TV, tablet olunca çocuğunuz nasıl da dikkatini veriyor değil mi?
Peki onlar olmadığı zaman durum nasıl? Zorlanıyor musunuz?
Bu konuda bilinçlenip ne yapacağınızı bilmek, işinizi çok kolaylaştıracak.
Öncelikle şu tv, telefon, tablet işini netleştirelim.
Çocuğa bunu sunan biz yetişkinleriz, bunu kabul edelim. O izlerken bi kahvemi içeyim derken iyi gelmiş olabilir.
Ama zamanla konuşması gecikirse, tepkileri değişirse, izlediklerinden öğrendikleri olumsuzlukları birebir yapmaya başlarsa “Eyvah ben ne yaptım” demeyin. Ya da deyin deyin, neresinden dönsek kârdır.
Tavsiyem, daha başlamadıysanız, en azından iki yaşına kadar tv, tablet, vb. hiçbirini sunmayın.
Ne kadar geç tanışırsa o kadar iyi. İki yaşından sonraysa, illa izletecekseniz kendi fotoğrafına, videosuna bakıp o gün neler yaptığını karşılıklı konuşarak anlatabilirsiniz (bir parmak hareketiyle hızlıca art arda kaydırarak değil). Bu hem hafızasını güçlendirir hem de yaptıklarını tekrar edip pekiştirmiş olur.
Bir çizgi film izletecekseniz, mutlaka ne izleyeceğini önceden kontrol edin. Birkaç dakikalık, yemeğini kendi yemek, kendi giyinmek gibi konuların anlatıldığı kısa çizgi filmler var. Gerekirse onlardan bir bölüm izlemek gibi önceden anlaşabilirsiniz. Zaman kavramı daha gelişmemiş olduğu için yarım saat derseniz anlamayabilir.
İzlediklerinin içeriğinde şiddet, canavarlar, mikroplar gibi algılayamadığı soyut konular, olumsuz cümleler, ödül ceza, kıyaslama, gibi unsurların olmadığına dikkat edin. İzlerken yanında olun, nasıl anlaştıysanız onu uygulayın.
Bu konuyu sınırlandırıp çerçeveyi çizdiğinize göre, şimdi bakalım, çocuğunuzun odaklanmasını arttırmak için neler yapabilirsiniz…
Öncelikle ona saygı duyulan, sevildiği ve kabul gördüğü bir ortam sunun. Bir şeyle ilgilenmek istediğinde eleştiri, engelleme, yorum yapılmadan istediği gibi uğraşsın.
“Oğlum tabakla oynanmaz koy yerine, koltuğa çıkılmaz” vb. bolca cümleniz varsa bir durun.
Ulaşmasını istemediğiniz bir şeyi ya oraya hiç koymayın, koyuyorsanız da engellemeye çalışmayın. Şunu hep hatırlayın: Bu çocuğun çok güzel bir keşfetme enerjisi var.
Bunu en iyi şekilde akıtmasını sağlayın. Siz o yolu sunmazsanız, o kendine bulur… Yolunu açın, güvenli bir şekilde aksın. Öfke gibi başka şekillere dönüşmesin…
Bulunduğu ortam düzenli olsun.
Düzenden kastım sadece temizlik değil. O da olsun da, bu düzen, Montessori yöntemindeki düzen. Yani odada çocuğun boyuna uygun masa, sandalye, materyallerin açık bir şekilde, sınıflandırılmış ve derli toplu olarak bulunması.
Tüm parçaların tam olması. Örneğin yap-bozu varsa parçaların birazı bu kovanın içinde, birazı koltukların altında darma dağınık olmamalı. Bir tepsinin içinde, tüm parçaları bir arada ve istendiği zaman kolayca alıp çalışmak üzere etkinlik rafında olsun.
Çocuk işine kendini verdiği anda artık siz sessizce, sadece gözlemleyin. Dikkatini ne kadar süre odakladığını ölçebilirsiniz, gelişimiyle ilgili gözlemlediklerinizi gelişim defterine not edebilirsiniz.
“Oraya değil, buraya koyacaksın, olmadı” gibi sözlerle dikkatini bölmeyin. En önemli kısım zaten hata yapabilmesi, sonra bunu fark edip düzeltmesi. Bunu ona siz sunarsanız o neyi keşfedecek?
Çalışmayı seçtiği materyale kolaylıkla ulaşsın, özgürce istediği kadar çalışsın.
Tabi işi bitince yine derli toplu bir şekilde aldığı yere bırakacak. Dökülen saçılan bir şeyler varsa ortamda bulunan bez, boyuna uygun fırça gibi malzemelerle temizliğini de yapacak ve döngüyü böylece tamamlayacak. İşte bu disiplin, özgürlük. Bu içsel motivasyon, doyum.
Çocuk kendi seçti, karar verdi, yaptı, tekrar yerine koydu, temizledi ve bitirdi. Kendi başardı.
Bu başarının hazzını alan çocuk tekrar tekrar başka şeylerle çalışmak isteyecek, her geçen gün dikkatini daha da iyi yoğunlaştıracaktır.
Ayşegül Karahan Ertuğrul
Eğitimci, Ebeveyn Danışmanı