Türkiye’de son 24 saatte 5 bin 530 kişinin koronavirüs testi pozitif çıktı, 37 şahıs ise yaşamını yitirdi. Salgında son durumu değerlendiren Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, ‘Koronavirüs devam etmiş olduğu sürece bir süre daha önlemli olmamız gerekecek.
Maske sanki şemsiye şeklinde cebimizde olacak kim bilir. Olay sayısı 1000’in altına düştükten sonrasında avmsine (AVM) gittik, kalabalık bir yere gittik o vakit maskemizi takacağız, sonrasında çıkarıp cebimize koyacağız bir ihtimal.’ şeklinde konuştu.
İlhan ek olarak, ‘Dünyadan edindiğimiz bilgilere nazaran; Delta varyantına haiz kişilerin vefatları ile haiz olmayanlar içinde bir fark olmadığı yönünde. Bu oldukça mühim bir gelişme. ‘ dedi.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. İlhan, DHA’ya yapmış olduğu değerlendirmede, olay sayılarının 5-6 binlerde seyrettiğini ve artış göstermemesindeki en büyük etkenin aşılama bulunduğunu söylemiş oldu.
Prof. Dr. İlhan, “Aşılama olmasaydı geçen senenin aynısını yaşardık, bu yıl da rakamlarda daha yüksek seviyeleri görebilirdik. Bayramdan sonrasında oldukça olağan dışı bir şey eğer olmazsa, olay sayısının günlük olarak ağustos ortası sonuna doğru daha aşağıya doğru geleceğini öngörüyorum” dedi.
‘AŞILAMA 50 MİLYONA ULAŞIRSA VAKADA 1000’İN ALTINI GÖREBİLİRİZ’
Prof. Dr. İlhan, olay sayılarının ne vakit 1000’in altına düşebileceğine ilişkin, “Toplumsal bağışıklık için hedeflediğimiz rakamlar yüzde 80’lere gelirse 1000’in altını da görebileceğimiz kanısındayım, kısaca çift doz aşı olan yurttaşlarımızın yüzde 80 olması ile. İkinci doz aşı olan vatandaşımız 16 milyon, kısaca hedef nüfusun dörtte biri aşılanmış. Çift doz aşı olan sayısı bu rakamın 3 katına doğru yaklaşırsa kısaca 50 milyon civarında olursa o vakit 1000’lerin altını görebileceğimize inanıyorum.
Koronavirüs devam etmiş olduğu sürece bir süre daha önlemli olmamız gerekecek. Maske sanki şemsiye şeklinde cebimizde olacak kim bilir. Bir ihtimal olay sayısı 1000’in altına düştükten sonrasında, AVM’ye gittik, kalabalık bir metroya bindik, kalabalık bir yere gittik o vakit maskemizi takacağız, sonrasında çıkarıp cebimize koyacağız.
Türkiye’nin belli bölgelerinde, oldukça kalabalık yerlerinde, 1000’in altındaki rakamlar söz mevzusu olursa sadece maskeyi yine değerlendirmek gerekiyor bence. Yurttaşlarımız şunu tutmalılar akıllarında; biz artık iki doz aşımızı olacağız.
Aşımızı olduktan sonrasında açık alanlarda muhtemelen artık maske takmaya gerek olmayabilecek; fakat kapalı alanlarda, toplu taşımada, kalabalık AVM’de, kalabalık pazar yerlerinde, beyaz perde, tiyatro şeklinde yerlerde maske takarak, hijyene devam ederek yaşamımıza devam edeceğiz. Bu şekilde düşünüp üstesinden bu şekilde gelmek gerekiyor. Dünyada benzer uygulamalara tanık oluyoruz” diye konuştu.
‘BU ÇOK ÖNEMLİ BİR GELİŞME’
Prof. Dr. İlhan, Türkiye’de de görülen Delta, Delta plus varyantına ilişkin de, “Delta, Delta plus devletimizde görülüyor. Ocak ayında da İngiltere varyantı ortaya çıkmıştı. O vakit da şu görüşü dile getirmiştim; Anadolu’da birden fazla ilimizde bu varyant var ise kesinlikle Türkiye’nin öteki illerinde de gözükebilir. Neredeyse Türkiye’de hakim olan suş bir ara İngiltere varyantı oldu.
Bulaşıcılığı yüksek varyantlar bir süre sonrasında o ülkede hakim olan suş olabilir. Burada esas mühim olan bu değişen suşun esas öldürücülüğünün artıp artmaması mühim. ‘Ne kadar oldukça kişiyi öldürüyor, değişiyor mu değişmiyor mu’ buna bakmak gerekiyor.
Dünyadan edindiğimiz bilgilere nazaran; Delta varyantına haiz kişilerin vefatları ile haiz olmayanlar içinde bir fark olmadığı yönünde. Bu oldukça mühim bir gelişme. Bildiğiniz gibi virüsler genel anlamda iki tür mutasyona uğruyorlar. Bulaştırıcılığın artması ya da azalması, öldürücülüğün artması ya da azalması. Şu an için öldürücülüğü değişmiş bir koronavirüs söz mevzusu değil.
Mühim olan, virüsün bulaşma yolu değişmedi. Halen kişiden kişiye, yakın mesafede, kapalı alanda bulaşıyor, kalabalık ortamları seviyor. Virüsten korunma yolu da değişmedi. Virüsün ağır hastalık yapmasını engelleme yolu da değişmedi, bunun da yolu aşı. Aşı yaptığımız taktirde sadece korunabiliyoruz. İki doz aşılı olup da Delta olmasa da hasta olan yurttaşlarımız var; fakat sayı oldukça azca.
Tıpta hiçbir şey yüzde 100 değil. Yüzde 95’lere varan etkinliklerde olan aşılar şu an elimizde, oldukça güçlüler, Delta’dan da korunmamız için bu tarz şeyleri kullanmamız gerekiyor” ifadesini kullandı.
‘AŞILI AŞISIZ DİYE AYIRMAMIZ DOĞRU DEĞİL’
Prof. Dr. İlhan, gençlerin aşıya ilgisini arttırmak amacıyla maçlara, tiyatroya, beyaz perdeye, konsere girişte aşı şartı getirilip getirilmeyeceğine ilişkin de, “Vatandaşlarımızı ‘aşılı, aşısız’ diye ayırmamız doğru değil, bu benim kişisel görüşüm. Fakat herkesi aşıya inandırmamız, çağrı etmemiz gerekiyor. Normal olarak devletimizde aşı mecburi değil; fakat tamamımız tanık oluyoruz ki ne kadar oldukça aşı olursak o denli oldukça koronavirüs ile mücadelede başarı göstermiş oluyoruz. Bilim adamları, ülkemizin cumhurbaşkanı, bakanları, siyasal parti liderleri hepimiz aşısını oldu, hepimiz topyekun savaşım içinde. Bir an ilkin düzgüsel hayata dönmemiz için her insanın aşı olması gerekiyor.
Bir fark yapmanın ben oldukça doğru olamayacağını kanısındayım. Daha ilkin engelleme zamanında bunlar düşünülmüştü; gezi için, iller arası engellemeler için oldukça zor bu, bu şekilde fark yapmak yerine herkesi aşıya teşvik edecek yaklaşımlarda bulunmak daha doğru olacaktır” dedi.
Özgürlük
