Yalanla mutluluğa ulaşılmaz…

Yalanla mutluluğa ulaşılmaz...

Evlilik gibi kutsal bir beraberlik yalan üstüne kurulamaz; kurulur ise de yaşayamaz. Bir arkadaşımın kızı üç yıl önce evlenmişti. Şimdi boşanıyorlarmış.

Arkadaşım geçen hafta kızının bir yaşındaki çocuğuyla birlikte kendi evine taşındığını ve çok üzgün olduğunu söyledi.

“Sizleri pek sever, bir akşam bize gelirseniz hem sizleri görür rahatlar hem de belki söyleyecek bazı şeyleri olabilir” dedi. Eşimle birlikte ziyaretlerine gittik. Kızın anlattıklarına göre ayrılığın tüm nedenleri yalana dayanıyordu. “Evlendikten sonra, evlenmeden önce anlattığı birçok şeyin yalan olduğunu gördüm. Geçmişinde olan bazı şeyleri yalan olarak anlatmıştı. Ailesi ile ilgili çok farklı şeyler söylemişti. Bunları hissettikçe soğumaya başladım. Mahcup etmemek ve karşılıklı yüzgöz olmamak için hissettiğim yalanları yüzüne vurmadım. Fakat o söylediği eski yalanlar yetmiyormuş gibi yeni yalanlar da söylüyordu. Her yalanını yakalayışımda saygım biraz daha azaldı. Sevgim ise bitti. Bizler ailemizde hep doğru şeyler konuşulmasına alıştığımız için beğendiğim, evlenmeye karar verdiğim bir insanın bana yalan şeyler konuşacağına o zaman hiç ihtimal vermemiştim. Yıkılışım da bundan kaynaklandı zaten. İnsan en yakınına, eşine, çocuğunun annesine nasıl yalan söyleyebilir? Yarın çocuğumuz büyüyüp babasının yalan söylediğini görse, babası onun gözünde ne hallere düşer? Söylediği yalan çok önemli bir konuda olsa veya bir kez yakalasam belki zorda kaldı söyledi diyeceğim. Önemli, önemsiz birçok konuda yalanını yakaladım. Ama üzülerek belirtmeliyim ki bunlar hep evlendikten sonra ortaya çıktı. Flört ettiğimiz dönemlerde hem ayaklarım yerden kesilmiş bir biçimde aşk yaşıyordum hem de söylediklerini test edebilecek bir yakınlık içinde değildim. Şimdi kahroluyorum.”

Bazı insanlar yalansız yaşayamazlar. Gerçekleri her zaman tehlikeli, yalanları ise renkli ve zevkli bulurlar. Karşılaştıkları insanlara küçük yalanlar söylemeyi adet haline getirmişlerdir. Hatta söyledikleri yalanların birçoğuna kendileri de inanmışlardır.

Çünkü yalan söyleyenlerin en zayıf yanları kendi söylediklerine herkesten önce kendilerinin inanmaları ve yalanı doğal bir şeymiş gibi kullanmalarıdır. Gaziantep’te bir söz vardır; “Suburcu’da söylediği yalana Akyol’da kendisi de inanır” derler. Suburcu ile Akyol araları iki kilometreye yakın olan birer semttir.

Çok az karşılaşılan insanlara karşı söylenilen yalanlar ortaya çıkmayabilir veya ilk etapta istenilen etkiyi yaratabilir ama ilişkiler derinleştikçe yalanlarla birlikte yaşamak ve yalanları gizlemek zorlaşır. Sevgiline ilk tanıştığın zamanlar tatlı yalanlar söylüyorsun. Belki o da sana karşı yalanların tatlılığından yararlanıyor. Tatlı geçen günlerin sonunda bir aşk doğuyor. Bu aşk yaşamın gerçekleriyle karşılaşınca yaşamaz.

Eğer aşkı sürdürmek istiyorlarsa, korkmadan gerçekleri konuşmaları ve gerçeklerin içinde yaşamaları gerekir. Aşk masum yalanlar içinde doğmuş olabilir. Ama yaşam boyu sürmesi beklenilen sevgi; açıklık, dürüstlük, şeffaflık ve içtenlik ister. Zaten sevgilileri en çok korkutan şey de ilişkilerinde gerçeği egemen kılmaktır. Sevgilerinin gerçeklere dayanabilecek kadar güçlü olup olmadığını o güne dek test etmemişlerdir. Bu test kesinlikle gereklidir. Sevgileri gerçeklere dayanıyor ve gerçekler içinde yaşayabiliyorsa ne kadar güzel…

Eğer gerçeklere dayanamıyorsa o da çok güzel. Her iki taraf kendini yukarıdaki örnekte olduğu gibi bir yaşında çocukla birlikte boşanma davasına çıkmaktan kurtarıyor demektir.

Yalanlarla birlikte yaşanmaz. Yalan yolunu seçerseniz belki yalanlar size küçük seraplar yaratabilir. Ama gerçek yaşamınız sevgisiz, dostsuz, inançsız kupkuru bir çöl olur.

İnal Aydınoğlu

Öğretim Görevlisi -Yazar

Evlilik hesap işi değil, sevgi yoludur

Evlilik hesap işi değil, sevgi yoludur

Taze annenin hoşlanmayacağı 10 şey!

Taze annenin hoşlanmayacağı 10 şey!