Ne demiş şair: “Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.” Evet, 30’lu yaşlar pek çoğumuz için sancılı geçen bir süreç niteliği taşımaktadır. Çünkü bu dönemde hem ömrümüzün yarısının gitmiş olduğunun ayrımına varır hem de yapmak istediklerimizle yaptıklarımız arasındaki farklılıkları düşünmeye başlarız.
Gerçekten bizi mutlu eden bir hayat yaşayıp yaşamadığımızı sorgular, ömrümüzün geri kalanında aynı şekilde yaşamanın bize nereye götüreceğini hesap etmeye uğraşırız. Tüm bunlar da bizi yıllardır sürdürdüğümüz alışkanlıklar hakkında düşünmeye yönlendirir.
Zira alışkanlıklarımız; bizi biz, devam ettirdiğimiz hayatı ise hayatımız yapan en önemli ögelerin başında gelmektedir. Sonuçta; yaşadığımız zorlukları da mutlulukları da dostlarımızdan daha yakın hissettiğimiz alışkanlıklarımız ile paylaşmıyor muyuz? Sahip olduğumuz bu alışkanlıkları sürdürerek yaşamamıza yön vermiyor muyuz?
Hepimiz hayatımıza sahip olduğumuz alışkanlıklarla yön veriyor, onlarla doğru orantılı olarak ilerliyoruz. İşte bu nedenle de yolun yarısına doğru ilerlerken ilk olarak alışkanlıklarımızı düşünüyoruz. Çünkü onların ne kadar doğru ne kadar yanlış olduğu, yapmaya çalıştığımız sorgulamada epey işimize yarıyor. Nihayetinde bazı alışkanlıklarımız bizim için doğru bazılarıysa yanlış sayılıyor.
Diğer bir deyişle; hayatımızda hem sağlıklı hem de sağlıksız denilebilecek alışkanlıklar bulunmakta. Ve sağlıklı olanlar yaşamımızın her döneminde bizi iyi yerlere taşıyor. Öte yandan, zararlı alışkanlıklar bize başarısızlık, pişmanlık, mutsuzluk, öfke gibi negatif sonuçlardan başka hiçbir şey getirmiyor.
İşte bu nedenle de yolun yarısına gelmeden önce hayatımızı negatif etkileyecek zararlı alışkanlıklarımız olup olmadığını kendimize sormalı ve vereceğimiz yanıtlara göre bu zararlı alışkanlıklardan kurtulmalıyız.
Dilerseniz; lafı daha fazla dolandırmadan aşağıdaki sağlıksız alışkanlıkları bir bir inceleyelim. Bakalım; hayatın her döneminde kaçmamız gereken ama 30’lu yaşlarda daha fazla dikkat etmemiz gereken bu kötü alışkanlıklara kaçımız sahibiz?
Kıyaslama Yapmak!
Kıyaslama Yapmak!Şimdiye kadar kendinizi başkalarıyla kıyaslamış olabilirsiniz. Ama artık yolun yarısına geldiğinize göre bu konuya daha fazla dikkat etmelisiniz. Sonuçta; ömrünüzün büyük bir kısmını arkanızda bıraktınız, öyle değil mi? Kaldı ki bu süreç içerisinde kendinize kıyaslamalar yaparak ne kadar zarar verdiğinizi en iyi siz bilmelisiniz.
Yani başkasında olup da siz de olmayan şeyler için boş yere ne kadar üzüldüğünüzün, hayatınızı olduğu gibi kabul etmediğiniz için ne kadar hata yaptığınızın artık farkına varmışsınızdır diye düşünüyorum. Varmadıysanız da artık gözünüzü açmalı, ne kadar özel olduğunuzu anlamalısınız.
Müsrif Olmak!
Müsrif Olmak!Sizin olsun istediğiniz ya da sizin olan o pahalı mücevherler, arabalar, yatlar, katlar, eşyalar iyi hoş da gerçekten ne kadar gerekliler?
Yani ömrünüzü onlara sahip olmak için çalışarak harcamak sizce ne kadar mantıklı? İhtiyacınız olandan daha fazlasına sahip olma düşüncesi, sahiden kazançlı çıkmanızı sağlıyor mu?
Evet, müsriflikten bahsediyorum. Hem zamanınıza hem paranıza hem de genel anlamda yaşantınıza yapmış olduğunuz kıyımdan bahsediyorum. İşte artık bunu yapmayın!
Elinizdeki tek yaşama şansına karşı daha saygılı yaklaşın ve geriye dönüp baktığınızda pişmanlıklarla karşılaşmayın.
Düzensiz Uyumak!
Düzensiz Uyumak!Nasıl olsa daha çok gençsiniz, değil mi? Saat kaçta yatıp kaçta kalktığınızın sizi ne kadar etkilediğini hiç görmüyorsunuz!
Veya benimsediğiniz düzensiz uyku alışkanlığının üzerinizde yaratmaya başladığı etkiyi, ufak ufak hissetmeye başlıyor ama nedense bu durumu umursamamaya devam ediyorsunuz. Evet, siz de yukarıda bahsettiğim düzensiz uyku severler grubunda olabilirsiniz.
Ancak 30’lu yaşlara merhaba dediğinize göre artık bu kötü alışkanlığı bırakmanız gerekiyor demektir. Çünkü düzensiz uykunun sonuçlarını belki kısa vadede çok hissetmezsiniz ama emin olun ki bu durum uzun vadede hayatınızı kötü etkileyecektir.
Herkesi Memnun Etmeye Çalışmak!
Herkesi Memnun Etmeye Çalışmak!Yolun yarısına gelmeden önce bırakılması gereken kötü alışkanlıklardan bir diğeri de bu!
Yani hayatınızın büyük bir bölümünü başkalarını memnun ederek geçirmeye çalışıyor olsanız da artık bu saçma yaklaşımdan vazgeçmelisiniz. Çünkü etrafınızdakileri kırmamak için her şeye “evet” demek size zarardan başka bir şey getirmeyecektir.
Anlayacağınız; hayatınızdaki herkesi memnun edemeyeceğinizin farkına varmalı, birilerini kırmamak için kendinizi kırmanın ne kadar anlamsız olduğunu anlamalısınız.
Sonuçta; bu hayatta en önemli şey sizsiniz. Akıllı ve mutlu olan insanların yaptığı gibi siz de kendinizi ön planda tutmayı öğrenerek ömrünüzün geri kalanını gerektiğinde “hayır” diyebilerek yaşamalısınız.
İşiniz için Özel Hayatınızdan Ödün Vermek!
İşiniz için Özel Hayatınızdan Ödün Vermek!Tamam, başarılı bir iş hayatı için gerektiği zaman fedakarlık yapmak gerektiğini hepimiz biliyoruz.
Sonuçta; yeri geldiğinde fazla çalışmanın, tatil günlerinden feragat etmenin ve benzeri ödünlerin kişiye başa getireceğinin hepimiz farkındayız. Ancak bu durum dozunu aştığı zaman tehlikeli hale gelebiliyor. Diğer bir deyişle; işiniz için ailenizden, sağlığınızdan, arkadaşlıklarınızdan, huzurunuzdan fedakarlık yapmaya başladıysanız, bir an önce bu yaklaşımdan kurtulmanız gerektiğini bilmelisiniz.
Çünkü her şey iş değildir. Ve eğer böyle yaşamaya devam ederseniz, bir süre sonra hayatınızda işinizden başka sarılabileceğiniz hiçbir şey kalmayacaktır. Tam da bu noktada size bu yazıyı incelemenizi öneriyorum. Böylelikle işiniz için özel hayatınızdan ne kadar ödün verdiğinizi daha iyi anlayabilirsiniz.
Yalnızlıktan Korkmak!
Yalnızlıktan Korkmak!Ömrünüzün büyük bir kısmını ardınızda bıraktıktan sonra kendinize sormanız gereken sorulardan bir diğeri de “yalnızlıktan korkuyor muyum?” olmalıdır.
Çünkü yalnızlıktan korkmanız kendinizle ilgili halletmeniz gereken sorunlar olduğuna işaret etmektedir. Yani etrafınızda sürekli birileri olsun istiyor ve tek başınıza zaman geçirmekten korkuyorsanız, kendi kendinize yetebilmeyi öğrenmelisiniz demektir.
Kaldı ki yalnızlıktan keyif almayı öğrendiğinizde, o ana kadar kalabalıkların arkasına sığındığınız için kendinize kızacak, “keşke yalnızlığın keyfini daha önce anlayabilseydim” diyeceksiniz. Uzun lafın kısası, artık yalnızlıktan korkmalısınız.
Hatta bu korkunuzu yenmek için ilk olarak ne yapın, biliyor musunuz? Tek başınıza seyahate çıkın. Yalnız yapacağınız yolculuğunuzda ne kadar çok eğleneceğinizi bu yazıyı inceleyerek az çok tahmin edebilirsiniz.
Hayallerinizi Ertelemek!
Hayallerinizi Ertelemek!Bir zamanlar gerçeğe dönüştürmeye yürekten inandığınız hayalleriniz vardı. Hepsini bir bir hayata geçirecek, belki de çocukluğunuzdan beri istediğiniz her şeyi yapacaktınız.
Ama büyük ihtimalle araya hayat girdi. Yaşama telaşına düştünüz ve hayallerinizi hep daha sonraya ertelediniz. Rötar yapmış düşlerinizi bir süre sonra pas tutmaya bırakıp, zihninizin en ücra köşelerine atarak unutulmaya terk ettiniz.
Evet, bu anlattıklarım şu anda içinde olduğunuz durumu yansıtıyor olabilir mi? Siz de hayallerinizi ertelemeyi bir nevi alışkanlık haline getirmiş olabilir misiniz? Eğer öyleyse, lütfen sonsuza kadar yaşayamayacağınızın farkına varın ve tutkularınızın peşinden gitmenin bu hayatta yapabileceğiniz en iyi şey olduğunu anlayın.
Çok mu zor geliyor? Öyleyse paranın peşinden koşmak için harcadığınız çabanın sadece bir kısmını hayalleriniz için harcayın derim. Emin olun, hayallerin peşinden koşmak için öne sürülecek nedenler çok daha mantıklı!
Doğanıza Aykırı Davranmak!
Doğanıza Aykırı Davranmak!Şimdiye kadar başka biri gibi davranmış olabilirsiniz. Hiç istemediğiniz işlerde çalışmış, sizi yansıtmayan alanlarda yaşamış, uyum sağlayamadığınız kişilerle ilişki sürdürmeye uğraşmış olabilirsiniz.
Kısacası; hayatınızın bir yarısını doğanıza aykırı davranarak yaşamış olabilirsiniz. Ama artık içinizde olanları ortaya çıkarmanın vakti geldi. Gerçek isteklerinizi bulmak ve özlediğiniz hayatı yaşamak için kendinize doğru bir keşif yolculuğuna çıkmalısınız.
Üzerini örtmeye çalıştığınız gerçeklikleri ortaya çıkarmayı başardığınızda, hayatınızı pişmanlıklarla dolu olarak geçirmekten de kurtulmuşusunuz demektir.
Geçmişe Sünger Çekememek!
Geçmişe Sünger Çekememek!Hayatınızı hata yaparak geçirdiğinizi düşünüyor olabilirsiniz. Eğitim hayatınızda da iş hayatınızda da özel hayatınızda da kendinizi başarısız biri olarak nitelendiriyor olabilirsiniz. Sonuçta; bu düşünceleriniz gerçek olsun ya da olmasın, üzerinize yapıştırdığınız o “başarısız” yaftasından kurtulmalısınız.
Kaldı ki şimdiye kadar kalkıştığınız her işte olumsuz neticelerle karşılaşmış olsanız bile bu geleceğinizin de aynı doğrultuda ilerleyeceğini göstermemektedir, değil mi? Kısacası; geçmişinize sünger çekmeyi ve kendinizi affetmeyi öğrenmelisiniz.
Zira çoktan olmuş şeyler için kendinizi hırpalamanın ne bir manası ne de bir faydası vardır. Hem kim bilir, tersini düşünseniz bile belki de hayat yolculuğunuza gayet başarılı bir şekilde devam ediyorsunuzdur. Dilerseniz; kendinizi başarılı ya da başarısız olarak nitelendirmeden önce bir de buraya bakın.
Pasif Olmak!
Pasif Olmak!Burada pasiflikten kastımın; hem ruhen hem zihnen hem de bedenen pasiflik olduğunu söyleyerek başlayayım. 30’lu yaşların da verdiği miskinlikle yavaş yavaş tembelliğe alıştıysanız, bunu hemen bırakmanız lazım demektir.
Gittikçe asosyal biri haline geliyorsanız, iş-ev dışında hiçbir şey yapmıyorsanız, bu robotik yaşam tarzınızla kendinize zarar verdiğinizi bilmelisiniz. Hem şimdi hayatın içine karışmalı, yeni yerlere yeni insanlara karşı kendinizi kapatmamalı, “nerede hareket orada bereket” felsefesinin ne kadar doğru olduğunu kendi gözlerinizle görmelisiniz.
Bütün Problemlerinizi Kafanızın içinde Halletmeye Çalışmak!
Bütün Problemlerinizi Kafanızın içinde Halletmeye Çalışmak!Sorunların içinde boğulmanıza rağmen onlarla tek başınıza mücadele etmeye çalışıyorsunuz.
Yakınlarınıza problemlerinizi anlatmıyor, bu nedenle de gittikçe daha da karanlık çıkmazlara sürükleniyorsunuz.
Evet, her ne kadar alışkanlık gibi görünmese de bu yaklaşım da size zarar verenler arasında! Yani yapmanız gereken şey, negatif düşüncelerle kendinizi yiyip bitirmek yerine ihtiyacınız olduğunda yakınlarınızdan destek almaktır. Sorunlarınızı anlatmalı, paylaşmanın sizi ne kadar hafifleteceğini görmelisiniz.
Endişelerden kurtulup gerçek yaşama başlamak için dikkate almanız gereken öneriler için tıklayın!
Yaşamayı Unutmak!
Yaşamayı Unutmak!Yolun yarısını tamamladıysanız ve hayatınızın geri kalanını istediğiniz şekilde geçirmek istiyorsanız, o zaman yaşamaya başlamalısınız. Şimdi hemen öyle “sanki biz yaşamıyor muyuz?” gibi düşüncelerle savunmaya geçmeyin.
Önce ne demek istediğime kulak verin. Evet, pek çok kişi hayatın telaşesine kapılıp yaşamanın ne anlama geldiğini unutuyor. Üzgünüm ama ne yazık ki durum tam olarak böyle! İnsanlar, hayatın koşuşturmacasından yaşamanın hakkını vermeyi unutuyorlar.
Bu tıpkı yaşamsal fonksiyonları devam ettirebilmek için nefes almakla, “yaşamak ne güzel şey” deyip hissederek nefes almak arasındaki fark gibi! Sonuç olarak; hayatınızın bir yarısını yine hayatın kendisini görmezden gelerek geçirmiş olabilirsiniz
Ama artık bir şeylerin farkına varmaya başladığına göre, umarım geri kalanı aynı şekilde geçirmeyeceksiniz.
Şükretmemek!
Şükretmemek!Şükretmeyi biliyor musunuz? Sahip olduklarınız için diyorum; minnet duymayı sahiden biliyor musunuz?
Eminim ki şu anda aranızda soruya hiç düşünmeden “tabii ki biliyorum” şeklinde cevap veren kişiler vardır. Çünkü sözde herkes minnet duyuyor, elinde olanlar için şükretmeyi biliyordur.
Ama gerçekte çoğu kişinin hayatını minnet duymayı unutarak yaşadığını rahatlıkla söyleyebilirim. İşte bu nedenle de size hayatınızın geri kalanında şükretmek için daha fazla zaman harcamanızı öneriyorum.
Örneğin; her gece yatmadan önce sahip olduğunuz 3, 5, 10 (sayıyı siz belirleyin) şey için şükredebilirsiniz. Böylelikle farkında olmadığınız veya alıştığınız için artık unuttuğunuz ama hayatınızı güzelleştiren ne kadar çok şey olduğunu daha iyi anlarsınız.