Sevgisiz evliliklerin birtakım belirtileri vardır:

Birbirinizden uzaksınızdır. Çocuklarınız, çalışma yaşamınız ya da başka birtakım işleriniz, bir arada, bütün zamanınızı (ç)alıyordur. Sizin ya da eşinizin gözünde, evliliğiniz, belki böyle olduğunun siz ayrımında bile olmadan, eski önemini ya da değerini yitirmiştir. Birlikte zaman geçirmekten hoşlanmıyorsunuzdur. Kimi zaman bir aradasınızdır, ancak siz orada değilsinizdir. Bir arada olmadığınız zamanlarda, kendinizi daha çok “kendiniz” olarak hissediyorsunuzdur. Kendinize sakladığınız sırlarınız giderek artmaya başlamıştır.

İş yaşamınız, yaşadığınız parasal güçlükler ve yapmakla yükümlü olduğunuz işler önceliğiniz olmuş, evliliğinizin eğlenceli yanını alıp götürmüştür. Bunun ayrımına vardığınızda, bunu çok önemsemiyorsanız ya da sözgelimi, işinizde yükselmeyi daha çok önemsiyorsanız, ortada bir sorun var demektir.

İletişiminiz bozulmuştur. Çok kavga ediyorsunuzdur ya da aranızda pek konuşmuyorsunuzdur. Hiç tartışmıyorsanız ve kendinizi kapatmışsanız, bu da, artık yaşadığınız sorunları çözme beklentinizin kalmadığının bir göstergesidir.

Birbirinize değer vermiyorsunuzdur. Sürekli olarak birbirinizi eleştiriyor, suçluyor; birbirinizi hor görüyor, aşağılıyorsunuzdur. Birinizin her yaptığı diğerine “batıyor”dur, birbirinize anlayışlı davranmıyorsunuzdur. Aranızda bir saygı ilişkisi kalmamıştır.

Aranızda cinsellik vardır ya da yoktur, ancak bu alanda kendinizi iyi hissetmiyorsunuzdur. Sevgisiz evliliklerde, cinsellik, yine de sürüyor olabilir. Ancak böyle bir cinsel birliktelik, gerçek bir sevgi paylaşımından ve sevişmeden çok, bir gerilimden kurtulma yoludur.

Eşinizi çok umursamıyorsunuzdur ya da eşinizin sizi umursadığını düşünmüyorsunuzdur. Bir şey hissetmemek de güçlü bir duygudur. Eşinizin herhangi bir eylemi artık sizi pek ilgilendirmiyorsa ortada bir sorun var demektir.

Eşiniz, sizin gösterdiğiniz çabalara karşılık vermiyordur. Evliliğinizi canlandırmak için çaba gösteriyor, ancak bir karşılık alamıyorsanız, sevgisiz bir evliliği sürdürüyorsunuz demektir.

Evliliğinizin başından beri hiçbir zaman iyi bir arkadaş olamamışsınızdır. Sözlüklerdeki tanımlara göre arkadaş, sevdiğiniz ve birlikte olmaktan keyif aldığınız kişidir. Arkadaşların genellikle benzer ilgi alanları vardır ve arkadaşlar yaşamın tatlı ve acı yönlerini birlikte paylaşırlar. Eşinizin iyi bir arkadaşınız olması, evliliğinizin en büyük ödülüdür. Arkadaşlık, mutlu ve uzun süreli evliliklerin temel taşıdır. Yapılan çalışmalar, duygusal yakınlığın, bedensel çekicilikten beş kat daha önemli olduğunu göstermiştir. Arkadaş olan çiftler daha çok birlikte zaman geçirmek isterler ve birbirlerini gerçekten çok severler.

Evliliğinizi yeniden bir yoluna koymak için, neden böyle olduğu ve evliliğinizde nasıl daha mutlu olabileceğiniz ve neler yapmanız gerektiği üzerinde düşünmeniz gerekir.

Aşağıdaki seçenekleri göz önünde bulundurabilirsiniz:

Eşinizle iyi bir arkadaş olmaya çalışın. Birlikte, nitelikli zaman geçirmeye özen gösterin. Günlük yaşamınızda olup bitenleri onunla paylaşmaya çalışın. Ona güvenin ve onun güvenini kazanmaya çalışın. Ortak birtakım ilgi alanları bulmaya çalışın. Birlikte eğlenceli zamanlar geçirmeye çalışın. Birlikte gülün. Birlikte, yeni birtakım eylemlere girişin ve yeni birtakım anılar oluşturun. Ortak yaşam amaçları belirlemeye çalışın, birlikte hayaller kurun. Birbirinize saygı duyun, birbirinize iyi davranın. Birbirinizin başarılarını alkışlayın. Eşinize ve onun yaptıklarına değer verin. Ona karşı düşünceli ve özenli davranmaya çalışın. Güceniklikler yaşamak yerine, olabildiğince bağışlayıcı olun. Gerçek bir arkadaşlık yaşam boyu sürer. Güzel bir Afrika deyişi vardır: “Arkadaş, sizin şarkınızı bilen ve siz o şarkıyı unuttuğunuzda bile, size o şarkıyı söyleyebilen kişidir.” Arkadaşınız olan eşiniz, kendinizi çirkin hissettiğinizde sizin güzelliğinizi görebilendir, suçlu hissettiğinizde suçsuzluğunuzu bilendir, kırıldığınızda bütünlüğünüzü size gösterebilendir ve yolunuzu yitirdiğinizde size yol gösterebilendir.

Eşinizle iletişim kurmaya çalışın. Neden böyle bir noktaya geldiğinizi, daha güzel bir evliliğinizin olabilmesi için neler yapabileceğini konuşabilirsiniz. Artık güzel bir evliliğiniz olsun diye çaba göstermiyor olabilirsiniz, bunun için özel zaman ayırmıyor da olabilirsiniz ya da yaşamınızdaki başka birtakım güçlükler altında eziliyor gibi olduğunuz için evliliğinizi artık pek önemsemiyor olabilirsiniz. Bu aşamada, iletişim becerilerinizi, sorun çözme becerilerinizi geliştirmek için evlilik danışmanlığı alabilirsiniz.

Birbirinizden bir süre ayrı kalabilirsiniz. Bu yaklaşım, birbirinizden haftalarca ya da aylarca ayrı kalmanız ya da evden çekip gitmeniz anlamına gelmez. Sözgelimi, bir hafta için ayrı kalabilir ve kendinizi günlük koşuşturmaların dışına taşıyarak, ne olup bittiği üzerinde daha sakin bir biçimde düşünebilirsiniz. Uzakta olmak size ne hissettiriyor?.. Bunun üzerinde düşünebilirsiniz.

Gerçekten çok mutsuz iseniz ve evlilik ilişkiniz düzelecek gibi durmuyorsa ayrılmak ya da boşanmak da bir çözüm olabilir. Böyle bir durumda, konuşurken kendinizi daha iyi anlamanız, almayı düşündüğünüz kararın artılarını ve eksilerini iyi değerlendirmeniz ve bu kararın arkasında nasıl durabileceğiniz gibi konularda bireysel terapi almanız yararlı olur. Terapi görüşmeleri sırasında, kendinize yasak koyduğunuz birtakım düşünce ve duygularınızı terapistinizle paylaşabilirsiniz. Bunu, kendi değer yargıları ve kendilerine özgü gündemleri olan tanıdıklarınızla yapmanız çok doğru olmaz.

Ortak bir işi sürdürüyor olma, parasal nedenler ve çocukların geleceği gibi konular yüzünden ayrılmak ya da boşanmak da olanaklı değilse, sevgisiz bir evlilikte de mutlu olmanın yollarını bulabilirsiniz. Bunun yollarından biri, sizin için önemli alanlara daha çok odaklanmak ve kendi başınıza yaptığınız etkinliklerden (sanatsal etkinlikler, spor etkinlikleri vb.) daha çok doyum sağlamaktır. Kendinizi geliştirecek ve kendi başınıza ayaklarınızın üzerinde durabilecek olursanız, belki zamanla, ilişkinizi de güçlendirebilirsiniz ya da en azından mutlu bir yaşam sürersiniz.

Kendi başınıza başka bir alana odaklanacak olursanız, yeni birtakım bilgi ve beceriler kazanacak olursanız, yaşadığınız gerginlikten bir süre uzaklaşabilir, ruhsal açıdan soluklanabilir ve daha sağlıklı düşünebilirsiniz. Öte yandan, yaşamda sahip olduklarınız için gönül borcu duymaya çalışmalısınız. Daha mutlu olabilmenin yollarından biri, insanın sahip oldukları için gönül borcu duymasıdır. Eşinizin iyi yönlerini de göz önünde bulundurup bunun için de bir gönül borcu duyabilirsiniz. Evle ilgili olarak üzerine düşeni yapıyor, çocuklarına iyi bir anababalık yapıyor, kaba davranmıyordur ya da başka birtakım olumlu özellikleri vardır.

Ev, çocuklar ya da yaşamın genel sorumlulukları, sizin sürekli bir koşuşturma içinde olmanız sonucunu doğurmuş olabilir. Ancak kendinize yeni bir alan açtığınız ve soluklandığınız ayrı birtakım toplumsal bağlarınız da olmalıdır. Eşiniz, toplumsal yaşamınızın bütününü kaplayacak demek değildir, böyle bir beklenti içinde olmamalısınız. İnsanlar toplumsal yaratıklardır. İnsanların başka arkadaşlara ve onlarla birlikte toplumsallaşmaya gereksinmeleri vardır. Toplumsal ilişkiler ağından uzak durmak, kişinin evliliğinde de kendisini yalnız hissetmesine neden olur. Dolayısıyla, sizi besleyen toplumsal ilişkiler ağı kurmanızın ve toplumsal etkileşmeler içinde olmanızın ve böyle fırsatlar yaratmanızın büyük yararı olur.

Son olarak, evliliğinizden beklentilerinizi yeniden gözden geçirmenizde yarar vardır. Çünkü, karşılanamayacak beklentiler içinde olmak sizi daha da mutsuz eder. “Öyle ol-mamalı..” demek yerine, “Değil mi ki öyle…” diyebilmeli, gerçeklikle barışabilmeli ve yaşamınızı bunun üzerine kurgulamalı ve kurmalısınız.

Oscar Wilde’in bir deyişi de ayrıca düşündürücüdür:

“Sevgisiz evlilikten daha kötü tek bir şey vardır, sevginin olduğu, ancak tek bir kişinin sevgi duyduğu evlilik.”

Gerçek sevgi, karşılık bulan sevgidir…

Sevgi, ancak karşılığını bulunca beslenir, gelişir, güçlenir ve kökleşir…

(Biraz düzeltilmiş bir Türkçe’siyle) Şairin de söylediği gibi:

“Yeni bir yaşam istiyorum…
Sıfır, hiç kullanılmamış;
Çileden çıkarılmamış,
Umutları elinden alınıp,
Gençliği çalınmamış…
Yeni bir kalp istiyorum,
Yerden yere vurulmamış,
Dağılmamış, kırılmamış…
Yeni bir göz istiyorum,
Gecelerce ağlayıp,
Kan çanağı olmamış,
Işıltısı kaybolmamış…
Yeni bir yaşam istiyorum…
Biliyorum olanaksız…
Ancak!..
Ben kendimi,
Yeniden yaşamak istiyorum…” diyor olabilirsiniz…
Mutlu olmak herkesin hakkı!..

Psikiyatrist Prof. Dr. Ertuğrul Köroğlu