Hem profesyonel hem de özel yaşantımızda şunları yapmamız gereken anlarla karşı karşıya kalabiliriz: ayağa kalkmak, mesafe koymak ve sıfır temasta bulunmak. Bu tür bir seçimi, hayatımızı yeniden kendi kontrolümüz altına almak için yaparız.
Aslında bundan da öte, duygularımızı ve itibarımızı arındırmak ne yapıp yapmamamız gerektiğine yönelik seçim yapma konusunda söz sahibi insanlar olarak hak ettiğimiz bir biçimde muamele görmek için böyle bir yola başvururuz.
Hem gelişimsel hem de kavramsal psikoloji bizlere, çoğumuzun ayağa kalkıp bir şeyleri arkada bırakmaya hazır olmadığımızı göstermektedir.Beyin haritalarımız çeşitli ilişkiler kurmak, sosyal ve duygusal olarak bağlılıklar oluşturmak üzerine tasarlanmıştır. Bu nedenle, “kötü” bir durumdan etkilendiğimizi belirten alarm sistemi bizi uyardığında ve bir bağlantının daha fazla acı çekmemize neden olduğunu belirttiğinde, bu uyarıya karşı direnç göstermek oldukça yaygın olarak karşılaşılan bir durumdur.
Sıfır temas aslında umutla eş anlamlıdır. Bu, bir aşamayı arkada bırakacak kadar cesur olmak ve yeniden bir değişime başlamak için geçmişte uğraştığımız her şeyden daha büyük bir özgüven ve güçle kurtulmak anlamına gelmektedir.
Ancak bu bağları koparmak yerine tam aksine genellikle daha da sıkılaştırırız. Ve bunu yaparken de en yoğun gölgeleri, koyu katmanları ve gelişmiş düzelticileri kullanarak sorunun üzerini kapatmaya çalışıyoruz. Bunu kendi kendimizi kandırarak, (Bu geçici bir durum ve kesinlikle zaman içerisinde değişecektir.) gerçek olmayan birtakım amaçlar üreterek (Yarın ona ne düşündüğümü söyleyeceğim. Ve bu yanlış arkadaşlığı sona erdireceğim) ve hatta en karmaşık savunma mekanizmaları ile (baskılama, inkar, izolasyon…) yapmaya çabalıyoruz. Yani bir şekilde, sonların başlangıçlar kadar önemli ve gerekli olduğu gerçeğini unutuyoruz.
İsteyelim ya da istemeyelim, bir şeyden ya da bir kişiden ayrıldığımızda veya hayat bize yeni bir sayfa açtığında, korku duygusunu her zaman için içimizde hissederiz. Bu yüzden, hayatta önümüzde çıkan başka bir döngüye daha saygın bir biçimde girebilmek için en iyi yol, bir zamanlar bize hep aynı duyguyu, yani mutsuzluğu veren kişilerle sıfır temas içinde bulunmak gerekmektedir.
Umudu Yeniden Kazanmak İçin Sıfır Temas
Güveni hissetmek ve daha güçlü olmak için yaşantımızda vermemiz gereken bazı kararlar vardır. Bunu başarabilmek için, birçok psikolog tarafından “ham duygular” olarak tanımlanan kavramı biçimlendirmemiz gerekmektedir. Bu tür bir psikolojik boyut üç değişik yaklaşımla ortaya konabilmektedir. Yerine getirmesi aynı zamanda oldukça karmaşık olan bu yaklaşımlar sayesinde çok iyi sonuçlar elde etmek mümkün olacaktır:
- İlk olarak, o ilişkiyi bitirmediğinizde, o işten ayrılmadığınızda ya da o kişiyle aranızdaki bağı koparmadığınızda karşı karşıya kalabileceğiniz sonuçlar üzerinde düşünün. (stres, acı, sağlık sorunları vb.)
- İkinci olarak, konuya çok basit bir biçimde bakmamız gerekmektedir. Kendimiz için ne istediğimizi açık bir biçimde ortaya koymalıyız. Örnek olarak; “İyi hissetmek ve hayatımın kontrolünü yeniden kendi ellerime almak istiyorum” vb… Günün sonunda, bize neyin uyduğunu ya da bizi neyin rahatsız ettiğini yeterli derecede sağlıklı bir biçimde bilecek seviyede olmamız gerekmektedir. Bu noktaya ulaştıktan sonra kendimizi bu aşamalarda yeniden doğrulama şansına sahip olabiliriz.
- Üçüncü olarak ise, korkunun gölgesine karşı değişim arzumuzu oluşturmamız gerekmektedir. Sürekli olarak aynı mutsuzluklara yol açan o klasik boyuta karşı ilerlemek adına gereken dürtülere odaklanmak doğru bir yöntem olacaktır.
Bu konular üzerinde yeterince düşünüp kafa yorduktan sonra, o ham duyguya şekil vermeye başlayabiliriz. Bu duygu sayesinde, korkunun ve kendimizi güvensizlik içinde hissedeceğimiz bir ortamın olmadığını anlayabiliriz. Ayrıca sağlam kararlar verebilmek için gerekli olan inanç ve kişisel güce de sahip olabilme şansını yakalarız. Bunun dışında, amacımıza ulaşıp bu durumu ilgili kişilere söylediğimizde, sıfır temas yöntemini uygulayıp uygulamamamız gerektiğine de karar verebilecek duruma gelmiş oluruz.
Hangi Durumlarda Sıfır Temas Uygulamak Tavsiye Edilmektedir?
- Bir narsist ile yaşadığımız duygusal ilişkiyi geride bırakmanın ya da benzer yıkıcı etkilere yol açan bir arkadaşlığı bitirmenin gerekli olduğu durumlarda sıfır temas uygulamak gerekmektedir. Bu tür yorucu ve tüketici ilişkilerde bu tür bir davranış şekli benimsemek faydalı olacaktır.
- Devamlı olarak zarar veren (ve değişim, farkındalık ya da düzelme işareti bulunmayan) akraba ilişkilerinde bu yolu seçmemiz doğru bir hareket tarzı olacaktır.
- Benzer şekilde sıfır temas, arkamızda bıraktığımız bir çalışma ortamında bizim haklarımıza sürekli olarak zarar veren iş arkadaşlarına karşı da tavsiye edilmektedir.
Sıfır Temas: “Hayır” Deme Hakkına Sahipsiniz
İyi bahçıvanlar, bir gülün her zaman güzel görünmesi için sık sık budanması gerektiğini çok iyi bilirler. Güllerin kimi zaman taşıyabileceğinden daha fazla miktarda dalları olur. Bazen de diğer bitkilerin hasta olmasına neden olabilir ya da onların gelişip büyümelerini engelleyecek kadar büyük bir yer kaplamaya başlarlar. Güllere zarar veren bu bölümleri kesmek ve onlarla tüm bağlantıyı koparmak, sürekli olarak harika görünmeleri için yapılması gereken bir işlemdir.
Aslında aynı durumu ilişkilerimizde de yaşarız. Sadece araya belirli bir mesafe koymak, bazı şeylerin zaman içerisinde değişebileceğini beklemek ya da gözünüzü kapatıp zararlı otlarla dolu olan bir bahçeyi sulamaya devam etmek yeterli bir davranış biçimi değildir. Bu tür bir senaryo bizi betimleyebilecek ögeler içermez. Bizim, “Daha fazla acı çekmek istemiyorum” deme hakkına sahip olduğumuzu bilmemiz gerekmektedir. Ayrıca bu aşamadan sonra orada yaşayanlarla artık herhangi bir ilişkimiz kalmaması için köklerimizi söküp atmamız gerektiğini anlamak da çok önemlidir.
Bazı Bağlantıların Zorbalığından Kendimizi Kurtarmak İçin Sıfır Temas
Kimi ilişkiler, insanlar ya da dinamikler kendilerini betimleyen isimlerle çağrılmalıdır: duygusal taciz, manipülasyon, taciz, travmaya yol açan ilişki, zehirleyici arkadaşlar ya da patronlar, bencil aileler ya da yanlış arkadaşlar. Bu insanların ne olduğunu kafamızda netleştirmek, daha güvenli bir biçimde karar alma aşamasında da bizlere yardımcı olacak bir detaydır.
Diğer taraftan, bu tür durumlarda sıfır temas seçeneğini tercih etmek, sınırlarımızı çizmek konusunda sonuna kadar bizim olan hakkımızı kullanma davranışını sembolize eden bir durumdur. Bu seçim, kendimizi bu zorba bağlantılardan tamamen özgürleştirmek konusunda ne kadar kararlı olduğumuzun bir göstergesi konumundadır. Zaman içerisinde bizleri boyunduruğu altına alan bu bağlantıların tek etkisinin, kendimizi fiziksel ve duygusal olarak yok etmek olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Sıfır temas aynı zamanda, kendimize olan güvenimizi korumamız ve psikolojik bütünlüğümüzü devam ettirebilmemizin tek garantisi durumundadır.
Bu yüzden, bu kararı alma konusunda herhangi bir korkuya kapılmaya gerek yoktur. Bunun da ötesinde, yapmış olduğumuz seçim hakkında kendimizi haklı çıkarmaya çalışmak ya da başkalarına bu konuda birçok açıklama yapmak zorunda hissetmemeliyiz. Bir insan, hayatının bu yeni aşamasında yapması gereken en iyi şeyin katı bir mesafe koymak ve sıfır temas olduğunu düşünüyorsa, diğer insanın kesinlikle anlamadığı bir şey konusunda açıklamaya yapmaya çalışarak enerji harcamasının herhangi bir anlamı yoktur.
Eğer ayrılmaya karar verdiysek, bunu düzgün bir biçimde yapmalıyız. Yani bu karardan dolayı kendimizi suçlu hissetmemeli, buna olgun bir açıdan bakabilmeliyiz. Çünkü bütünlüğümüzü ve mutluluğumuzu korumak amacıyla almış olduğumuz kararlar, aynı zamanda bizi kendi kaderimizin efendisi ve daha büyük umutlarla dolu olan bir geleceğin mimarı haline getirecektir. Ve bu yolda, suçluluk yükünün hiçbir yeri ve anlamı bulunmamaktadır.
Aklınızı Keşfedin…