Özensiz ve sıradan tavırlar mı sergiliyor?

Hiç çekinmeden size ağzına geleni söylüyor ve sürekli suçluyor mu?

Belki de gururunuzu incittiğini bile bile sizinle dalga geçiyor. En çok ihtiyacınızın olduğu anlarda yanınızda değil.

Artık gelecek planlarında adınız bile geçmiyor mu? O zaman evliliğinizde alarm zilleri çalıyor demektir.

Çünkü evlilik terapistlerine göre bu belirtiler ışığında eşinizin size olan ilgisi azalmış, hatta artık sizi sevmiyor bile olabilir.

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Psikoterapist Cem Keçe, son dönemde çeşitli nedenlerle evlilik terapisine gelen çiftlerin çoğunda ‘tükenmiş sevgi’den kaynaklı sorunların artış gösterdiğine dikkat çekti.

Neredeyse bitme noktasına gelmiş evliliklerde ekonomik sıkıntıların halen başı çektiğini ifade eden Keçe, son yıllarda özellikle sosyal medyanın yaygınlaşması ile çiftlerin birbirlerine olan ilgilerinde azalma veya farklı insanlara ilginin kayması gibi etkenlerin de arttığını söyledi.

Sosyal medya ile artık dünyanın avuç içine kadar indirgendiği bir sürecin yaşandığını belirten Keçe, bireylerin de sosyal medya ile bir ‘doyumsuzluk’ içine girdiğini kaydetti.

Evliliği, yarım ve yalnız olan bireyin kayıp olan diğer yarısını bulmak ve tamamlamak olarak tanımlayan Keçe, “Evlilik ‘ben’i koruyarak ‘sen’ ile ‘biz’ olma sanatıdır.

Bu sanatın icrasında geçmişte bireyler, hayatlarını birleştirdikleri insanla daha fazla vakit geçiyor, kayıp olan yarısını bulduğuna inanıyor, tam olmanın, bir olmanın değerini biliyor, özen ve dikkat gösteriyor, sorunlar ne olursa olsun gönlünce mücadele ediyor, partnerinin kusurları ne olursa olsun sevgi bunları görmezden gelmesini sağlıyordu. Kısacası çiftler evliliği yaşatmak için çaba harcıyordu.

Yakın çevresi, eş, dost, akraba ve iş hayatından ibaret olan bireyin yeni insanlarla tanışması ya da ulaşması zor bir süreçti.

Bu da çevresindeki insanlarla ve hayatını birleştirdiği eşi ile olan ilişkisine sımsıkı sarılmasını ve hayat motivasyonunu bu insanlar üzerinden sürdürmesini kolaylaştırıyordu.

Bugün bırakın yan komşunuzu, dünyanın öbür ucunda hayatınızda hiç görmediğiniz biri ile sosyal medya üzerinden tanışabiliyorsunuz.

Farklı hayatları, yaşamları, alışkanlıkları görüyor, sanal da olsa iletişim kurabiliyorsunuz.

Bu da bir süre sonra bir doyumsuzluğu getirebiliyor. Sosyal doyumsuzluğun kurbanı da ne yazık ki ilişkiler oluyor” dedi.

BU BELİRTİLERE DİKKAT!

Psikoterapist Cem Keçe, sebebi her ne olursa olsun partnerin evliliğe ve ilişkiye yönelik motivasyonunu kaybetmesinin belirtilerinin hemen hemen aynı olduğuna dikkat çekti. Keçe azalan ve yok olmaya yüz tutan sevginin 10 belirtisini şu şekilde ifade etti:

1- Eşiniz size olan sevgisini göstermekten vazgeçmiş, size sıradan bir insanmışsınız gibi davranıyorsa,  hoşlandığınız ve önem verdiğiniz olguları umursamıyor ve artık hiçbir sevgi sözcüğünü ağzına almıyorsa,

2- Eşiniz artık işinden, arkadaşlarından, sosyal olaylardan, hobilerinden başka hiçbir şeyi düşünmez hale geldiyse ve size adeta ‘Artık benim ilgi alanım sen değilsin’ der gibi, sanki siz hiç hayatının bir parçası değilmişsiniz, yokmuşsunuz gibi davranıyorsa,

3- Ev içinde bir araya geldiğinizde mecbur kalmadıkça sizinle hiç konuşmuyorsa ve neredeyse iletişiminiz durma noktasına gelmişse; hayatındaki önemli bir gelişmeyi sizinle paylaşmıyor ya da detaysız, üstünkörü anlatıp geçiştiriyorsa,

4- Başınıza gelen herhangi bir olayda sebebi ne olursa olsun her defasında sizi haksız buluyor ve hatanın sizde olduğunu söyleyip duruyorsa,

5- Her zaman sizden değil karşı taraftan yana ise ve artık hiçbir konuda desteğini görmeyeceğinize dair sizde bir kanı oluşturmuşsa,

6- Tatil günlerinde ve boş vakitlerde eşinizle neredeyse hiç birlikte zaman geçiremiyorsanız, sürekli sizsiz planlar yapıp başkalarıyla daha sık bir araya geliyorsa; bulunduğu ortamda sizin olmamanız için bahaneler öne sürüp duruyorsa; bir şekilde sizinle birlikteyken elinden telefonunu, kucağından laptopunu düşürmüyor ve abartılı sürelerde sosyal medyada vakit geçiriyorsa,

7- Geleceğe dair planlarında, isteklerinde ve düşüncelerinde sizin adınız bile geçmiyorsa; bu planları sizinle paylaşmıyor, görüşünüzü almıyor hatta sizden gizliyorsa,

8- Size karşı tavırlarında gözle görülür bir özensizlik, konuşmalarında nobran ve dalga geçen bir üslup sezinliyorsanız, size her anlamda saygısızca ve ölçüsüzce davranıyorsa,

9- Tüm bu olan biteni kendisine sorduğunuzda size tatmin edici bir açıklama gereği görmüyor ve geçiştirmeye çabalıyorsa,

10- Hoşlanmadığınız ve sevmediğiniz ne varsa yapmaktan hiç çekinmiyorsa ve tabiri caizse size ‘gıcık gitmek’ için elinden geleni yaptığını hissediyorsanız, sizi incitmekten adeta zevk aldığını düşünmeye başladıysanız, bu belirtiler ışığında eşiniz için evliliğin bittiğini ve size olan sevgisinin tükendiğini söyleyebiliriz.

BU EVLİLİK NASIL KURTULUR?

“Bu noktaya gelmiş bir evlilik ve eş için her şey bitmiş sayılmaz” diyen Psikoterapist Cem Keçe, tüm bu belirtiler ne kadar geri dönülmez bir nokta gibi görünse de aslında birkaç küçük değişim ve adımla böylesine bir ilişkinin kurtarılabileceğini ifade etti.

İlişkiye dair motivasyonunu kaybeden eşin, aslında bir arayış içine girdiğini belirten Keçe, “Bu arayış birtakım eksikliklerden kaynaklanıyor.

Bu eksiklik tamamen manevi tatmin üzerine kurgulanabilir. Burada her ne kadar kabahati eşinizde arıyor olsanız da aslında bundan en az kendinizin payı olduğu gerçeğini göz ardı etmeyin” dedi.

Keçe, her şeyden önce eşler arasında şehvet ve tutkunun yeniden alevlendirilmesinin önemine vurgu yaparak, “Eşinizi, o eski çılgın aşığa döndürmeniz gerek. İlgiyi yeniden size yoğunlaştırmasını sağlamak için tutkulu ve şehvetli günlerinize geri dönmeli ve aranızdaki her şeyin başladığı o noktayı referans almalısınız. Flört günlerine geri dönmelisiniz” tavsiyesinde bulundu.

Evliliğin sihrini kaybettiğini ve kendi başlarına bunu başaramayacağını düşünen çiftlerin, ilişkilerindeki tutkuyu ve romantizmi arttırma amacıyla ‘evlilik terapisi’ almak için bir evlilik terapistine de başvurabileceklerini belirten ve “Evlilik terapisi sorunları çözdüğü kadar evliliğe bakım da yapar” diyen Keçe, evlilik terapisinin sadece mutsuz ve çatışmalı çiftlerin başvurduğu bir çalışma olmadığına, mutlu bir yaşam için evliliğe bakım yapılması ve yeniden eski heyecanların geri getirilebilmesi için de evlilik terapistlerinin çiftlere yardımcı olabileceğine dikkat çekti.