Sınıf annesi olmak

Sınıf annesi olmak 2
Sınıf annesi olmak

Yok. Başlıktan öyle anlaşılıyor da ben sınıf annesi değilim. Hatta kızımın gittiği okulda öyle bir sistem yok. Buna “çok şükür” demek istiyorum. Elbet sıra bana gelecekti ve yapamayacaktım. Çünkü bende öyle bir sabır, öyle bir tahammül yok son zamanlarda. Kendimi sınıf annesi olarak düşününce diğer velilere acıyorum. Gece uykusundan uyandırır, cevap vermediyse alırdım o cevabı.

Sınıf annesi olmak
Sınıf annesi olmak

Sınıf annesi olmak, Okul Aile Birliği’ne üye olmak benim gibi biri için imkansıza yakın. Bu yüzden bu görevleri üstlenenlere sonsuz saygı duyuyorum. Hele ki onca iş güç arasında bunu başarıyorlar ya, sabırlarına hayranım.

Çocuklardan söz etmiyorum. Onlarla olmak şahane. Zaten sınıf annesi olmak, çocuklardan ziyade velilere danışmak demek değil mi? Sınıf annesi olup da tüm velilere bir şey sorduğunuzu düşünün. WhatsApp gruplarında olanları bir hatırlayın. Görüp de cevap vermeyenler, mutlaka karşı çıkmak isteyenler, mesajları hiç görmeyenler… Bizim sınıf az kişi olduğu için zorluk çıkmıyor da, kalabalık sınıfların WhatsApp gruplarını tahmin etmek istemiyorum. Yaptıklarınızın sürekli eleştirildiğini de düşünün. Yok. Kararım aynı.

Son dönemlerde sıkça paylaştığım gibi sabır ve tahammül konusunda sınıfta kalıyorum. Herkes gibi. 2018 hepimizi iyi salladı!

Bu durumda da kendimi öyle bir gruba bir şey sorarken düşünemiyorum. Zaten WhatsApp sevmem, bildirimlerim hep kapalıdır; bir şey sormak için herhangi bir gruba yazdığımda “görülüp de cevap verilmemesi bana gerçekten” kurdeşen döktürüyor. Sanki birine bir şey sormuşum, arkasını dönmüş yürümüş gibi geliyor. Teknolojiyi çok seviyorum da bu özellikleri bunaltıyor beni. O mesajı gördüğünü bilmesem belki gerilmeyeceğim. E, kapatsam o özelliği, bu kez gördü mü diye içim içimi yiyecek.

Bizim zamanımızda telefon zincirleri olurdu. Her veli 2-3 kişiyi arardı, hallederdi. Yalnız, o annemdeki kağıt sanki dün görmüşüm gibi gözümün önünde. Herkesin okul numarası da yazardı. 56 kişiydik; 28 kız, 28 erkek. Herkesin adını soyadını “eksiksiz” öyle net hatırlıyorum ki. Hatta bazılarının numaraları bile aklımda. Bunları biliyorum fakat dün ne yediğimi sorduklarında yarım saat düşünüyorum. Ay, neyse konudan çıkmayayım şimdi…

Şimdi, bu telefon zincirinin yerini alan WhatsApp meselesi çok sinir bozucu. Bir mesaj atıyorsun, sabaha kadar telefonun bipliyor. Konu konuyu açıyor, sorduğundan çıkılıyor ama o cevabı alana kadar hepsini okumak zorunda kalıyorsun.

Belki sınıf annesi sistemi olan okullarda hâlâ telefon zinciri vardır. (Lütfen beni bilgilendirir misiniz?) Uzak olduğum bir konu bu… Aslında umarım vardır ve kimse “bip” sesini beklemek durumunda kalmıyordur.

Anneme sordum “Ne yapıyordunuz?” diye; sonra hatırlattı, o da hiç sınıf annesi olmamış. Ama örtüler gelirdi eve, yıkanırdı, arada bir anneler tüm sınıfa kek, kurabiye yapardı. (Bence zeytinli yufka cipsimi yapacağım bu hafta yapacakları parti için; çocuklardan Irmak’a sipariş gelmiş.) Bizim zamanımızda okula muz da götürülmezdi, salamlı sandviç de… Okul çantama sinen elma kokusunu, Çokoprens’in dağılmasını unutmuyorum. Ne güzeldi…

Tamamen meraktan sordum. Öyle bir sistem olan bir okuldaysa çocuğunuz bana azıcık ipucu verir misiniz? Gerçekten merak ediyorum. Dertler de bunlar olsun. Onca şey varken buna takılmam, tamamen kendimi koruma mekanizmamın devreye girmesinden, tamamen terapistimin öğrettiği gibi sorunları konteynıra atmamdan.

Canım sınıf annesi. İyi ki varsın bak hem yaptıklarına hayranım hem de sana sığındım…

Selam vermek zor mu? 2

Selam vermek zor mu?

Kaygılı ebeveynlikten sakin ebeveynliğe doğru 2

Kaygılı ebeveynlikten sakin ebeveynliğe doğru