Hafızanızı taze, zihinsel fonksiyonlarınızı diri tutmak istiyorsanız uzmanların bir dizi önerisi var:
Yeni bir dil öğrenin, egzersiz yapın, sınava uyumadan önce çalışın, bağırsak dostu besinler tüketin, ezber yaparken yürüyün, koroya katılın, 5 saatten az, 10 saatten fazla uyumayın.
Birinin ismini dilinizin ucuna geliyor da hatırlayamıyor musunuz?
Ya da mutfağa gidip ne yapmaya gittiğinizi unuttuğunuz oluyor mu?
Sık sık yaşla birlikte hafızanın ve sebep sonuç ilişkisi kurma, tepki verme gibi diğer zihinsel fonksiyonların zayıfladığını duyarız. Ama hâlâ umut var.
Çünkü beyin bazı yöntemlerle yeniden yapılandırılabiliyor.
Fiziksel egzersiz beynin büyümesini sağlar:
Egzersiz sinir kavşaklarının sayısını artırır, böylece beyinde daha fazla irtibat noktası yaratır ve yeni hücreler oluşmasına katkıda bulunur.
Kalp-damar sağlığının iyi olması aynı zamanda beyninize daha fazla oksijen gitmesi ve zararlı toksinlerin daha hızlı atılması anlamına da gelir.
Açık havada yapılan egzersiz daha da faydalı çünkü böylelikle güneşten ek D vitamini alma gibi bir avantajınız olacaktır.
Egzersizi yeni bir yeri görmek tanımak, yeni şeyler yapmak veya fikir alışverişi ile bir araya getirmeye çalışın. Böylelikle oluşan yeni hücrelerin sağlam devreler kurması ihtimalini artıracaksınız.
Diyelim bahçe işleri yapmayı seviyorsunuz.
Bunu mümkünse komşularınızla, ailenizden birileri ya da arkadaşlarınızla birlikte yapmayı deneyin.
Yürüyüşe yalnız çıkmak yerine mümkünse grup olarak ya da ikili çıkın.
En önemlisi egzersizi zevk alacağınız şekilde yapmaya dikkat edin.
Egzersizin ve sosyal iletişimin beyin üzerindeki etkisi bu katılım arzusuyla iyice güçleniyor.
Hareket halindeyken ezberleme tekniği:
Bir metni hareket halindeyken ezberlemeye çalışırsanız, bilgi zihninizde çok daha kalıcı olabiliyor.
Bu tekniği oyuncular kullanıyor.
Diyelim bir sunum yapmanız, bir sınava hazırlanmanız ya da yapacağınız işi zihninizde iyice yerine oturtmanız gerekiyor.
Düşüncelerinizi kafanızda yürürken ya da dans ederken çevirmeyi deneyin.
Doğru beslenmenin hayati önemi:
Yediklerimizin ortalama beşte birini şeker oluşturuyor ve enerjinin doğrudan beyne gitmesi, beynin işleyişini tamamen glikoz düzeyine bağlı kılıyor.
Eğer şeker tüketiminizi kontrol edemezseniz, zihniniz çok daha karışık olacaktır.
Sevdiğiniz şeyleri yediğinizde beynin ödül bölgesi zevk almamızı sağlayan dopamin adlı bir kimyasal madde salgılıyor.
Ama bir yandan beynin ödül bölgelerini memnun edecek şeyleri yerken, bir yandan da bağırsaklarınızı sağlıklı tutacak gıdalar almalısınız.
İnsanın bağırsaklarında beyinle bağlantılı ortalama yüz trilyonu aşkın mikrop bulunuyor. Bunların dengesi beynin sağlığı için hayati önem taşıyor.
Bağırsaklara bu nedenle sık sık ‘ikinci beyin’ denir.
Çeşitli ve sağlıklı yiyeceklerle beslendiğinizde bu mikroplar dengelenir ve beyniniz de sağlıklı olur.
Beyin hücrelerinin yapı maddesi yağdır.
Yediklerinizin bir miktar yağ da içermesi beslenme için hayati önem taşır. Özellikle de fındık, fıstık, çekirdekler, avokado ve balıktaki yağ sağlıklı yağlardır.
Ayrıca biberiye ve zerdeçalın da beyin sağlığı için faydalı olduğu biliniyor.
Şalteri indirip her şeyden uzaklaşmanın sırrı:
Biraz stres, insanın acil durumlara tepki gösterme refleksini koruması açısından gerekli.
Kortizol adlı hormonun salgılanmasına yol açar.
Bu da fazla olmamak kaydıyla bize enerji verir dikkatinizi toplamanızı sağlar. Fakat uzun süren endişe ve yüksek düzeyde stres beyinde tam tersine, zehir etkisi yapıyor.
Bu nedenle zaman zaman, deyim yerindeyse şalteri indirip, beynin bu kısmını dinlendirmek çok önemli ve bunu yaptığınızda aslında beynin farklı bir bölgesini çalıştırmış oluyorsunuz.
Beynimizde ‘kendi halinde çalışma ağları’ diyebileceğimiz bir ağ var. Bu fonksiyon sayesinde gündüz vakti hayallere dalabiliyoruz ve bu fonksiyon hafızayı muhafaza bakımından çok önemli.
Dış dünyayla zihinsel ilişkimizi kestiğimizde beynin bu fonksiyonunun işleri devralıp yürütmesini sağlamış oluyoruz.
Daha önce hiç denemediğiniz şeyler yapmak:
Beyninizi geliştirmekte kilit önemde bir yöntem, onu yeni şeyler yapmaya ya da öğrenmeye yönelterek sınamaktır.
Bir sanat dalında kursa yazılmak ya da yeni bir dil öğrenmek beyninizin esnekliğini artıracaktır.
İnternette arkadaşlarınız ya da ailenizle yarışacağınız bir oyun bulun.
Bu hem sizi sınayacak, hem de başkalarıyla yarışmak bir sosyal iletişim olarak beynin gelişimine ayrıca katkı sağlayacaktır.
Müzik beynin gıdasıdır:
Müziğin beyne çok özel bir etkisi olduğuna işaret eden bulgular var.
Müzik dinleyen ya da müzik yapan birinin beynine baktığınızda neredeyse beynin bütününün aktif olduğunu görüyorsunuz.
Müzik genel olarak kavrayışı artırıcı etki yapabiliyor ve müzik hafızası da alzheimer gibi beyin hastalıklarında genellikle en son kaybedilen bilgi oluyor.
Bir koroya katılın ya da en sevdiğiniz grubun konserine hemen bir bilet alın.
Yatakta sınava hazırlık:
Gündüz saatlerinde yeni bir şey öğrendiyseniz, beyninizde bir sinir hücresiyle bir diğeri arasında bağlantı oluşuyor.
Uyuduğunuz zaman bu bağlantı kuvvetlenip iyice yerleşiyor ve öğrendiğiniz şey hafızanın bir parçası haline geliyor.
Bu nedenle uyku hafızanın devamı bakımından gerçekten çok önemli. Örneğin bir kişiye sabahtan, bir kişiye de uyumadan hemen önce ezberlemesi için birer liste verin.
Ertesi gün sorduğunuzda, uyumadan hemen önce ezberleyen çok daha iyi hatırlayacaktır.
İmtihana hazırlanıyorsanız, muhtemel soruların cevaplarını uyumadan önce bir daha çalışın, üzerine uyuyun.
Eğer bir travma geçirdiyseniz ya da kötü bir anınız varsa bunu uyumadan hemen önce düşünmemeye çalışın.
Düşünürseniz bu kötü anı ya da travmatik olayın anısı ve onun yol açtığı olumsuz duygular, hafızanıza daha derin bir şekilde nakşolunacaktır.
Aynı sebeple geceleri korku filmi seyretmekten de kaçının. Onun yerine o gün öğrendiğiniz ya da yaşadığınız olumlu şeyleri düşünerek uyuyun.
Doğru uyanma:
Beş saatten az uyursanız zihinsel yetileriniz zayıflar, 10 saatten fazla uyursanız da sersemleşmiş hissedersiniz.
Fakat uykudan sonra gün boyu zihinsel işlevlerinizi en iyi kullanmanızı sağlayacak bir şey de nasıl uyandığınız. En ideali karanlık bir odada uyuyup yavaş yavaş artan bir ışıkla uyanmak.
Bu ışık giderek kapalı göz kapaklarınızdan sızarak beyni bir anlamda hazırlar ve daha fazla kortizol salgılarız.
Uyandığınız anda vücudunuzdaki kortizol hormonu miktarı, beyninizin o gün nasıl çalışacağı üzerinde belirleyici olur.