Hayatımda bir çok beddua duydum. Hepsi kendi içinde bir ciğer acısı taşıyordu elbet. Ama duyduklarım içinde en orijinaline dün denk gelmiş olabilirim.
Çarşının tam ortasında, yaşlı bir kadın genç bir kadının arkasından bağırdı dün: “Firasetin bağlana işşşaallaaaah gızıım!” dedi.
“Vaaaov!”, diye mırıldanarak döndüm sesin geldiği tarafa. Teyzenin yüzünü göremedim, celalli ve hızlı adımlarını göz ucuyla takip ettim bir süre.
Kayboldu gitti…
Farkında mıydı bilmiyorum söylediği o korkunç şeyin onu bilemem tabi, bir insana edilecek en büyük beddualardan birini etmişti ondan eminim.
Feraset kelimesi “feres” sözcüğünden geliyor, bilmiyorum daha önce duydunuz mu?
Böyle olmadığını söyleyenler var ama aynı kelime ve anlam grubundan geldikleri açık.
“Feres” at demek.
Atların öyle muazzam bir görme yetileri vardır ki 360 derece etrafında olup bitenleri görebilirler. Çevrelerinde olup bitene o kadar duyarlıdır ki, yol dikkatleri dağılmasın diye at gözlüğü takar insanoğlu ona. Olan biten her şeyin farkında oldukları zaman atları eğitemezsiniz, istediğinizi yaptırmak zor olur. Daha işlevsel olsun, söz dinlesin, fazla düşünmesin diye yaparız bunu. Bizim açımızdan bakınca faydacı bir buluş.
Bu yüzden de ferasetini yani görüş kabiliyetini kaybetmiş bir insan, çevresinde olan biteni kolay algılayamaz.
Ferasetini kaybetmiş bir insan işlerin, hâdiselerin ve insanların içyüzünü göremez. Dış belirtileri sezme yetisini kaybettiği için, görünenin ötesine geçemez.
Sadece söylenen ve gördüğü kadar bir dünyası vardır. Mantık süzgeci ve sezgileri işlevini yitirir.
Ferasetini kaybetmiş insan gördüğü şeyin içini değil kabuğunu görür, duyduğu şeyin tınısına dikkat kesilir, özüne değil.
Her şeyi doğru görüp algılayamadığı zaman da doğru karar veremez. Kendi için en doğrusu nedir emin olamadığı için hep bir başkasının yön vermesine ihtiyaç duyar.
Topluma, insana, hayata, ölüme dair görüşlerinin hemen hemen hepsi araklamadır. At gözlüğünü ona kim takmışsa genelde onun gibi düşünür ve hayatı yorumlar.
O yüzden teyzenin ettiği o bedduaya maruz kalmak istemezdim.
Hayatımda duyduğum en orijinal beddua olmasının yanında en acımasız olanıydı da.
Ürperdim…
Ezgi Akgül