Kıpırdamadı ve öylece bekledi.
Kuş biraz etrafa bakındıktan sonra uçtu ve birkaç dakika sonra yanında başka bir kuş ile birlikte gelip yine avizeye kondular.O yine oturduğu yerde hiç kıpırdamadı ve 2-3 gün içinde kuşlar ağızlarında getirdikleri dal parçaları ile yuvalarını yapmıştı bile…
Kumrular onu görüyor, ürkmüyor, fakat odaya dışarıdan biri girince hemen pencereden uçup gidiyorlardı. Bu durumu fark etti ve hemen makam odasının karşısındaki daha küçük bir odaya yerleşti.
Günler sonra ziyaretine gelen gazeteci Savaş Ay bu durumu haber yapınca, Ankara’dan telefonlar yağdı. Her gelen telefonda “Kuşları kovun, pencereyi kapatın, odayı da temizletin” emirleri geliyordu.“En azından yumurtalar çatlasın, sonra alıp bir yere koyarız” dediyse de dinletemedi.
En sonunda “Ben yuvayı almam, siz beni görevden alın” dedi. Bu lafından 1 gün sonra kuşlar hisseder gibi kendiliğinden odayı terk etmişti. O ise bu hareketiyle hem devletten hem de halktan alkış almıştı. O kişi, trafik kazasında hayatını kaybeden Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı, Türk Tarih Profesörü Dr. Ahmet Haluk Dursun’du…
Anılarına bir de şunu eklemişti; “Bana yuvayı yık, odana geç” diyenlerin hiçbiri makamında kalamadı ama ben Ankara’ya bakan yardımcısı ve Müsteşar olarak gittim.
Biz bu makamlarda kalıcı değiliz, kuşlar ise hep uçmaya ve yuvalar kurmaya devam edecek…
– Mekanı cennet olsun… –