Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, koronavirüsün (COVID-19) tutunduğu ACE2 reseptörünün bağırsaklarda bolca bulunduğunu, virüsün bağırsaklarda çoğaldığını ve dışkıda koronavirüsün canlı formlarının olduğunu belirtti. Çin’in Wuhan bölgesinde başlayıp tüm dünyaya yayılan koronavirüsün sindirim sistemi üzerindeki yıkıcı etkileriyle ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, virüsün dışkı yoluyla da bulaşabileceğini ve ortak tuvaletleri kullanırken dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, “Ağız içi, tükürük bezleri ve rektumda (kalın bağırsağı anüse bağlayan son kısım) koronavirüse rastlanmıştır. Ayrıca, yemek borusunun ağıza yakın bölümlerinden ve ince bağırsaklardan alınan doku örneklerinde de rastlanılan Koronavirüs, son olarak dışkıda tespit edildi” dedi.
Koronavirüs hastalarının yüzde 3 ila 32 kadarında ishalin bir şikâyet olarak not edildiğini ve koronavirüsün dışkı yoluyla da bulaşabildiğini kaydeden Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, konuyu şu şekilde açıkladı:
Solunum sistemi patojeni olarak ortaya çıkan koronavirüsün ishal gibi bir şikayete neden olmasının altında yatan nedenleri şöyle özetleyebiliriz: Virüs, bağırsaklarda bulunma ve çoğalma özelliği gösteriyor, ince bağırsaklardaki emici yapıları bozuyor. Ayrıca, bağırsaklarda bulunan ve besinlerle alınan aminoasit yapısının bozulmasına ve yani yapısal değişikliğe uğramasına neden oluyor.
Bu saydığım iki mekanizma virüsün ishal yapmasını açıklamaya yetmektedir. Ayrıca, fark ettiğimiz diğer bir şey ise ishal olan hastaların bağırsaklarında ve dışkılarında virüs sayısı yani viral yükün fazla olmasıydı. Yani virüs, hangi organ sisteminde çoğalmışsa oradan bulgu veriyordu. Bugüne kadar virüsün damlacık yoluyla ya da temas ile bulaştığını biliyorduk. Artık bir diğer bulaş yolu ve faktörünün de dışkı ve tuvaletler olabileceğine dair bazı bilimsel yayınlar olduğunu görüyoruz.”
Koronavirüs Salgınında Kronik Mide ve Bağırsak Hastaları Nelere Dikkat Etmeli?
Kronik mide eve bağırsak hastalarına uyarılarda bulunan Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, “Crohn ve kronik ülseratif kolit hastaları asla ilaçlarını kesmemeli ya da ara vermemelidir. Çünkü kullanılan ilaçlar, koronavirüse yakalanmanızı kolaylaştırıcı bir etkiye sahip değildir.
El temizliği ve maske uygulamanız koronavirüsten korunmanın en iyi yoludur. D Vitamini eksikliği olanlar, bu eksikliğin giderilmesi için gerekli tedaviyi almalıdır. Koronavirüse yakalanan ve tedavi gören hastalarda bağışıklık düzenleyici ilaçların kesilmesi ve tüm koronavirüs tedavisi süresince ve sonrasında da 2 ila 4 hafta ateşsiz dönem ve PCR test negatifliği sağlanıncaya kadar tekrar başlanmaması uygun olur” diye konuştu.
Koronavirüs Karaciğerde Hasara Neden Olur mu?
Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, “Koronavirüs, hepatositlerden (karaciğerin ana parankim hücresi) çok safra yollarını tutma özelliği olan bir virüstür. Vakaların 3’te 1’inde hafif bir karaciğer enzim yüksekliği görülür, ancak sarılık ve karaciğer yetersizliği yaptığı henüz kanıtlanmamıştır.
Ayrıca otopsi ve karaciğer biyopsisi yapılmış koronavirüs vakalarında, karaciğerde skar ve bağ dokusu gelişmediği de gösterilmiştir. Yani Koronavirüs karaciğerde kalıcı bir hasar oluşturmaz” açıklamasını yaptı.
Mevcut karaciğer hastalarının ilaçlarına devam etmeleri gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Başaranoğlu, “Özellikle hepatit B veya C ilaçları kullananlar, primer bilayer siroz hastası olup ilaç kullananlar, karaciğer nakli olmuş olan hastalar, ilaçları konusunda hekimleriyle iş birliği ve iletişim halinde olmalıdırlar” dedi.
KAYNAK:SABAH.COM.TR