Yıllar önceydi, komşunun kızı evlendi. Bir kaç yıl geçtiği halde çocukları olmadı.

Kaynanası çok eziyet etti kızcağıza. İsmini bile söylemezdi kısır koydu adını, kısır aşağı kısır yukarı…

Kızcağız yıllarca eziyet çekti. Doktora falan da götürmediler. Sonunda çocuğu olmuyor diye kuma aldılar üstüne .

Kıza evden gitmek düştü. Boynunu büküp baba evine döndü.

Senesi geçmeden bir kısmeti çıktı. Şansına melek gibiydi kocası.

Bir dediğini iki etmezdi. Tam on ay sonra topaç gibi bi oğlan doğurdu. Bir sene sonra bir oğlu daha oldu. Eski kocasının ise aldığı kumadan da çocuğu olmadı. Şansımıza bu gelin de kısır çıktı dediler.

Aradan üç dört yıl daha geçti. Çarşıda oğullarının elinden tutmuş gezerken ( 6 aylık da hamile) eski kocası bunu çocukları ile görünce kıskanmış. Arabayı üzerlerine sürmüş.

Bunlar önünden çekilince duvara toslamış. Beyin kanaması geçirip oracıkta ölmüş.

Eski kaynanası geldiği gittiği her yerde laf sayar beddua ederdi, “yaktı oğlumun başını”

diye..

Aldıkları kuma da tekrar evlenmiş. Vardığı yerde onun da çocuğu olmuş. Kadın iyice kudurmuş.

Komşunun evinde gün vardı bu kaynana da gelmiş, demez mi :

“Tabiii, benim oğlumu mezara koydular, kendileri keyif yapıyor, ermeyesiceler” filan beddualar havada uçuşuyor.

Benim tepem attı :

-Kendi kısır oğlun günahsız dört kişiyi ezmek isterken öldü. Boşuna ilenme dedim. Gelinlere işkence edesiye oğlunun kısır olma ihtimalini düşünüp bi tedavi filan ettireydin. Sevgili oğlun şimdi orda cezasını çekiyor, sen oturup arkasından dua edeceğine günahını katmerliyorsun. Ne ahlaksız insansınız siz diye bağırdım.

“Millet acısı var, yazık” diyecek oldu:

-“Hakettiğini çekiyor az bile beter olsunlar” dedim çıktım geldim eve ..

Hani diyeceğim kötü asla vazgeçmez kötülüğünden ama ilahi adaletten de kaçamaz .

(Sayfamızdan bir hanım kardeşimiz.)

Mini mini hikayeler sayfası
Düzenleyen Leyla Armağan