Kız çocuklarındaki değersizlik hissi babalarının kötü bir hediyesidir.

“Babam benim doğduğum günün çok sessiz bir gün olduğunu söylemişti. Çünkü, biri kız çocuk doğurunca sessizlik olurmuş. Bu sözünü ve yaptığı bir çok davranışın ne kadar adaletsiz olduğunu çok sonraları anlayacaktım.

Aynı evde bana abilerimden hep farklı davrandığını hissetmeme rağmen bir türlü bu adaletsizliğin somut adını koyamıyordum ya da koymuyordum.

Sanki maça 5-0 geri de başlamış gibi babamın gözüne girmek için deli gibi çalışıyor, en iyi notları alıp en iyi okullarda okuyordum ama aramızdaki fark hiç kapanmadı. Hatta şimdi bakıyorum da babamın gözüne girmeyi o kadar çok istemişim ki babamın adını oğluma koydum.

İnanın yine de olmadı…

Şimdi onu kaybettim ve miras konusunda öyle adaletsiz bir girdaba girdim ki hem hakkımı alamadım hem de hakkımı talep ettiğim için “para göz oldum”…

Eşimde sürekli ailemin gözünde ne kadar değersiz olduğumu yüzüme vurup değersizliğimin en legal hali olan mirası gözüme sokuyor.”

Evet tahmin ettiğiniz gibi Pembe hanım oturuma yoğun bir değersizlik duygusu ile geldi, babasından hak ettiği şefkati, onayı hatta mirası alamamıştı ama babasından ona kötü bir hediye olarak “değersizlik hissi” kalmıştı. Tıpkı bu topraklarda, bu kültürde büyümüş bir çok kız çocuğu gibi..

Unutmayın ki bu değersizlik duygusu değişmeyen bir yazgı değil, sadece “kötü” bir hediye.

Şimdi bu hediyeyi geri sahibine verme zamanı..

Doç. Dr. Aslı Bugay Sökmez