“Gelme baba, yetişemezsin!”

"Gelme baba, yetişemezsin!"

“Gelme baba, yetişemezsin!”

– Yapma oğlum!

– Yapacağım baba.

– Bekle geliyorum.

– Gelme baba, yetişemezsin…

… ve öyle de olur.

Babasıyla arasında geçen bu son telefon konuşması;

Türkiye Teog Sınavı üç yıl önceki birincisi olan,

Şu anda Fen Lisesi üçüncü sınıf öğrencisi olan,

Babasının ifadesiyle, “Teknoloji meraklısı” olan,

Hangi sanal oyun sonucu veya niçin intihar ettiği henüz tam olarak belli olmayan ve babasının ifadesiyle sanal oyun bağımlısı olduğu üzerinde durulan 17 yaşındaki bir delikanlıya aittir.

Söz konusu acılı babaya ve aileye baş sağlığı dilemekten başka elimizden maalesef bir şey gelmez.

Elimizden gelen ise, benzer vakaların yaşanmaması adına diğer babaları ve aileleri uyarmaktır.

Konuya dönersek;

Bir Çin atasözü, “Denizde boğulanın ne yuttuğuna bakılmaz” der.

Ailenin ifadesine ve delikanlının arkadaşlarının kendi aralarındaki konuşmalarının basına yansımasına dayanarak ağırlıklı görüş, uçurumdan kendini atan delikanlının sanal bağımlı olduğu yönündedir.

Sadece hangi tehlikeli oyunu oynadığı şu anda bilinmiyor.

Aslında hangi oyun olduğu çok mu önemli?

Onların biri biter öbürü yasal olmayan yolla piyasaya sürülür.

Biri tepki çeker bir başkası devreye sokulur, önleyebilir misiniz? (Ya da intiharın ne sebeple gerçekleştiği…)

Yalnızca bir tek şeyi önleyebilirsiniz:

Çocuklarınızın sanal bağımlı olmalarını.

Sanal “Teknoloji meraklısı” olmalarını.

İnternet bağımlısı olmalarını.

Telefon ve bilgisayar bağımlısı olmalarını.

Çocuklarınızın hangi sanal oyunu oynadıklarını bilmeniz neyi çözer? Günümüzde bunu engellemeniz, çözmeniz ne derece mümkündür?

Çözüm sadece, çocuğunuzu aileye güçlü bir aidiyet duygusu ile yetiştirmenizdedir.

Bu hem mümkündür, hem de sorun çözücü sonuçları vardır.

Olaydaki bağrı yanık baba, umudunu çocuklarının cep telefonunun bulunmasına bağlamış durumda olduğu için şunları söylemektedir:

– Telefonu oğlumun “Kara kutusu”dur. Bulunursa olay aydınlanır…vs.

Sonuç olarak çözüm hakkında şunları söyleyebiliriz ki;

Bize göre çocuğun “Kara kutusu” bizzat kendisidir, yahut kendisiydi…

Ailelerin ve ebeveynlerin temel görevi, çocuklarının “Kara kutu” haline gelmelerini önlemektir.

Şayet çocuk kara kutu haline gelmişse ailesi onun;

Neler düşündüğünü,

Neleri hayal ettiğini,

Neler yaptığını,

Neleri merak ettiğini ve hedeflediğini asla öğrenemez.

Böylece, çocuklarının dakikalarından, saatlerinden, günlerinden ve aylarından hatta hayatlarından habersiz olurlar.

Olaydaki acılı babanın basında yer alan oğlunu tarif edişi şöyleydi:

– Teknoloji meraklısıydı.

– İçine kapanıktı.

– Herkesle irtibatı yoktu.

– Onun her şeyi “telefonu” idi.

Ufak bir ayrıntı da basına şu şekilde yansımıştır:

“Baba O.Ö.’nün aktardığına göre, cenazeye katılan arkadaşları kendi aralarında şöyle konuşuyorlardı:

– “Mustafa son görevini yaptı ve başardı”…

(Olay, 3 Ekim 2019 tarihli Bursa Olay Gazetesi’nde haber yapılmıştır).

Dr. Yaşar Kuru

Eşiyle ilgilenmeyen her erkek...

Eşiyle ilgilenmeyen her erkek…

Hayatı nasıl yaşamalı?

Hayatı nasıl yaşamalı?