinin yapması konusunda fırsat verin, fırsat yaratın, öğretici ve teşvik edici olun. Eğer acil bir durum yoksa, çocuğun yavaş yavaş da olsa yarım yamalak da olsa yapmasına izin verin. Bir çok konuda başarısız sonuçlara belli bir süre katlanmak gerekmektedir. Çocuğun becerisi yavaş yavaş gelişecektir. Örneğin çocuk yemeği döke saça yerken yemek yeme becerisini geliştirecektir, gömleğinin düğmesini iliklemek için dakikalarca uğraşa uğraşa gömleğinin düğmesini iliklemeyi öğrenecektir. Sabırsız davranıp çocuğun yerine yapmanız çocuğun becerilerinin kapasitesinin altında kalmasına neden olur.
Engelli çocukların normal gelişim gösteren çocuklara göre bir şeyleri öğrenme konusunda daha fazla fırsata ve teşvik edilmeye ihtiyaçları vardır. Bu her dakika bir şeyler öğretmek için uğraşın anlamına gelmiyor elbette. Acil durumlarda, ihtiyaç halinde işleri hızlandırmak için elbette onun yerine siz yapabilirsiniz, ona hemen yardım edebilirsiniz. Burada anlatılmak istenen genel tutumunuzun ihtiyaç yokken koruyucu kollayıcı olmaması, fırsat verici, öğretici ve teşvik edici olmasıdır.
Engelli çocuğunuza özel eğitim aldırın. Mümkünse, iyi bir okul ya da iyi bir eğitimciden eğitim almasını sağlayın. En azından çocuğunuzun durumunu yakından takip edin. Ara sıra sınıfına gidip yapılanları gözleyin. Çalışılan hedeflerin amacım, günlük yaşamda hangi kazançları sağlayacağım eğitimcisine sorun. Ülkemizde özel eğitim son derece yetersiz olmakla birlikte, çocuğunuzun beceri açısından, psikolojik açıdan ya da sosyal açıdan az da olsa sağlayacağı bir fayda vardır. Ayrıca, özel eğitim çocuğun kapasitesi doğrultusunda becerisini en üst seviyeye çıkarmak için yürütülen eğitim faaliyetidir. Tıbbi tedavi değildir.
Siz nasıl ders çalıştırabilirsiniz
Çocuğun hali hazırda yapabildiği/başarabildiği konulardan başlanmalı ve daima öğretilenlerde yapabildiği/başarabildiği konulara da yer verilmeli
Çocuğun özel eğitim öğretmem ve okul öğretmeniyle mutlaka konu yöntem ve tutum birliği içerisinde çalışılmalı. Bunu için tek bir plandan hareket edilmesinde yarar vardır
Mutlaka çocuğun hızına uygun çalışılmalı.
Çocuğun kapasitesi/sınırlarını yavaş yavaş zorlanmalı. Yeni öğretilen konularda bol miktarda model olunmalı, yardımdan kaçınılmamalı. Yardımlar yavaş yavaş geri çekilmeli
Negatif (olumsuz) bildirimler yerine, destekleyici-cesaretlendirici ifadeler kullanılmalı. “Hayır, olmadı, yanlış vb.” yerine, “tekrar deneyelim, tekrar bakalım, yeniden yapalım vb.”
Çocukla iyi bir ilişki için ortak bir ilgi alam oluşturulmalı.
Hastane de tanısı konan çocuğun özel eğitim alması gerektiği söylendiği ve de gerekli bilgilendirme doğru şekilde yapılmadığı için aileler özel eğitimi hastanenin devamı tıbbi bir süreç gibi algılayabilmektedir. Zeka geriliğinin tıbbi bir tedavisi yoktur Yaşam boyu süren bir durumdur. Zaman zaman verilen ilaçlar zeka geriliğinin tedavisi için değil, epilepsi, hiperaktivite. dikkat dağınıklığı, davranış sorunları nedeniyle aktivitenin azaltılması vb. eşlik eden problemler için verilmektedir.
Ayrıca, bu konuda tedavi niteliği olmayan bazı faaliyetler sanki tıbbi tedavi gibi sunularak, ailelerin çaresizliğinden faydalanılmakta ve maddi açıdan ciddi bir şekilde sömürülmektedir Böyle durumlar karşısında uyanık olun. Eğer zeka geriliğinin tıbbi tedavisi bulunursa, bunu ertesi gün tüm dünya duyar.
Engelli çocuğunuzu eve kapatmayın, her türlü sosyal ortama sokun. Çevreden gelebilecek tepkilerde, çevreyi gerektiği şekilde bilgilendirin ve ihtiyaç duyarsanız yardım isteyin olumsuz tepkiler sizi yıldırmasın, çocuğunuzla her türlü ortamda bulunmaktan vazgeçmeyin Çünkü, sosyal ortamlarda bulunmak engelli bireyin de hakkıdır. Ayrıca, engellilik yalnızca bir bireye ya da aileye ait bir konu değildir Engellilik herkesi ilgilendiren ya da herkesin ilgilenmesi gereken ortak toplumsal bir konudur.
Bu Röportaj, Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi Psikiyatri Uzm. Yrd. Doç. Dr. Nüket İşiten ile yapılmıştır.