Her dediğine ‘evet’ demek bir sevgi, şefkat değildir.
Sevgi, şefkat suistimalidir bu.
Bazı anneler “Aman kızım fedakâr ol, verici ol, sabırlı ol” tarzında yetiştiriyor çocuklarını.
Aslında bu, sabırlı olmak değil.
Kendi kişiliğini yok etmeden ilişki kurmak gerekiyor.
Yani ne ezilecek ne ezdirecek insan kendisini.
Hatta benim yaşadığım bir örnek var.
Üç tane çocuğu olan bir hanımefendinin çok ağır depresyonu vardı.
İlaç kullandı ama cevap vermedi.
Hastaneye yatırıp şok tedavisi yapılınca düzeldi.
Hastalık döneminde kayınvalidesi ile birlikte yaşıyordu ve biz soruyorduk “Eşin nasıl, kayınvaliden nasıl?” diye.
“Hiçbir şikayetim yok” diyordu.
Şok tedavisinden sonra hastalık geçip iyileşince terapilere devam ettik.
Orada şunları söyledi:
“Ailem beni sabırlı ol, fedakar ol diyerek yetiştirdi. Onun için hiç şikayet etmiyordum.”
Böyle olunca aşırı duygularını bastırmaktan ağır depresyona girmişti.
Daha sonra ‘hayır’ demeyi başardı.
Kayınvalidesi de iyi bir insan, onu ezmeye çalışmıyor ama o, kendi sınırlarını korumayınca karşı taraf farkında olmadan yükleniyor.
Çünkü karşı tarafta nasıl olsa ‘evet’ diyen biri var.
Bütün yük onun üzerinde.
Kendini kimliksiz, kişiliksiz bir halde hissetmeye başlamış aşırı verici davranması nedeniyle.
Vericiliğin, ölçülü ve dengeli, yerine ve zamanına göre olması gerekiyor.
Sabır demek, katlanmak demek değildir, doğanın hız ve ritmine uygun davranmak demektir.
İyileştirici bir eylemdir sabır.
İlk başta zordur ama uzun vadede kazanımları vardır.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan