Sindirilen çocuklar…

Sindirilen çocuklar...

Aileler “Çocuğum okulda ve hayatta çeşitli zorluklarla karşılaşacak. Ben ona yumuşak davranmayarak çocuğumu bu zorluklara karşı hazırlıyorum” diyor, çocuklarına karşı kötü muamelelerini böyle makul göstermeye çalışıyorlar.

Halbuki tam tersine, çocuğa sevgi, ilgi, anlayış göstermek onu hayatın zorluklarına karşı hazırlar, bu zorluklarla karşılaştığı takdirde güçlü olmasını, davranmasını sağlar. Evde ezilmeyi öğrenen çocuk, dışarıda da ezilmeyi öğrenir.

Çocuk ne kadar küçükse her şeyden o kadar derinden ve o kadar kalıcı şekilde etkilenir. Çocuğa gösterilen sert/baskıcı tavır, çocuğun kanatlarını güçlendirmeye değil, kırmaya, aile dışında karşılaşacağı zor deneyimlerden daha derin şekilde yaralanmasına, kendisini ezen tavırlara karşı dik durmak yerine kendisini ezdirmesine neden olur.

Okulda başka çocukların zorbalığına sistematik olarak maruz kalan bütün çocuklar – istisnasız olarak! – evde de zorba davranışlara katlanmayı öğrenmişlerdir.

Zorbalık eden öğrenciler -ki onların da her biri mağdurdur- mağdurlarını en mağdurlar arasından seçer.

En mağdur, evde en çok sindirilen çocuktur ki siz bunu çocuğunuza hiç bağırmadığınızı, hatta her zaman şefkat ve anlayışla yaklaştığınızı düşünürken bile başarmış olabilirsiniz.

“Yetişkinler itaati büyümekle karıştırırlar; halbuki itaat, çocuğun en büyük ahlaksızlığıdır” der en sevdiğim psikanalistlerden Winnicott.

“Söz dinlemesini”, ona verdiğimiz acıyı alıp kabul etmesini öğrettiğimiz çocuk, istismarcısının da sözünü dinleyecektir, başkalarının ona yüklediği acıya karşı çıkmakta güçlük çekecektir.

Bir şeyler “öğretmeye”“eğitmeye” çalıştığımız çocuğu asla tanıyamayız. Halbuki anne-babanın en önemli görevi -daha önce anlattığım gibi- çocuğunu tanımak.

Bizim düşüncelerimizin sesinden çocuğun kendisi bile kendi sesini duyamazken, biz onu nasıl duyalım, onu “eğitmeye” çalışıyorsak?

?Kendisine ihanet etmeyi öğrettiğimiz çocuğun bize ve hayata karşı dürüst olmasını bekleyemeyiz. Ve, sizin karşınızda ezilmesini öğrettiğiniz çocuğun, başkaları karşısında da ezilmemesini, omurgası dik, sağlam durmasını beklemeyin.

Hayatta başına birbiri ardına kötü şeyler gelen, bizim dışarıdan “Ne kadar da talihsiz bir insan!” diye değerlendirdiğimiz, çok fazla haksızlığa uğramış, ezilmiş, istismar edilmiş insanların hepsi, çocukken kendilerine öğretilmiş baskıyı, kuralları fazla içselleştirilmiş, benlikleri ve benliklerini savunma yetenekleri çocukluk döneminde yeterince desteklenmemiş kimseler.

Bu durumu değiştirebilmeleri için önce, çocukken başlarına ne geldiğini ve neyi “yanlış öğrendiklerini” anlamaları, kabul etmeleri şart.

Nihan Kaya

Çocuğun dünyası...

Çocuğun dünyası…

Çocuklar için masrafsız zeka gelişimi...

Çocuklar için masrafsız zeka gelişimi…