Çok sayıda insan köy turizmi yapıyor, iyi de yapıyor.
Ben köy turisti değilim, memleketime geliyorum, evime geliyorum. Buraya geldiğimde artık daha da köyden biriyim.
Sosyal medyada görüyorum, insanlar tatil için, gezi için, keşif için, bazen sadece kahvaltı için köylere gidiyor.
Gitsinler.
Ama naçizane birkaç önerim olacak.
Gördüğünüz her yaşlının, köylünün, köy çocuğunun fotoğrafını izinsiz çekip paylaşma hakkını vermez köyler size.
İnsanlar bize “çekme beni” diyemez de özellikle kadınlar baş örtüsünü yüzüne doğru kapatır utangaç bir edayla.
Biz de sosyal medyada “Ayyy teyzemmm” deriz.
Kimsenin evinin, sobasının, sedirinin, penceresinin fotoğrafını izinsiz çekme ve paylaşma hakkımız da yok. Çünkü oralar insanların yaşam alanı, instagram çekim alanı değil.
Kimseyi tarlada çalışırken, koyun güderken, çalı taşırken de çekemeyiz. Çünkü o, onun işi. Çoban da işçi, biz de…
Kimsenin tarlasından, bahçesinden bol bol var diye izinsiz mahsul toplayamayız. Çünkü yemeyin, toplamayın diyemezler; ama o da onların geçim kaynağıdır, ekmek kapısıdır. Parasını istemek zorunda bıraktığınızda da surat asmayın, çünkü hakkıdır.
Bunun gibi hassasiyetlerden bahsediyorum.
Yani şehirde, İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da biri sizin yüzünüze fotoğraf makinesi ya da cep telefonu dayadığında; evinizin fotoğrafını çektiğinde, işinizi yaparken sizi fotoğrafladığında, evinize gelip yiyip içip gittiğinde ne hissediyorsanız onlar da bunları hissediyordur.
Hepimiz zaman zaman kantarın topuzunu kaçırıyoruz; ama kendimizi bu konuda eğitmemiz gerekiyor.
Ben yapmamaya dikkat ediyorum, size de küçük bir öneri bırakmış olayım.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovmasınlar.
Oyuncu Anne – Şermin Yaşar