Bazen çocuklar sizi o kadar çileden çıkartır ki, kendinizi çığlık çığlığa bağırırken bulursunuz. Fakat çocuklara bağırmak ya da onları cezalandırmak, kendilerine verdikleri değeri ve size olan güvenlerini zedeleyerek, nihayetinde sağlıksız savunma mekanizmaları ve kötü davranışlar geliştirmelerine neden olur.
Çocukları şefkatle ve aranıza koyduğunuz dengeli sınırlarla yetiştirmek, kendine güvenen ve duygusal açıdan sağlıklı bireylere dönüşmelerini sağlar. Ayrıca ebeveynlik deneyiminiz de bu süre zarfında daha kolay bir hal alır. Birazdan vereceğimiz öneriler, çocuklarınızı bağırmadan ve cezalandırmadan yetiştirmeniz için ihtiyaç duyduğunuz araçlar hakkında bilgi sağlamayı amaçlıyor. Bu önerilerin ilk yarısı, ebeveyn olarak sizin kendinizi daha dengeli hissetmeniz ve kendi duygu patlamalarınızı kontrol altına almanızla ilgili. İkinci yarısı ise, çocukların kendilerini daha sağlam temellere dayalı ve duygusal açıdan istikrarlı hissetmeleri için günlük hayatta kullanabileceğiniz ipuçları içeriyor.
1. Ruhsal olarak kendinize iyi bakın ve kendinize fazla yüklenmeyin
Kendinize ne kadar iyi bakarsanız, sınırlarınıza saygı duyulması ve ihtiyaçlarınızın karşılanması konusunda da kendinizi o kadar söz sahibi hissedersiniz. Yorgun olduğunuzda ya da gün sonunda enerjiniz kalmadığında, çocukların taşkınlıklarıyla uğraşmak daha da zorlaşır. Kendiniz hakkında ne kadar iyi hissederseniz, ‘hata’ yaptığınız ya da ‘doğru olanı’ yapmadığınız için daha az suçluluk duyarsınız.
Ruhsal açıdan kendinize bakmak için yapabileceğiniz meditasyon, yoga ya da egzersizin yanı sıra, kendinizle, bir çocukla konuşur gibi ağır eleştiriler yapmadan konuşun. Size ne kadar saçma ya da mantıksız gelse de, duygularınızın farkında olun. Eğer olumsuz hislerinizi kabul eder ve onlarla barışırsanız, onlardan kurtulmanız kolaylaşır.
2. Kendi çizdiğiniz sınırlara saygı duyun
Çocuklarınız bu sınırları çok fazla ya da çok sık geçiyorsa, çoğu zaman bu, siz izin verdiğiniz içindir. Nihayetinde de sabrınızı tüketirsiniz. Bazı zamanlar öfke krizlerini önlemek ya da iyi biri gibi gözükmek için hayır demekten kaçınmak oldukça anlaşılır bir durum. Fakat, sağlıklı sınırlar belirlemek bir ebeveyn olarak sizin göreviniz. Çocuklarınızı sevmeniz, onlara her zaman istediklerini vermeniz gerektiği anlamına gelmiyor.
3. Beklentileriniz çocuğunuzun yaşına uygun olsun
Çocuğunuzla insan içine çıktığınızda, onlardan yetişkin gibi davranmalarını bekleyemezsiniz. Küçük bir çocuk, bir restoranda yetişkin biri gibi saatlerce kıpırdamadan duramaz.
Çocuklarınızla dışarı çıkmak sizin için oldukça eğlenceliyken, onların kendi deneyimlerini yaşamalarına da izin vermeniz gerekir. O yüzden, onların davranışları karşısında utanmayacağınız ya da suçluluk duymayacağınız konusunda kendinize söz verin. Gerçekçi olmayan beklentilerden kurtulduğunuz zaman, bu deneyimden çok daha fazla zevk alacağınızı göreceksiniz.
4. Kendi korkularınızı yansıtmayın
Çocuklarınızın yaramazlıklarından endişe duyup bazı durumlarda agresif davranacaklarından endişe ederseniz, çocuğunuz bu negatif enerjiyi alıp kendini o şekilde tanımlamaya başlayacaktır. Bir çocuk “yaramaz” olarak nitelendirildiğini hissederse, bu durum çoğu zaman daha kötü davranışlara yol açar.
5. Kendi içinizdeki çocuğunu iyileştirin
Çocuklar, içinizdeki çözülmemiş duyguları harekete geçirebilir, kendi çocukluğunuzdan ya da o anda hayatınızda yaşadığınız bir zorluktan kaynaklanan sebeplerle kendinizi kötü hissetmenize neden olabilirler. O yüzden, hala acı çekmenize neden olan duyguları kabullenin ve geçmişinizdeki bu hisleri yargılamadan benimseyip, içinizdeki çocuğa hep ihtiyaç duyduğu sevgi ve onayı verin.
6. Bir işaret belirleyin
Kendinizi sakin ve dengede hissettiğiniz bir anda, fiziksel bir uyarıcı hareket belirleyin. Örneğin, baş ve orta parmaklarınızı birleştirin. Bu hareketi bir işaret olarak benimseyin ve parmaklarınızı serbest bırakmadan önce bir dakika boyunca o şekilde durun. Böylece, sakin ve rahat bir zihin ile bu parmak işareti arasında bir bağ kurmuş olursunuz. Artık kendinizi kötü hissettiğinizde ya da çocuğunuz öfke krizlerinden birini geçirdiğinde, sakin olma hissiyatını tetiklemek ve tekrar iç dengenize kavuşmak için bu işareti yapın.
7. Suçluluk duygusundan kurtulun
Suçluluk ve utanç, en düşük titreşimli enerjiye sahip olan insani duygulardır. Sevgi, denge ve şefkate en uzak hisler de yine bunlardır. Suçluluk sadece kendimize acımasızca yüklenmemize neden olmaz, aynı zamanda yanlış yaptığımızı düşündüğümüz bir şeyi ‘telafi etmek’ için sınırları aşmamıza neden olur. Ebeveynliğin bir süreç olduğunu unutmayın. Bu sürecin her anında, elinizden gelenin en iyisini yapıyor ve sürekli olarak öğrenip gelişiyorsunuz.
9. Çocuğunuzla kaliteli zaman geçirin
Çocukların hayatta kalmak için ihtiyaç duydukları en temel şey ilgidir. Duygusal bir patlama yaşadıkları zaman, bu genelde, kendilerini tanımlamaya çalıştıkları ve bunu sizin den görmenizi istedikleri, bireyselliklerini geliştirdikleri ve dikkat çekmeyi arzuladıkları içindir.
Yaşanan taşkınlıklar çoğu zaman, çocukların, kaldırabileceklerinden daha fazla özgürlüğe sahip olmalarının bir yansımasıdır. Çizilen doğru sınırlar aracılığıyla, sevgi dolu rehberliğinizi duyumsayıp kendilerini güvende hissetmek isterler. Bu güveni onlara vermenin en iyi yolu da, dikkatinizin dağılmadığı ve bütün ilginizi onlara verdiğiniz kaliteli zamanlardır. Önemli olan her zaman çocuğunuzun yanında fiziksel olarak bulunmak değil, birlikte olduğunuz zamanlarda beraber kaliteli vakit geçirebilmektir. Sevildiklerini ve ihtiyaç duydukları ilgiyi aldıklarını bilmek, olumsuz davranışlarda bulunma ihtiyaçlarını da azaltacaktır.
9.Müdahale edilmeden özgürce keşfetmeleri için onlara zaman tanıyın
Çocuklarınızın güvenlik ve ilgi ihtiyaçları karşılandığında, dünyayı keşfetmek için çok büyük bir arzu duyacaklardır. Keşfetmek, etraflarındaki yeni şeyleri gözlemlemelerini, vücutlarını tanımalarını ve içlerindeki merakla bağlarını koparmamalarını sağlar. Kendi başlarına yapacakları keşifler, dikkat aralıklarını genişletir ve yaratıcılıklarını ifade etmeleri için onlara fırsat tanır.
Çocuklarınıza oynamaları için ayırdığınız alan, zaman ve sizle aralarında olan fiziksel mesafe, çocuğun yaşı ve ihtiyaçlarına göre zaman içinde değişir. Kendi başlarına özgürce oynadıkları dakikalar boyunca onların yanında olsanız da, mümkün olduğunda müdahale etmemeye çalışın. Sadece çocuğunuzun büyümesini izleyin ve bundan keyif alın.
10. Çocuğunuza, onu anladığınızı hissettirin
Çocukların istekleri ya da duyguları size ne kadar ‘çocukça’ gözükse de, onlar için bu duygular oldukça normaldir. Onların isteklerine her zaman boyun eğmek zorunda olmasanız da, hislerini anladığınızı onlara belirtin. “Bütün gün çikolata yemek istediğini biliyorum, ben de isterim tabii ama şimdi de vücudumuzun sağlıklı olması için sebze yemeliyiz” gibi cümleler kurun. Yine direnebilirler, ne de olsa çocuklar. Fakat en azından anlaşıldıklarını hissederler ve bu da genelde duygusal patlamaların şiddetini azaltır.
11. Hayatlarındaki değişimlere alışmalara için onlara zaman tanıyın
Ani değişiklikler çocukları direnç göstermeye itebilir. Özellikle hassas çocukların, gelecekte yaşayacakları bir değişime alışmaları için zamana ihtiyacı vardır. Örneğin uyku vaktini ele alalım. Yatma zamanının geldiğini söyleyip çocuğunuzu hemen yatağa gitmeye zorlamaktansa, bu vaktin yaklaştığını belirten birkaç şey söyleyin. “10 dakika daha oynayabilirsin, sonra yatmaya gideceğiz” bunlardan biri olabilir.
12. Çocuğunuzu ayrı bir birey olarak görün ve ona saygı duyun
Çocuklar o minik bedenleriyle bir yandan her şeyi öğrenmeye çalışıp bir yandan da en temel ihtiyaçları için sizin yardımınıza muhtaç olabilirler. Fakat aynı zamanda, farklı seviyelerdeki anlama becerileriyle ayrı birer bireydirler. Çocuğunuzla, bir yetişkinle konuştuğunuz gibi saygılı konuşun. Normal sesinizi kullanın ve kendinizden “ben” diye bahsedin, “anneciğin” ya da “babacığın” değil.