Bana attığın ilk tokatı hatırlıyor musun?
Senin artık bana olan tahammülün bitmiş,
Hırsını nasıl alacağını bilemiyordun.
Oysa ben doğam gereği, biraz taşkınlık yapmıştım.
Senin o an belki işin vardı, belki bir arkadaşın ile konuşuyordun.
Önce bir iki uyardın beni, kim bilir o an bir başkasına kızmıştın.
Önce bağırdın, sonra tokatı suratımın tam ortasına attın…
Ne olduğunu anlayamadım.
Ellerinin bu kadar büyük ve çok can acıtıcı olduğunu daha önce hiç fark etmemiştim.
Çünkü o eller beni hep okşadı, sevdi, sardı.
Canım çok acıdı önce, sonra da yüreğim.
Sen o tokatı sadece benim yüzüme değil, yüreğime de attın.
Yüzümde ki acı geçti de yüreğime attığın tokatın acısı hiç dinmedi.
Nedense anne diye ağladım ve geldim yine senin boynuna sarıldım.
Ama sen yine istemedin beni, kollarımdan tutup sarstın beni.
“Senin gibi bir çocuk istemiyorum”
Nasıl bir çocuk olmalıydım bilemiyorum, daha önce hiç çocuk olmadım ki ben.
Nereye gidip de ağlamalıydım bilemedim.
Çünkü bu zamana kadar ne zaman düşsem, ne zaman canım acısa hep senin boynuna sarılmıştım.
Sen beni kollarına alıp sakinleştirmiştin.
Canımı sen yaktın, ama bu sefer bağrına basmadın.
Bir köşeye çekilip ağlamaya başladım.
Nedense bir süre sonra yanıma geldin. Özür dilerim deyip bana sarıldın ve sen de ağladın.
Ben ise anlayamadım, yüzümün acısı geçti, ama yüreğim hala acıyor.
Olsun ben seni hemen affederim.
Benim senden başka sığınacak dalım mı var?
Bir kaç gün geçti ve sen yine acıttın canımı.
Hem bağırdın, hem vurdun.
Bedenimin acısı hemen geçiyor da yüreğimdeki geçmiyor ama.
Yine pişman oldun galiba yine geldin bana sarıldın.
Ben seni yine afettim, çünkü sen benim canımdın,
Ben sana kıyamam ki.
Sonra yine vurdun, yine vurdun, yine vurdun.
Artık anlıyorum eskisi gibi pişman olmuyorsun.
Geri gelip beni bağrına basmıyorsun.
Dönüp arkanı gidiyorsun.
Artık eskisi gibi benim de canım acımıyor.
Ama yüreğime attığın her tokatı yazıyorum.
Ve attığın her tokatta senden bir adım uzaklaşıyorum.
Yüreğin soğuyor mu, vicdanın sızlamıyor mu?
Benin senin evladınım, beni sen doğurdun.
Nasıl acımasız oldun bu kadar ve ne zaman oldun?
Sen değimliydin, beni dokuz ay heyecanla bekleyen.
Kılıma zarar gelmesin diye uğraşan
Ama şimdi en çok zararı veren sensin
Hem ruhuma hem bedenime.
Vurma bana ne olur vurma.
Küçük bedenim buna karşılık veremez ama ruhum verir.
Aramızda uçurumlar açma.
Dilek Cesur