Dün bir kitapçıda kasada sıradayken, önümde 2 yaşlarında bir çocuk elinde bir dinozor bir de arabayla bekliyordu.
Anne bu iki oyuncağı kasiyere uzatırken, bir taraftan da,
“Evde bir sürü dinozor var zaten” diye söyleniyordu.
Kasiyer ürünleri okutup,
“Bu dinozor 90 lira alacak mısınız?” diye sorunca,
“Siz sadece arabayı koyun torbaya, aldık deriz!” dedi.
Bilirsiniz bu durumlarda olaylara pek müdahale etmem.
Ama bu sefer duramadım ve dedim ki,
“Bence almayacağınızı söyleyin.
Sonra çok hayal kırıklığı yaşar, kendisini kandırılmış hisseder.”
Kadının çocuğuna dönüp,
“Dinozoru alamıyoruz” demesiyle çocuğun elindeki dondurmayı yere fırlatıp, ağlamaya başlaması bir oldu!
İçimden,
“Hıh dedim bu kadın seni paralayacak, yaşlı teyzeler gibi oldun niye burnunu sokuyorsun” diye kendi kendime kızarken bir taraftan da,
“Şu saatten sonra sakın o dinozoru alma” diye sesiz çığlıklar attım ama beni duyan olmadı.
“Kıyamam ben senin gözyaşlarına tamam tamam alıyoruz” deyip, dinozoru da alıp hızla uzaklaştılar.
Bu olayı düşüne düşüne eşimin yanına giderken çocuk dondurmacının önünde yeni dondurmasını alıyordu…
Peki ne mi yapsaydı o anne?
Madem o dinozoru almak istemiyor, çocuk yere yatıp tepinse de almayacaktı!
Geçmiş olsun artık nur topu gibi bir davranış problemi oldu.
Çocuk herhangi bir şey istediğinde ve olmadığında elindekini fırlatıp, ağlamaya başlayacak.
Şimdi ben “Çok sıcak, klima istiyorum” diye gidip dekana ağlasam o da “Kıyamam senin göz yaşlarına” diyerek anında odama klima taktırsa, yarın da gider bu odaya sığamıyorum diye ağlarım mesela.
Hayır bir de gidip fırlattığı dondurmayı tekrar alıyorsun!
İşte, doyumsuz çocuklar nasıl yetişiyor?
Böyle böyle…
Şimdi bir dinozor alıyor olabilirsin peki ilerde Ferrari isteyince ne olacak?
Ya da hoşlandığı kız başkasına aşık olunca?
İstediği üniversiteyi kazanamayınca…
Düşüp bacağı kanasa evet göz yaşlarına kıyamayız ama doyumsuzluktan ağlıyorsa kıyılmayacak bir durum yok!
Tam tersi ağlıyor diye her istediğini yaparak kıymayın yavrunuza…
Saniye BENCİK KANGAL
(Akademisyen Anne)