Bir çocuk yetiştirmenin zorluklarından biri huysuz, inatçı ve ağlayan bir çocuğa sahip olmaktır. 15 öneri ile bu dönemi atlatabileceğinizi biliyor musunuz?
Çocuğumuz yaşamının ilk 5 yılında söz dinlememe, huysuzluk, inatçılık ve istediklerini aşırıya kaçan bir ağlama ile yaptırmaya çalışmak gibi davranışlar gösterebilmektedir. Huysuz, inatçı ve ağlayan çocuğumu nasıl eğitebilirim? Söz dinlemeyen çocuğuma nasıl davranmalıyım? Gibi sorulardan önce bu durumu kabul etmekte zorlanan ya da önce kendisinin hatası olduğunu, çocuğunun davranışının kendi benliğine yakışmadığını düşünen bütün ebeveynler:
“bu tuhaf huyları kimden öğrendi bilmiyorum”
“ne söylesem tersini yapan bir çocuk haline geldi”
“bizim çocuk sadece çok hiperaktif”
“istediklerini yapmazsak bütün evi başımıza yıkar”
“bizim ailede hiç böyle şeyler olmaz, ama bu başka ne yapacağım bilmiyorum”
Gibi söylemlerde bulunurlar. Ve aslında hayatlarının merkezinde de bu söylemlerin bilinçaltı etkileri vardır. Fakat çocuğumuzu eğitmeye başladığımız ilk andan itibaren dikkat etmemiz gerekenleri bir kenara bıraktığımız için, çocuğumuz 2-2,5 yaşlarına geldiğinde bu “söz dinlememe” ve “huysuzluk, inatçılık” gibi davranış bozuklukları oldukça artmakta ve özellikle biz kadınları çileden çıkaracak bir hale gelmektedir.
Çocuğum Çok Huysuz, Agresif ve Geçimsiz
Bu olumsuz durumlar neredeyse ülkemizde ki bütün çocuklarda aynı özellikler ile birlikte gelişmektedir. Burada önemli olan anne ve babaların farklı tepkileri ve süreci yönetebilmesidir.
Bütün çocuklar aynı olacak ve herkes robotvari yaşamın parçası olacak diye bir kurallar listesi oluşturmayacağız tabii ki bilmemiz gereken çocuğumuzun olumsuz davranışları ilk 5 yaş itibari ile kendisine ve bize zarar vermekten öteye gidemez. Ancak büyüyünce de böyle olacağını düşünüyorsak yanılıyoruz. Ağaç yaş iken eğilir, bu sebepten doğru ile yanlışı öğrenebilmesinin temelini bu dönemlerde oluşturmamız gerekiyor. Bir çocuğun anneye olan bağlılığı kesinlikle kanıtlanmış bir şekilde daha fazladır ve bu biz kadınlara daha çok iş ve sorumluluk katıyor demektir.
Eşlerimize ise birlikte karar vereceğimiz çocuğumuzun eğitimine yardımcı olmak için bazı esneklikleri ortadan kaldırmaları gereken davranışlar göstermeleri düşüyor.
Ağlayan Bebek
Çocuklar Hangi Yaş Aralığında Nasıl Davranışlar Gösterirler
Çocuklar büyürken belirli yaş aralıklarına bağlı olarak çok karakteristik özellikler gösterirler.
– Bebekler
Bebekler iletişim aracı olarak ağlamayı kullanırlar. İhtiyaçları için bize mesaj gönderdikleri yöntem olan ağlamanın sonucunda karşılanan ihtiyaçlar ile ağlayıp beklemeyi öğrenirler.
– 1 yaşındaki çocuk
Hareket kabiliyeti gelişen çocuk işaret, çaba ve ulaşmaya çalışmak gibi yeni kazanımlar edinir. Bu kazanımları ile birlikte özgürlük ve bir nevi özerkliğini kazanmaya başlayan çocuğumuza bizde hayır demeyi öğrenmeye başlarız. Ona zarar verecek eylemlerde bulunmasına engel olmaya çalışıp, kuralları öğretmeye çalışırız.
– 2 yaşındaki çocuk
Anneye bağımlılığın ve özgürlük, özerklik gibi kavramların artmasının fazlalaştığı bu dönemde, çocuklarımız hareketli, meraklı ve ısrarcıdırlar. Özellikle huysuz, inatçı ve ağlama gibi kişisel bozukluklar bu dönemde fazlasıyla görülmektedir.
– 3 yaşındaki çocuk
Bu dönemde ki çocuk bazı şeylerin farkına varabilmektedir. Ve bizim ona bebekliğinden itibaren yaklaşmış olduğumuz davranışların bilinçaltında yeri vardır. Daha uyumlu çocuklar olmasına rağmen dikkatli yaklaşmalıyız ve kontrolü eline almak isteyen davranışlarını özenle püskürtmeliyiz. Bu dönemde doğru bir eğitim verebilirsek bu kalıcı bir hal alacaktır.
“Bir bebeği büyütüp, geliştirmek için özen ve sabır gerekmektedir.”
Bilmemiz gereken en önemli şey bütün bunların doğru yönetildiğinde geçici olacağıdır.
Ağlayan ve Huysuzlaşan Çocuğa Nasıl Davranılmalı?
Bir çocuk yetiştirmenin ne kadar zorlu bir süreç olduğunu bilmeliyiz sevgili anne ve babalar! Bu bilinçle çocuk yetiştirmenin farkına varmalı ve bizden bir parça olan o mucizenin bütün büyülü yanlarını keşfetmeye hazır olmalıyız.
Çocuğumuz ne kadar inatçı, huysuz ve sonsuz bir ağlama isteğine sahip olursa bizde o kadar sevgi dolu ve sabırlı olmalıyız. Sevgiden kastımız her anını ve her şeyi hoş gören bir sevgi değil gerektiğinde sertleşmemiz de ona olan sevgimizden kaynaklanmalıdır. Bütün ebeveynlerin aynı olmadığını biliyoruz ve bütün çocuklarda aynı değil.
Sahip olmak istediklerini aynı karakter özelliklerini göstererek istiyor olsalar da o bizim çocuğumuz ve arkadaşımızın, komşumuzun, sokaktaki çocuğun aynısı değil, tepkilerimize, hoşgörümüze ve kabul edilip edilmeyecek olan isteklerine bizim çocuğumuz olduğunu bilerek karar vermeliyiz.
Kararlarımızı bu doğrultuda almalı ve çocuğumuz bizim istemediğimiz herhangi bir nesneyi ne kadar çok isterse istesin, kopan kıyametlerin şiddeti ne olursa olsun ve biz onu ne kadar çok istersek isteyelim sabırlı olmalıyız.
Huysuz Çocuğu Eğitme Yolları
Bizim çocuğumuzu iyi tanıdığımız kadar çocuğumuz da bizi çok iyi bir şekilde tanımalıdır. Bütün o “çocuğunuzla arkadaş olun” saçmalıklarını bir kenara bırakıp saygılı, sevgili, ülkesine minnet borcu olan, vatanperver, doğaya bilinci olan bir birey olmayı öğreteceğimiz çocuğumuzun anne ve babası olduğumuzu hissettirmeliyiz. Evet onunla arkadaş olacağımız anlar ve vakitler mutlaka gelecektir.
Fakat o arkadaşlığı hissettiğinde dahi bize olan saygısını kaybetmemelidir. Bütün bunların meyvesini çocuğumuz ergenlik çağına girdiğinde almış olacağız. O dönemlerin heyecanını da yaşamanız dileğiyle 6 yaşından küçük çocuklar için huysuzlaşmasının önüne geçecek tedbirleri şu şekilde alabiliriz:
Ağlayan ve Huysuz Çocuklar İçin 15 Önemli Öneri
Ağlayan ve huysuzlaşan bir çocuğa yaklaşım tarzımız eşimizle birlikte aldığımız ortak kararın dışına çıkmamak olmalıdır.
Çocuklarımıza karşı aşırı otoriter ya da esnek davranmaktan kaçınmalıyız.
Toplumumuzun yaptığı en büyük hatalardan biri olan “Anne başka bir tutumda, baba başka bir tutumda” davranışından kesinlikle kaçınmalıyız.
Biz ebeveynlerin tutarlı, disiplinli ve kararlı davranması gerekmektedir.
Konuştuğumuzu ya da davranışımızı biz unutuyor bile olsak çocuğumuzun bir hafta önce söylediğimiz ya da yaptığımız bir davranışı unutmayacağını bilmeliyiz.
Çocuğumuzu korkutarak ona kazandıracağımız disiplin kısa vadede işe yarayabilmektedir ancak bu uzun dönemde zararlarını göreceğimiz bir davranış şeklidir bu tutumdan uzak durmalıyız.
Sadece yorgun, uykulu ya da aç olabilir çocuğumuz nasıl hissettiğini iyi bilmeliyiz.
Onun konuşmalarına kulak vermeliyiz ve istediklerini söyleyebilmesine fırsat tanımalıyız.
Henüz tam olarak istediğini söyleyemeyen bir yaştaki çocuğa sahipsek ona sorular sorarak anlamaya çalışmalıyız.
Sarılmalarımız ve öpücüklerimizin çocuklarımıza iyi geleceğini bilmeliyiz.
Çocuğumuza sabretmeyi ve dinlemeyi öğretmeliyiz.
Çocuğumuzun ilgi alanlarını iyi takip etmeliyiz ve huysuzlaştığında ilgilendiği alanda enerjisini boşaltmasını sağlamalıyız.
“benim olmadı, ben yaşayamadım” gibi mahrum kaldıklarımız ya da gözümüzde kalanları onun yaşamaması gerektiği inancından uzak durmalıyız.
Çocuğunuzu dinleyin ve ona somut akılcı sebepler sunun. Olmaz, hayır, alamam ya da bunların tam tersi olur, evet, alalım kelimeleri yerine bunu alamayız şu sebepten fakat onun yerine bu daha yararlı ve faydalı almamı ister misin? Yaklaşımı çok daha sağlıklıdır.
Eğer ne yaptıysam olmadı ve olmuyor diye düşünüyorsanız eşiniz ve sizin yapabileceklerinin artık tükendiğini düşünüyorsanız lütfen uzman bir psikologa ya da çocuk gelişim uzmanına danışınız.