Çocuklar her ailenin geleceğidir. Tüm yatırımını onlara yapar.
Onların sağlıklı olması, iyi gelişmeleri, düzgün eğitim almaları, hayat başarısını elde etmeleri her ailenin önceliğidir. Peki bunlar her ebeveyn için aynı kaygılar olmasına rağmen üstün zekalı çocuğa sahip olan kişilerin durumu nedir?
Çocuğun üstün zekalı olması aileye farklı külfetler getirmekte midir? Çocuğun kendisine ne gibi zorluklar getirmektedir? Çevresi ve arkadaşları ile ne gibi uyum problemleri yaşamaktadır? Aynı şeyleri yapar aynı zevkleri paylaşırlar mı? Algılamaları, ilgileri, merakları hangi yöndedir? Evde ve sınıftaki durumları ne olmalıdır? Özellikleri onlara özel davranılmaları sonucunu getirir mi? Yaşadıkları yalnızlık çözülmezse onları hangi riskler beklemektedir?
Üstün zekalı çocuklar konusunda zihnimdeki tüm soruları NPİ Etiler Psikolojik Danışma Merkezi’nden Uzman Çocuk Psikologu Yasemin Kalkavan’a yöneltmeye çalıştım. Aldığım cevapları siz hürriyet.com okuyucularının yararlanması dileği ile sunuyorum.
– Zeka nedir diyerek başlamak istiyorum!
– Zeka, genel zihinsel kapasite, kavram ve algı yardımıyla soyut ve de somut nesneler arasındaki ilişkiyi kavrayabilmektir. Zeka soyut düşünebilme, sosyal akıl yürütme, muhakeme etme, planlama yapabilmektir. Bu zihinsel işlevleri uyumlu şekilde bir amaca yönelik olarak kullanabilme, öğrenebilme ve deneyimlerinden faydalanabilme yetenekleri zeka olarak adlandırılmaktadır.
– Zeka durağan bir şey midir yoksa geliştirilebilir mi?
– Evet… Zekanın farklı tanımları var. Buna karşılık zekaya ilişkin kuramların tümü zekanın geliştirilebilecek bir kapasite ya da potansiyel olduğu ve biyolojik temellerinin bulunduğu noktalarında birleşiyor. Buna göre zeka, bireyin doğuştan sahip olduğu, kalıtımla kuşaktan kuşağa geçen ve merkez sinir sisteminin işlevlerini kapsar. Deneyim, öğrenme ve çevreden kaynaklanan etkenlerle biçimlenen bir bileşimdir.
– Zeka türlerinin başarıyla ilişkisi var mıdır?
– Zeka tek bir boyutta değildir. Her birey farklı derecelerde zekaya sahiptir. Kişiler zeka türlerine çeşitli düzeylerde sahip olarak doğarlar. Bu zeka türlerinden bazılarına daha fazla eğilim gösterirler. Fakat çeşitli faktörler çocuğun eğilim gösterdiği zeka türünü bazen geliştirir bazen de gelişimini engeller.
– Bu konuyu bir örnekle açabilir miyiz daha iyi anlaşılması için?
-Tabii. Şöyle bir örnek verebilirim. Ekonomik düzeyi düşük bir ailede yetişen bir çocuğun müziğe eğilimi oldukça fazladır. Buna rağmen aile bu eğilimini destekleyemezse çocuğun bu yönünün gelişimi engellenmiş olur. Ya da kırsal kesimde yetişen bir çocuk düşünelim. Şehirde büyüyen bir çocuğa oranla bedensel zekasını daha çok geliştirme olanağı bulur. Bunun yanı sıra çevresel faktörler de burada çok önemlidir.
Çocuğun eğilimi olmasa da farklı zeka türlerinin gelişimine katkıda bulunabilir. Yine bir örnekle anlatmak istersek; çocuğun matematik yönünden kuvvetli aile bireyleri içerisinde yetişmiş olması ve sonsuz destek alıyor olması çocuğun matematik zekasının gelişimine oldukça katkıda bulunacaktır.
Bu bağlamda bakıldığında eğilim gösterilen zeka türü ile başarı arasındaki ilişki de yadsınamaz. Her birey güçlü olan bir zeka türüne sahiptir. Bu yönde desteklendiğinde başarı düzeyinin artacağı son yıllarda daha da kabul görmeye başladı. Bu duruma şöyle örnekler verilebilir: Dünyada başarılı atletler, müzisyenlerin girdikleri IQ sınavlarından düşük puan almalarına rağmen başarılarını farklı alanlarda kanıtlamışlardır. Bunun nedeni nedir? Bakıldığında bu kişilerin zihinsel yeterliliğinin farklı olması, farklı ilgi ve beceri alanlarına sahip oldukları zeka türlerinin olmasıyla açıklanabilir.
– Dahi çocuklar bu zeki çocuklar arasından mı çıkmaktadır?
– Üstün zekalı çocuklar kimlerdir? Geçerliliği ve güvenilirliği olan zeka testlerinden sürekli olarak 130 ve daha yukarı zeka bölümü sağlayan, kendi yaşıtlarından rastgele seçilmiş bir kümenin %98’inden üstün olan çocuklardır. Burada şunu bilmemiz gerekir. Her zeki çocuk dahi değildir. Zeka, dahilik için bir merkezi oluşturmasına rağmen dahi çocuklar her zaman zeka testlerinde performanslarını gösteremeyebiliyorlar. Ya da okulda başarılı olamayabiliyorlar.
– Peki dahi olarak bilinen çocukların zeka seviyeleri nedir?
– Genel olarak bilinen standardizasyonu olan zeka testlerinde 140 ve üzeri puan alan çocuklar dahi olarak bilinirler. Zekilik ya da dahilik sonradan olunan bir durum değildir. Yani her zeki çocuk ben dahi olmak istiyorum diyerek dahi olamaz.
– Zeki çocuk aynı zaman da akıllı çocuk anlamına gelir mi? -Süper zekalı çocuklarda hiperaktivite görünür mü? Hiperaktiflerin zeki çocuklar olduğu yönünde yaygın bir kanaat var. Buna bakışınız nasıl?
-Toplumumuzda “hiperaktif çocuk zeki olur” gibi bir kavram vardır. Oysa öyle değildir. Hiperaktivite, beyindeki dikkat ve davranış kontrolü ile ilgili kısımların farklı işlemesi ile meydana gelen bir rahatsızlıktır. Bu çocukların çoğu normal zekaya sahiptirler. Hem hiperaktif hem de zeka seviyesi yüksek çocuklar da olabilir. Ancak bu çocukların zeka seviyesinin yüksek oluşu hiperaktivitelerine bağlanmamalıdır. Ayrıca hiperaktif olduğu halde zeka sorunu yaşayan çocuklar da vardır. Hiperaktivite ile zeka arasında bir bağlantı yoktur. Bu sorunu yaşayan ebevynler “demek ki çocuğum çok zeki” deyip hiperaktivite sorununa duyarsız kalmamalılar.
– Toplum bu zeki çocuklara neler borçludur?
– Ülkemizde üstün zekalı çocukların sorunlarını çözmeye yardım edecek, anne babalara rehberlik edecek kuruluşlar yok denecek kadar azdır. Her ilçede bulunan Rehberlik Araştırma Merkezleri, çocukları tanımlamada yardım edebilecek nitelikte kuruluşlardır. Ancak yönlendirme ve bir programa ayırma türünden hizmetler ülkemizde kolaylıkla sağlanabilir türden değildir. Tabii ki bu çocukların doğru yönlendirilmesi, üstün yeteneklerini ve zekalarını doğru yönde kullanabilmeleri için toplumun yapması gereken çok şey vardır. Öncelikle bu bireyler tanılanıp değerlendirilmeli… Potansiyelleri belirlenmeli… Ardından gereksinimlerini en iyi şekilde karşılayacak eğitim programına ihtiyaç vardır.
– Bahsettiğiniz bu ihtiyacı biraz daha açık formüle edebilir misiniz?
– Tabii… Sağlanması gereken eğitim hizmetlerini üç ana başlık altında toplamaya çalışayım. Hızlandırma, gruplama ve zenginleştirme. Hızlandırma, çeşitli uyarlamalarla bir programın normal sürecinden daha önce tamamlanmasıdır. Okula erken başlayabilir. Sınıf atlama, ileride olduğu derslerde sınıf atlama olabilmelidir. Programları süresinden daha kısa sürede tamamlayabilmeli…
Kurslar alabilmelidir. Bunun gibi pek çok şekilde uygulamalar yapılabilmektedir. Gruplama nasıl yapılabilir? Normal sınıftaki üstün yetenekli öğrenciler için küme gruplamaları, özel bir sınıfta gruplandırma ya da özel bir okulda gruplandırma şeklinde olabilir. Ayrıca çeşitli özel yan kurslar, özel çalışmaların da yapılmasını gruplama altında toplayabiliriz.
Zenginleştirmede ise normal sınıf programında üstün yetenekli öğrencilerin özelliklerine ve gereksinimlerine uygun uygulamaların yapılmasıdır. Bunun için normal sınıf içinde farklılaştırılmış öğrenme deneyimlerinin planlanması gerekmektedir. Az da olsa üstün zekalı çocukların eğitimi ile ilgili bir çalışma Milli Eğitim Bakanlığı kuruluşu altında başlatılmıştır. Bu proje üstün yetenekli öğrencileri normal eğitim programlarından arta kalan zamanlarda eğitilmelerini amaçlamaktadır. Sözü edilen eğitim etkinlikleri bağımsız okul niteliğindeki Bilim, Sanat Merkezlerinde verilmektedir.
– Zeka türüne göre çocukların yönlendirilmesinin önemi nedir? Bu ne kazandırır?
– Üstün yetenekli çocuklar bilgiye aç olurlar. Aynı anda pek çok alanda yetenekleri vardır. Hem bilgi açlıklarının doyurulmasına hem de kabiliyetlerinin geliştirilmesine ihtiyaç duyarlar. Bu çocuklar ülkenin en önemli kaynaklarından birisidir. Bu çocukların heba edilmemeleri gerekir. Ülkeye faydalı birer birey olarak yetişebilmeleri için yeteneklerine göre yönlendirilmeleri önemlidir. Özel yetenekli çocuklar 3-8 yaşları arasında teşhis edilmelidir. Aksi takdirde yönlendirme yapmak için geç kalınmış olur.
– Üstün zekaya sahip çocukların yönlendirilmemeleri halinde ne gibi riskler söz konusudur?
– Üstün yetenekliler kapasitelerine uygun eğitim almadıkları takdirde hem bu yeteneklerinin körelmesine hem de psikolojik olarak sıkıntıya düşmelerine neden olabilir. Bir çok üstün zekalı çocuk, hiç ders çalışmadan normal bir sınıfta okutulan konuları rahatça anlayabildikleri için ders çalışma alışkanlığı edinemezler. Bu da ilerideki akademik başarılarını olumsuz etkiler. Bu çocuklar fark edilmedikleri ya da yeterince destek görmedikleri zaman olumsuz davranışlarıyla dikkat çekmeye çalışırlar.
Bu çocuklar toplum için büyük bir risk grubu oluşturmaktadır. Riskli ve meydan okuyucu bir eğitim ortamının sağlanmaması çocuğu köreltebilir. Üstün yetenekli çocuk tespit edildiği takdirde öğretmeni ona daha zengin bir öğretim imkanı sunmalıdır. Ayrıca ebeveyn, çocuğun diğer yeteneklerini ortaya çıkarıcı örneğin, spor, resim, müzik, tiyatro gibi faaliyetlerde bulunması için zemin hazırlamalıdır.
– Yüksek zekalı çocuklar ile vasat zekalı çocuklar arasındaki temel farklar nelerdir?
– Üstün zekalı ve yetenekli çocuk fen, sosyal, matematik, edebiyat gibi akademik bir alanda veya sanat, yaratıcılık, önderlik vasıfları yönünden yaşıtlarından ileri düzeyde performans sergileyen çocuktur. Çoğu zaman ileri gelişmişlikleri ebeveynleri, çevredeki insanlar ya da öğretmenleri tarafından kolayca fark edilir.
Üstün zekalı çocuklar bebeklikten itibaren yaşıtlarına göre daha farklı gelişirler. Mesela normal çocuklara göre daha erken yürür, konuşurlar. El ve parmaklarını rahatça kullanabilirler. Normal bir çocuk ilk kelimesini yaklaşık 8. ayında söylerken üstün zekalı çocuk ilk kelimesini ortalama 5,5 aylıkken söyleyebilir. 1,5 yaşına gelmeden önce de basit cümlelerle kendisini ifade edebilmektedir. Üstün zekalı çocukların hafızaları çok kuvvetlidir. Pek çoğu okula başlamadan önce kendi kendisine okumayı öğrenir. Bazı çocuklar ebeveynlerinin desteği ile okul öncesi dönemde okuma öğrenebilir ama üstün zekalı çocuklar bunu kendi başlarına yapabilirler.
– Yüksek zekalı çocuklar temel karakteristiği nedir? Diğerlerinden hangi davranışları sebebiyle ayrılırlar?
– Üstün zekalıların bir bölümü gerek anne-babaları gerekse öğretmenleri tarafından kolayca fark edilemezler. Hatta bazen yanlış yorumlanabilirler de. Bu çocukların bazıları arkadaşları ya da öğretmenleri tarafından farklı davranışları olan, değişik fikirlere sahip acayip çocuklar olarak da tanımlanabilirler. Üstün zekalı çocukların bir bölümünün tanılaması, teşhis konması zor olmasına karşılık bu çocuklar belirgin bazı özellikleri ile akranlarından ayrılırlar.
– Nedir bu özellikler? İyi anlaşılması için maddeler halinde alabilir miyim?
– Elbette… Maddeler halinde şöyle anlatmaya çalışayım.
Üstün zekalı çocukların çoğunluğunun gösterdiği en belirgin özellik küçük yaşlarda çok geniş sözcük dağarcığına sahip olmalarıdır. Ayrıca oldukça dikkatli gözlem yaparlar. Her şeye karşı meraklı davranışlar sergilerler.
Fotografik hafızaları vardır bu çocukların. Örneğin gördükleri bir objeyi en ince ayrıntısına kadar hatırlar sonra da çiziverirler.
Dikkatlerini odaklama sürelerin diğer yaşıtlarına göre daha fazladır.
Sosyal akıl yürütme ve soyut düşünme yetenekleri çok daha erken yaşta gelişmeye başlar. Örneğin, 4 yaşındaki bir çocuk hikaye kitaplarını merakla resimlerine bakarak dinler. Bu yaştaki üstün zekalı bir çocuk ise resimdeki kahramanlar arasındaki ilişkiler, kimler birbirine daha fazla benziyor, kim kimin yavrusu gibi konular ile ilgilenir.
Üstün zekalı çocukların ilgi alanları da diğer yaşıtlarına göre çok daha çeşitli ve geniştir. Bir yandan doğadaki canlılar ile ilgilenirlerken aynı zamanda dünyadaki diller konusuna da ilgi duyabilirler.
Bu çocuklar çevrelerine karşı çok iyi gözlemcidirler.
– Zeki çocuklar doğumdan itibaren mi böyle olmaktadırlar? Yani genetik yatkınlık ya da geçiş var mıdır?
– Üstün zekalı çocukların bebekliklerinden beri gösterdikleri bazı belirtiler vardır. Gülme eylemine yatkınlıkları vardır. Hareketli bebek olurlar ama hiperaktivite değildir! Bu çocuklar konuşmaya başladıktan hemen sonra kendiliklerinden okuma-yazma öğrenirler. Bu durumdan ailelerinin çoğu kez haberi bile olmaz.
Burada hiç bir zorlama gayreti söz konusu değildir. Bu arada bir bölümü rakamları, basit işlemleri yine kendiliğinden öğrenirler. Bir konuyu öğrenmek için onun kaynağına gidip bilgiyi oradan kendi kendilerine almayı yeğlerler. Bu özellikleri yaşamları boyunca korunur. Bu çocukların üstün zekalı olmalarında genetik yatkınlıklarının olduğu bilinmektedir. Zeka sonradan sahip olunmaz fakat yatkınlığı olduğu yetenekleri çevresel faktörlerle geliştirilebilir.
– Peki zeka geliştirilebilir mi?
– Zekanın oluşumunda genetik yatkınlık oldukça önemli bir rol oynar. Bir çocuğun sonradan üstün zekalı olması mümkün değildir. Doğumundan itibaren bu çocuklar bir takım belirtileri gösterirler. Fakat her çocuğun yeteneğinin olduğu, yatkınlığı bulunan bir alan vardır. Bu alan çocuğun gelişimi sürecinde desteklendiğinde geliştirilebilir. Örneğin, müziğe yeteneği olan ve çocukluğundan itibaren bu yeteneği geliştirilen çocuk ileride çok başarılı bir müzisyen olabilir. Eğer aynı çocuk kırsal kesimde yaşayan ve imkanı olmayan bir ailenin çocuğu ise bu alanı atıl kalabilir. Hiçbir zaman başarılı bir müzisyen olma imkanına sahip olamayabilir.
– Bazı aileler çocukları için zeka testi yaptırmaya pek meraklıdır. Yapılan zeka testlerinin bir değeri var mıdır?
– Zekanın tanımlanması güçtür. Zekanın tanımı ve ölçülmesi ile ilgili olarak çok sayıda kuram mevcuttur. Zeka dendiğinde aklımıza genellikle zihinsel yetenek gelir. Zeka testi olarak adlandırılan ölçme araçları da zihinsel yeteneği ölçmeyi amaçlarlar. Bir çocuğun zihinsel gelişim geriliğini veya üstün zihin gücünü ortaya çıkarabileceği gibi hangi yeteneklerinin ne kadar gelişmiş olduğunu, hangi alanlarda daha fazla eğilimi olduğunu geçerli ve güvenilir zeka testleri aracılığıyla saptamak mümkündür.
– Annelerinin çocuklarının zeka seviyelerini ölçtürme çabalarını nasıl buluyorsunuz?
– Çocuk sahibi olan her anne-baba bebeğinin sağlıklı olduğu kadar zihinsel gelişiminin de iyi durumda olmasını ister. Genelde de hemen hemen her ebevyn çocuğunun zekasını merak eder. Çocuğun her becerisi, değişik durumlardaki problem çözme ve akıl yürütme tarzı hep zeka belirtisi olarak yorumlanır.
Becerisi ve farklılığı çevresi tarafından da dikkat çeken çocukların aileleri ya ebeveynin isteği ile ya da çevrelerinden gelen “senin çocuğun çok zeki, bir zekasını ölçtür” talebiyle uzmana başvururlar ve çocuklarının zekasını ölçtürmek isterler. Ancak böyle bir merak bir çocuğa zeka testi uygulanması için yeterli bir neden değildir. Sadece çocuğun ne kadar zeki olduğunu ispatlamak için uygulanan test çocuğa zarar verebilir. Öncelikle çocuğun etiketlenmesine neden olacaktır.
İyi ya da kötü yönde olan her iki etiketleme de ailenin çocuğu ile olan iletişimine, çocuğun arkadaşları arasında kendisini gördüğü yere kadar değişikliklere neden olacaktır. Zeka ölçümünde sayısal bir veri elde edilmekle birlikte bu veri daha çok klinik değerlendirme için bir anlam ifade etmektedir. Zeka testi uygulama kararı ancak bir uzman tarafından verilebilir. Çocuğun, okulda, evde ve sosyal ortamda yaşadığı akademik, iletişim ve davranış sorunları üzerine uzmanın gerekli gördüğü takdirde yapılabilir.
– Zeki çocukların eğitim öğretimleri diğerlerine göre farklılık gösterir mi?
– Üstün zekalı çocuklara verilecek olan farklılaştırılmış eğitim, bu çocukları gelişimini ve bireysel başarısını en üst düzeye çıkarmayı hedefler. Üstün yetenekliler kapasitelerine uygun eğitim almalıdırlar. Bu olmadığı takdirde hem bu yeteneklerinin körelmesine hem de psikolojik olarak sıkıntıya düşmelerine neden olabilir. Bir çok üstün zekalı çocuk, hiç ders çalışmadan normal bir sınıfta okutulan konuları rahatça anlayabilirler. Bunun için ders çalışma alışkanlığı edinemezler.
Bu da ilerideki akademik başarılarını olumsuz etkiler. Bu çocuklar fark edilmedikleri ya da yeterince destek görmedikleri zaman olumsuz davranışlarıyla dikkat çekmeye çalışırlar. Bu çocuklar toplum için büyük bir risk grubu oluşturmaktadır. Riskli ve meydan okuyucu bir eğitim ortamının sağlanmaması çocuğu köreltebilir. Tekrar vurgulayayım, üstün yetenekli çocuk tespit edildiği takdirde öğretmeni daha zengin bir öğretim imkanı sunmalıdır.
– Yüksek zekalı çocuklarda hayat başarısı ne durumdadır?
– Üstün zeka ve yetenekteki çocuğun eğitimi çok önemlidir. Doğru eğitim ve yönlendirme ile üstün zekalı çocuklar insanlık tarihine geçecek işler yapabilirler. Fakat uygulanacak yanlış eğitim, onları hem kendileri hem de çevreleri için tehlikeli bireyler haline getirebilir.
Üstün zekalıların tipik örnekleri onları sakar, utangaç, sosyal açıdan akranlarıyla uyumsuz gibi gösterse de bir çok araştırma onların tam tersine bir çok şeyi ortalama insandan çok daha iyi yapabilen, iyi, uyumlu, sevilen kişiler olduğunu ortaya koymuştur.
Yapılan araştırmalar üstün zekalı bireylerin doğru yönlendirildiklerinde ve doğru eğitim verildikleri takdirde, diğer akranlarına göre okulda daha başarılı oldukları ve normal kişilere göre daha iyi sosyal uyum sergiledikleri görülmektedir. Bütün bu avantajlar, kariyer başarısına dönüşmektedir. Daha fazla maddi gelir elde etmelerine sebep olur. Sanat ve edebiyata daha fazla katkıda bulunmakta olduklarını göstermektedir.
Fakat üstün zekalı olmak her zaman başarılı bir grafik çizmeyi garantilemez. Gerekli farklılaşmış eğitim almadıkları, akademik desteğin bulunmadığı ve sosyal desteğin de eksik olduğu bir ortamda büyüyen üstün zekaya sahip bir çocuğun yanlış yönlenmesi ve hayatına sosyal uyumu reddeden şekilde devam etmesi de oldukça mümkündür.
– Bu durum tedavi gerektiriyor mu?
– Bir çocuğun üstün zekalı olması ve hem aile hem okul hem de diğer çevresel desteğin sağlanmasıyla herhangi bir tedaviye ihtiyacı olmayacaktır. Fakat ailesinden ve/veya okuldan eğitimi ve sosyal ortama uyumu için gerekli desteğin verilmemesi durumunda çocukta bir takım psikolojik sorunlar meydana gelebilmektedir. En önemlileri, sosyal uyum sorunları, davranış problemleri, depresyon, özgüven eksikliğidir. Bu durumda hem çocuk hem de ailesi için bir uzman yardımı gerekli olmaktadır.