Psikologlar, dissosiyatif kimlik bozukluğunu bilinç, hafıza, kimlik, duygu, algı, fiziksel kimlik, motor kontrolü ve davranışların normal entegrasyonundaki bir kesinti ve/veya kopma olarak tanımlar. Dissosiyatif semptomların psikolojik fonksiyonları her alanda etkilemesi mümkündür.
Dissosiyatif bozukluklar genellikle travmatik bir olaydan sonra ortaya çıkar. Travmaya yakınlık, semptomların çoğuna etki eder. Bilim adamları, bir kişinin hayatını ve sağlığını ciddi anlamda tehdit eden travmatik bir olayı, ruhsal ya da psikolojik travma olarak tanımlar. Ayrıca, olayın kurbanın zihinsel yapısına ya da duygusal hayatına yaptığı etkiyi de travma olarak sınıflandırır.
Dissosiyatif bozukluk çeşitleri
Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı’nın (DSM-5) en son yaptığı güncellemeye göre dissosiyatif bozukluklar şu şekilde sınıflandırılır:
- Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu (Çoklu Kişilik Bozukluğu).
- Dissosiyatif amnezi.
- Benlik/gerçeklik kaybı bozukluğu.
- Diğer belirlenmiş bozukluklar.
- Belirlenemeyen bozukluklar.
Bu yazımızda Çoklu Kişilik Bozukluğu’na odaklanacağız.
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu (Çoklu Kişilik Bozukluğu)
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Nedir?
Bilim adamları dissosiyatif kimlik bozukluğunu, aynı kişide bir ya da birden fazla kişiliğin varlığı ya da ele geçirilme deneyimi olarak tanımlar. En yaygın haliyle “çoklu kişilik bozukluğu” olarak bilinir.
“Çoğu kişi dissosiyatif kimlik bozukluğunu çoklu kişilik bozukluğu olarak biliyor.”
Bu bozuklukluğu farklı doğruluk paylarıyla işleyen birçok film vardır. “Üç Ruhlu Kadın,” “Dövüş Kulübü” ve “Ben, Kendim ve Sevgilim” gibi filmler dissosiyatif kimlik bozukluğuyla ilgilidir. Bu üç filmin de baş kahramanı farklı kişiliklere sahiptir. Bu kişilikler kendini farklı şekillerde gösterir. Sanki tek bir insan birden fazla insan olarak yaşıyormuş gibidir.
-Charlie şizofren.
-Bilemiyorum. Birbirimizin işine karışmıyoruz.
– Ben, Kendim ve Sevgilim filminden bir diyalog
Bu kişiliklerin kendini gösterip göstermemesi çeşitli faktörlere göre değişir. Psikolojik motivasyon, stres seviyesi, kültür, içsel çelişkiler ve duygusal tolerans gibi birçok faktör rol oynar. Bu bozukluğa sahip bir kişi uzun süreli ve ciddi bir psikosoyal baskı altında kaldığında devamlı kimlik kesintisi dönemlerine girer. Alternatif kimlikler dışarıdan kolayca ayırt edilebilir fakat bu her zaman böyle olur diyemeyiz.
Alternatif kişiliğinin ruh halini doğrudan yansıtmayan hastalarda bu bozukluk iki grup semptomla tanımlanır:
- Benlik algısında ani değişimler ya da kesintiler
- Tekrarlayan dissosiyatif unutkanlık
Gözlemlenen ile ele geçirilen gözlemci
Dissosiyatif kimlik bozukluğu olan kişiler, aniden kendi konuşmalarını ve eylemlerini dışarıdan gözlemleyen bir gözlemciye dönüşerek kişilik kaybı yaşadıklarından bahseder. Ayrıca değişen benlik algısını durduracak gücü kendilerinde bulamayabilirler.
Bununla birlikte sesler duyduğunu da söyleyenler var. Bu bir çocuğun, ağlayan birinin ya da bir tür ruhun sesi olabilir. Bazı durumlarda birden fazla ses vardır. Bunlar rahatsız edicidir ve kişinin düşüncelerinden bağımsız oluşur. Bunun kontrolü hastanın elinde değildir.
“Dissosiyatif kimlik bozukluğu olan insanlar kendisinden başka kimsenin duymadığı sesler duyar.”
Güçlü duygular, dürtüler ya da konuşmak bazen ani olarak gelir. Bu bozukluğa sahip kişiler dürtülerini kontrol edemez ve kişisel aitlik algıları (benlik algısı) yoktur. Hastalar bu duyguların onları rahatsız ettiğini söyler.
Tavırlar, bakış açısı ve kişisel tercihler (yemek, aktivite, giyim gibi) aniden değişebilir ve sonra tekrar normale döner. Hasta fiziksel olarak da farklı hissedebilir. Buna örnek olarak küçük bir çocuk, çok kaslı bir kişi ya da yaşlı bir kadın olarak hissetmeyi verebiliriz.
Bu semptomların çoğu öznel olsa da ailesi, arkadaşları ve doktorlar kesintilerin çoğunu gözlemleyebilir. Nöbetler barizdir, özellikle de Batılı olmayan bir ortamdaysa.
Dissosiyatif Amnezi – hafızanın dışında çalışmayan başka bir şey daha olduğunda
Dissosiyatif amnezi travmatik ya da stresli bir olayın sebep olduğu unutkanlıktır. Kişi önemli kişisel bilgilerini hatırlayamaz. Hafızasında dakikalar hatta yıllar boyunca süren bir boşluk oluşur.
Dissosiyatif amnezi, dissosiyatif bozukluğu olan kişilerde kendini başlıca üç şekilde gösterir:
- Kişisel olayların (çocukluk ve ergenlik dönemi, evlilik, doğum yapma gibi) bulunduğu uzun süreli hafızadaki boşluklar
- Kısa süreli hafızada kopukluklar (bugün ne yaşadığı, bilgisayarın nasıl kullanıldığı, okumayı, araba sürmeyi unutmak gibi)
- Yaptığı günlük eylemlerin ve görevlerin kanıtlarını sonradan bulmak. Örneğin, alışveriş çantasında bulduğu açıklanamayan objeler, açıklanamayan yaralanmalar gibi.
Dissosiyatif füj – hatırlayamadığınız yolculuklar
Dissosiyatif füj, geçmişi hatırlayamama ve önceki kişilikle ilgili kafa karışıklığı sebebiyle evden ya da işten uzaklara yapılan yolculuklardır. Dissosiyatif bozukluğa sahip kişiler bu füjleri sıklıkla yaşar. Aniden kendilerini sahilde, işte, bir gece kulübünde gördüklerini ve oraya nasıl geldiklerini hatırlamadıklarını söylerler.
Bir “ruh” tarafından ele geçirilme
Bu bozukluğa sahip biri ele geçirilmiş hissettiğinde, kişiliği genellikle bir “ruhun” (doğaüstü bir varlığın) ya da bilinmeyen bir kişinin kontrolü altına girer. Hasta normalden çok daha farklı bir şekilde konuşmaya ve davranmaya başlar.
“Artık kendim gibi hissetmiyorum. Hiçbir duygu hissetmiyorum ama o kadar öfkeliyim ki birini öldürebilirim. Bazen iki kişiymişim gibi hissediyorum; biz, mantık ve duygu.”
– Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu olan bir kişi
Örneğin, kişi yıllar önce intihar eden bir kızın “hayaleti” gibi davranmaya başlar ve bu hayalet onu ele geçirmiştir. Bazen de şeytan ya da ilahi bir varlık tarafından alıkoyulur.
Bu şeytan ciddi anlamda bir çöküşe sebep olur ve kişinin ya da bir aile üyesinin geçmişteki olaylar yüzünden cezalandırılmasını isteyebilir. Bazen daha zor fark edilebilen bazı kişilik değişimlerini de beraberinde getirir. Yine de dünyadaki “ele geçirilmelerin” çoğu normaldir. Bu genellikle ruhsal bir tecrübedir ve kişinin dissosiyatif bozukluğu olduğunu göstermez.
Bozukluğu olan bir kişinin kişilikleri bir defadan fazla defa ortaya çıkar. Buna ek olarak, kişi ele geçirilmek istemez, yani istemsiz gelişir ve yaşadığı durum klinik bir hasara ve çöküşe yol açar. Geniş çapta kabul görmüş kültürel ya da dini bir uygulamanın bir parçası da değildir.
Dissosiyatif kimlik bozukluğunun özellikleri
Bu bozukluğa sahip kişiler depresyon, anksiyete, uyuşturucu kullanımı, kendine zarar verme ve epilepsiyle ilgili olmayan nöbetler gibi problemler yaşar. Semptomlarını çoğunlukla gizlemeye çalışılar. Ayrıca genellikle bu kesintilerin ve hafıza kaybının farkında olmazlar.
Bu kişilerin birçoğu dissosiyatif geçmişe dönme durumu yaşar. Bu episodlar esnasında, geçmişte yaşanan bir olayı şimdi yaşıyormuş gibi tekrar duyusal olarak yaşar. Ayrıca çocukluk ve yetişkinlik dönemlerinde bazı kötü muamelelere maruz kalmışlardır. Kendine zarar vermeye ve intihara meyilli davranışlar yaygın görülür.
“Kendine zarar verme ve intihara meyilli olma dissosiyatif kimlik bozukluğu olan kişilerde yaygın görülür.”
Bu kişiler hipnoz olma ve çözülme gibi durumlara maruz kalmaya daha eğilimlidir. Çözülme terimi, çevresinden uzaklaşmaktan ciddi fiziksel ve duygusal uzaklaşmalara kadar çeşitli deneyimleri kapsar.
Dissosiyatif olmakla ilgili her durumun başlıca özelliği gerçeklikten uzaklaşmaktır. Bu, psikozda yaşanan gerçeklik kaybıyla aynı şey değildir.
Bir kişi nasıl dissosiyatif kimlik bozukluğu geliştirir?
Dissosiyatif kimlik bozukluğunun başlamasına zor deneyimler, travmatik olaylar ve/veya çocuk istismarı sebep olabilir. Bu bozukluk her yaşta kendini gösterebilir.
Ergenlik döneminde yaşanan ani kimlik değişimleri yalnızca bir ergenlik krizinden ibaret olabileceği gibi ruhsal bir bozukluğun ilk evreleri de olabilir. Yaşlılar gelişmiş-yaş ruh hali bozuklukları, Obsesif Kompulsif Bozukluk, paranoya gibi durumlar yaşayabilir. Yaşlı olan bir kişide, hatıralar kişinin bilincini gitgide işgal etmeye başlar.
“Dissosiyatif kimlik bozukluğunun başlamasına zor deneyimler, travmatik olaylar ve/veya çocuk istismarı sebep olabilir. Bu bozukluk her yaşta kendini gösterebilir.”
Psikolojik gerileme ile kimlik değişimlerini şu faktörler tetikleyebilir:
- Kişinin travmatik bir durumu bastırması.
- Kişinin çocukları, kendisinin istismar ya da başka bir travma kurbanı olduğu yaşa geldiğinde.
- Travmatik olaylardan oluşan bir geçmişi vardır. Bu, motorsiklet kazası gibi sonuçsuz gibi görünen şeyleri de kapsar.
- Onu istismarı uygulayan kişinin (ya da kişilerin) ölmesi ya da ölümcül bir hastalığa yakalanması.
DKB geliştirme riski oluşturan faktörler nelerdir?
Psikologlar fiziksel ve cinsel istismarın DKB geliştirme riskini arttırdığını söylüyor. Ayrıca diğer travma çeşitlerini de tanımlıyorlar. Bunların içerisinde çocuklukta geçirilen tıbbi ya da cerrahi prosedürler, savaş, çocuk fuhşu ve terör gibi travmatik deneyimler var.
Kültür ve dissosiyatif bozukluk
“Ele geçirilme”nin yaygın görüldüğü yerlerde (örneğin, gelişmiş dünyanın kırsal bölgelerinde ya da belirli dini gruplarda), parçalanmış kimlikler ilahi bir varlık, bir ruh, şeytan, hayvan ya da mitolojik karakter gibi formlarda kendini gösterebilir.
Yine de dissosiyatifle ilgili olmayan ele geçirilme türlerinin olduğunu da hatırlamakta fayda var. DKB söz konusu olduğunda ele geçirilme durumu istemsizdir, rahatsız edici olur ve kontrol edilemez. Buna ek olarak, kültürel ve dini normlara uymayan zaman ve yerlerde yaşanır.
“Parçalanmış kimlikler ilahi bir varlık, bir ruh, şeytan, hayvan ya da mitolojik karakter gibi formlarda kendini gösterebilir.”
Erkek ile kadın arasında bir fark var mı?
Dissosiyatif kimlik bozukluğu kadınlarda, çocukluktan çok yetişkin yaşlardaki bir klinik uygulama sonrasında daha sık görülür.
DKB’si olan yetişkin erkekler semptomlarını ve travmatik geçmişlerini inkar eder. Kadınlar şiddetli dissosiyatif durumları daha sık gösterir. Erkekler kadınlardan daha çok kriminal ve şiddet eğilimli davranışlar sergiler. Erkeklerdeki dissosiyatif durumları tetikleyen en yaygın tetikleyiciler savaş, cezaevi ve fiziksel ya da cinsel saldırıdır.
Dissosiyatif kimlik bozukluklarında intihar riski nedir?
Dissosiyatif kimlik bozukluğu olan hastaların %70’inden fazlası en az bir kere intihar teşebbüsünde bulunmuştur. Bunu genellikle birden fazla defa dener ve kendisine zarar verecek davranışlarda bulunurlar.
Dissosiyatif kimlik bozukluğundan muzdarip olmanın sonuçları
Gerileme hastadan hastaya göre değişir. Bazıları görünürde minimal gerileme gösterirken bazıları da oldukça yoğun gerileme yaşar. Bu bozukluğa sahip kişiler dissosiyatif ve travma sonrası semptomlarının etkilerini en aza indirir. Buna ek olarak, semptomlar kişinin evliliğini, aile dinamiğini ve çocuk yetiştirme ortamını olumsuz yönde etkileyebilir. Hatta, profesyonel ya da iş hayatlarından ziyade en çok bu yönlerden etkilenirler.
Doğru tedavi uygulanan birçok hastanın kişisel ve profesyonel hayatlarında gelişme gösterdiğini görebiliriz. Ancak, bazıları normal aktivitelerinin çoğunda gerileme göstermeye devam edebilir.
İkinci durumda hasta, tedaviye çok yavaş cevap veriyor demektir. Dissosiyatif ve travma sonrası semptomlara gösterilen toleranstaki gelişme ya da gerileme kademeli olarak gerçekleşir. Tedavi uzun vadede, hastaların yavaş yavaş semptomlarıyla başa çıkabilme becerilerini geliştirmelerini sağlayabilir. Daha kısıtlayıcı bir bakıma duyulan ihtiyacın azalmasına da yardımcı olur.
Dissosiyatif kimlik ya da çoklu kişilik bozukluğunun en bilinen vakaları
Herschel Walker vakası
Herschel Walker Amerikalı bir profesyonel futbolcuydu ve dövüş sporlarında uzmandı. Ayrıca bir yemek şirketinin de sahibiydi. İlk bakışta oldukça normal ve başarılı bir insan gibi görünse de aslında oldukça zor bir bozuklukla mücadele ediyordu.
Doktorlar ona dissosiyatif kimlik bozukluğu teşhisini, Amerikan futbolundan emekli olduğu zaman koymuştu. Çocukluğunda kilosu ve kekemeliği yüzünden sıkça sınıf arkadaşlarının zobalığına maruz kalırdı. Fakat Herschel herkesi hem akademik hem de atletik anlamda alaşağı edecek duruma gelene kadar kendini tuttu.
Herschel kendi içinde başka bir insan yarattı. Bu kişi hiçbir zaman pes etmedi, ayrıca bir süperinsandı ve onu tamamen ele geçirmesine izin verdi.
Louis Vivet vakası
Louis Vivet dissosiyatif kimlik bozukluğu teşhisi koyulan ilk hastalardan biriydi. 12 Şubat 1863’te doğdu. Annesi bir fahişeydi ve neredeyse tüm çocukluğu boyunca onunla hiç ilgilenmedi. Bu yüzden 8 gibi küçük bir yaşta ilk suçunu işledi. Polis Vivet’i birçok kez tutukladı. Vivet 18 yaşına kadar bir ıslahevinde yaşadı.
Bozukluğunun belirtilerini ilk defa 17 yaşında göstermeye başladı. Kişilikleri bir üzüm bağında çalışmaya gittiğinde ortaya çıktı. Orada eline dolanan bir yılan onu ısırmamış olsa da bu Vivet’te travma yaratmaya yetmişti. Nöbetler geçirmeye başladı ve belden altı felç oldu.
Semptomları fiziksel değil psikosomatikti. Bir psikiyatriste gönderilmesine rağmen bozukluğu daha da karmaşık bir hal aldı. Daha sonra tamamen farklı bir insana dönüştü ve farklı bir kişiliğe büründü, üstelik yakınlarından hiç kimseyi tanıyamaz oldu.
1880 ile 1881 arasında hipnoz ve ruhsal terapi gibi tekniklerle tedavi edilmek üzere birçok akıl hastanesine transfer edildi. Daha sonra bir doktor ona doğru teşhisi koyabildi ve 10 tane farklı kişiliği olduğunu keşfetti. Her kişiliğin kendine özgü karakter özellikleri ve hikayesi vardı. İlginç olan ise Vivet’in hayatı Robert Louis Stevenson’ın Jekyll ve Mr. Hyde romanına bile ilham kaynağı oldu.