Bir gün bir kafede oturuyorum kafe sahibi ile samimiyiz, muhabbet ediyoruz.

Orta yaş üstü bir çift geldi, pasta istedi.

Allah muhabbetlerini bozmasın gülüştüler, konuştular, pastadan iki ısırık alıp “Kaldırabilirsiniz” dedi erkek olan.

“Ay beğenmediniz mi?” dedi arkadaş.

“Yok çok beğendik, ellerinize sağlık” dedi başka bir şey sipariş verdi.

Arkadaş bana döndü “Yeni moda bu artık, tabağındakini bitirince görgüsüz sayılıyorsun” dedi.

Çalışan kızlar da önümdeki çok sevdiğim kakaolu kurabiyelere bakarak “Şeyma abla sakın hepsini bitirme, görgüsüz derler” diye gülüştüler.

Dedim “Ben bu kurabiyeleri yerim üstüne şu pastadan da bir tane söylerim. Kimin ne dediği zerre umurumda olmaz”. 🙂

Sonra eşimle birlikteyken tekrar bu muhabbet geçti. “Toplantılara gidiyoruz aynen öyle, hiç kimse bitirmiyor tabağını, özellikle öyle olması gerekiyormuş” dedi.

Bıçağın sağ elle, çatalın sol elle kullanılması gibi bir kuralmış.

“Sen ne yapıyorsun?” dedim.

“Dibini sıyırıyorum?”

dedi. 🙂

Kim koyuyor bu kuralları?

Çatalı sağ elime alırım, tabağı da sünnetlerim.

Tabağı bitirince görgüsüzlük mü oluyor?

Asıl görgüsüzlük millete yaranacağım diye önündeki nimete saygısızlık etmektir.

Hani artık yetişkin olmuş el alem ne der kısmını aşmış kişiler yapmaz da sözüm daha çok biz okuyan gençlere…

Görgü böyle bir şey değildir dostum.

Bir mekana girersin, gülümsersin, garsonlara selam verirsin, teşekkür edersin o zaman görgülü olursun.

Ben mi?

Ben çocuğumun eline çatalı verdiğimde yere döktüklerini ıslak mendille toplamış insanım, el alem zerre umurumda olmaz.

Ben bir kurala Allah’ın emri mi ayet mi diye bakarım, değilse keyfime bakarım.

Yaranacaksan Allah’a yaran dostum, o görgü diye tabakta bırakılanlar için de gecelerce açlıktan ağlayan çocukları düşün.

Ne diyor yaradan: “Yiyiniz, içiniz israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.”

Şeyma Çekici
Eğitimci – Yazar