Son dönemlerde gözlemlediğim genç anne babalarda bir vurdumduymazlık sendromu var.
Çocuklarına aşıladıkları sonsuz bir özgürlük ve her şeyi yapabilirsin hadsizliği mevcut.
Çocuklar anne ve babalarının verdiği bu sınırsız özgürlük ile mahremiyete asla saygı duymuyorlar ve aileleri bu konuda asla engel olmuyor.
Misafirlikte bile her odaya girebileceklerini, her çekmeceyi açabileceklerini, her eşyayı izinsiz kullanabilecekleri düşünüyorlar.
Çünkü çocuğa bir kısıtlama yok ilgi odağı o, dünyanın merkezi o, misafirlikte olduklarını önemsemeden başka insanların bu davranışlara maruz kalmak zorunda olmadıklarını idrak edemeyerek aynı saçma şarkıyı yüz kere çocuğa tekrar ettirip coşkulu tepki vermekte bir mazur görmüyorlar.
Tamam sizin çocuğunuz evet çok da tatlı bizde çok seviyoruz ve tatlı buluyoruz ama misafirlikte olduğunuzu unutmamalısınız.
İnsanlar kendi evlerinde çocuklarına asla izin vermeyecekleri şeyleri sizin evinizde hiç umursamadan yapmasına izin veriyor. Kendi evlerinden getirdikleri ispirtolu kalemle halılarınızı, sehpanızı çizmesine, eşyalarınızı çat çat yere vurmasına kayıtsız kalıyorlar.
Çocuklarını durdurmaları gerektiğini düşünmüyorlar bile. Biz de çocuk olduk bizde özgürlük içinde büyüdük ama tabii ki belirli kurallar vardı.
Evimizde her şey ile oynamamız serbestti. Tencereler, tavalar, kaşıklar, minderler, yastıklar, örtüler, sandalyeler… Her daim evcilik oyunlarımızın içine dahil olurlardı.
Tek bir kural vardı:
“Size zarar vermeyecek her şey ile oynayabilirsiniz ama oynadıktan sonra yerine koymak kaydı ile.”
Ama bu sadece kendi evimiz için geçerliydi.
Misafirliğe gitmeden önce annem tembih ederdi:
“Lütfen gideceğimiz yerde eşyalara zarar vermeyelim, izinsiz hiçbir şeyi almayalım, izinsiz hiçbir odaya girmeyelim, insanları üzecek davranışlarda bulunmayalım olur mu kuzularım” derdi annem.
Tabii neden yapmayalım bunları diye sorularımız bitmezdi ve annem her daim bizi tatmin edecek cevaplar verirdi.
Bu uyarılar sayesinde gittiğimiz evde hiçbir aşırılık yapmazdık ne annem ne ev sahibi zan altında kalmadan biz mutlu onlar mutlu ayrılırdık.
Yaramazlıklar, minik tatlı şımarıklıklar tabii ki olurdu çocuk bu yapmaması imkansız ama her şey ölçülüydü.
Sonsuz özgürlük neden tehlikeli peki dostlar:
Bencil, benmerkezci, küçük dağları ben yarattım tarzında bireyler meydana getirir.
Bu sonsuz özgürlüğe aile devam ederse her hayır dendiğinde alışık olmadığı için çok büyük yıkımlar yaşar.
Psikolojik anlamda dengesiz bireyler ortaya çıkar. Aman DİKKAT!
Hülya Gültekin