Ünlü oyuncu Ufuk Özkan’ın karaciğer yağlanması nedeniyle ciddi sorunlar yaşadığı ve üçüncü derece siroza yakalandığı öğrenildi. Peki karaciğer yağlanmasının arka planında ne yatıyor? Bu durum hangi tehlikeleri beraberinde getiriyor? Karaciğer yağlanmasına karşı nasıl önlem almak gerekiyor?

Karaciğer yağlanması, genelde aşırı kilolu, bel çevresi geniş veya alkol tüketimi fazla olan bireylerde görülüyor. Karaciğerde biriken yağ, zamanla bu organın büyümesine neden oluyor.

 

Geçtiğimiz günlerde oyuncu Ufuk Özkan’ın uzun süredir karaciğer yağlanmasıyla mücadele ettiği ortaya çıktı.

 

Basında yer alan haberlerde, canlandıracağı rol için 5-6 kilo vermeyi amaçlarken 17 kilo kaybeden Özkan’a rutin Sağlık kontrolleri sırasında üçüncü derece siroz teşhisi konduğu; ünlü oyuncunun acilen organ nakli olmadığı takdirde hayati tehlikesinin bulunduğu bildirildi.

Karaciğer yağlanmasında Özkan’ın zayıflamak için uyguladığı yanlış diyetin de etkili olduğu öne sürüldü.

 

‘SALGIN GİBİ ÖNLENEMEZ ŞEKİLDE ARTMAYA BAŞLADI’

 

Karaciğer yağlanması ilgili görüşlerine başvurduğum İç hastalıkları Uzmanı Dr. Aytaç Karadağ, “Maalesef obezitede Avrupa’da birinci, dünyada ise üçüncü sıradayız. Haliyle obeziteyle birebir ilişkili olan karaciğer yağlanması vakaları da hem dünyada hem de ülkemizde salgın misali önlenemez şekilde artmaya devam ediyor. Ülkemizde yaştan bağımsız olarak toplumun yüzde 25’inde görülen karaciğer yağlanması çocuklarda dahi yanlış beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı nedeniyle sıkça görülüyor” ifadelerini kullandı.

Gastroentoloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral ise karaciğer yağlanmasının son yılların moda hastalığı olduğunun altını çizerek, “Her 4-5 kişiden birinde bulunuyor. Çoğu zaman kilosu fazla, göbekli, bel çevresi geniş ve aşırı alkol kullanan kişilerde görülüyor. Hastalığın, genetik yatkınlıkla ilgili olması da mümkün” dedi.

‘SON 20 YILDA KARACİĞER YAĞLANMASINA BAĞLI KARACİĞER KANSERİ 10 KAT ARTTI’

 

Karaciğer yağlanmasına bağlı olarak son 20 yılda karaciğer kanserinin 10 kat arttığını vurgulayan Dr. Aytaç Karadağ, “Tüm kanserler içinde dünyada altıncı sırada görülüyor. Ülkemizde karaciğer kanseri görülme oranı her geçen yıl artıyor. Yağlanmaya bağlı karaciğer sirozu gelişenlerin maalesef üçte biri gibi büyük bir kısmında karaciğer kanseri gelişiyor” ifadelerini kullandı.

 

Prof. Dr. Vedat Göral da bu veriye katılarak “Yanlış beslenmeden dolayı, karaciğerimiz bozuluyor ve onu yoruyoruz. Bunun sonucunda, karaciğer sirozu ve karaciğer kanseri meydana geliyor” dedi.

 

Bu noktada akla pek çok soru geliyor. Karaciğer yağlanmasında neler etkili oluyor? Nasıl bir beslenme şeklini benimsemek gerekiyor?

1-) KARACİĞER YAĞLANMASININ BELİRTİLERİ NELER?

 

Dr. Aytaç Karadağ: Karaciğer yağlanması genelde sessiz seyirli olup, hafif bir halsizlik haricinde belirti vermez. Fakat yağlanma şiddeti artıp, karaciğer hücre rezervi azalmaya başlayınca karın sağ üst tarafında hassasiyet, dolgunluk hissi, çabuk yorulma, kıllarda dökülme, kırmızı ve parlak dil, kaslarda incelme, ağızda kötü koku, iştahsızlık, bulantı ve kusma, bacaklarda ödem, karında su toplamasına bağlı şişlik, ciltte, idrarda ve göz aklarında sararma görülmeye başlar.

 

2-) KARACİĞER YAĞLANMASINDA NELER ETKİLİ?

 

Prof. Dr. Vedat Göral: Günümüzde sık rastladığımız karaciğer yağlanmasının çoğu, beslenme yanlışlarıyla ilişkilidir. Fast food, enerjisi yüksek içecek ve gıdalarla aşırı beslenme, hareket azlığı, spor yapmama, kilo fazlalığı ve obezite, sorunun yaygınlaşmasında direkt etkendir.

 

Basit kilo alımının yanında insülin direnci tablosunun varlığı, şeker hastalığı, kanda trigliserid olarak bilinen yağların artışının da karaciğer yağlanması oluşmasında önemli payı var. Aşırı kalori alımı, yanlış ve dengesiz beslenme, şeker ve enerjisi yüksek gıda tüketimindeki korkunç artış, yağ ve karbonhidrat tüketimi çılgınlığı, rafine atıştırma ürünleri ve tabii ki hareketsiz bir yaşam, bu tabloların oluşmasında ana rolü oynuyor.

3-) NASIL BİR BESLENME ŞEKLİNİ BENİMSEMEK GEREKİYOR?

 

Dr. Aytaç Karadağ: Düşük glisemik endeksli; şekerin, ekmeğin, hamur işlerinin, pilavın, patates-mısır gibi nişastalı sebzelerin, paketlenmiş ürünlerin, balın, pekmezin, çikolatanın, reçelin, rafine gıdaların azaltıldığı bir beslenme, yaşam standardı haline getirilmelidir. Diyetin doymuş yağ ve basit şeker oranı düşük, lif oranı yüksek olmalıdır.

 

Hızlı kilo kayıplarında karaciğer yağlanması artıracağı için kilo kaybı haftada 450 gram olmalı, maksimum 900 gramı geçmemelidir. Aynı zamanda haftada 150 dakikalık egzersiz de karaciğer yağlanmasında son derece etkilidir.

 

Prof. Dr. Vedat Göral: İnsülin direnci gelişen vakalarda, insülin duyarlılığını azaltan ilaçlar kullanılabilir. Bu konuda E vitamininin yararı biliniyor. Statinler yani kanda yağ seviyesini düşüren ilaçlar da hastalarda kullanılabilir. Özellikle enginar ve bol yeşil sebzeler yarar sağlar. Katı yağ, hayvani yağ, sakatat, yoğurdun kaymağı, tavuk derisi, kuru yemiş ve çikolatadan uzak durulmalıdır.

4-) ALKOL KARACİĞERDE NASIL YAĞLANMA YAPIYOR?

 

Prof. Dr. Vedat Göral: Alkol, uzun süreli kullanılırsa toksik etki yapar ve tüm organlara zarar vermeye başlar. Başlangıçta karaciğer yağlanmasına, sonra hepatit ve karaciğer sirozuna neden olur.

 

Fakat alkol herkesin karaciğerinde aynı derecede hasar yapmaz. Genetik olarak bazı kişilerde, hasar daha fazla olur. Alınan alkolün miktarı, alkolle birlikte tüketilen gıdalar, mide boşalım hızı, midedeki alkol, metabolizma hızını ve dolayısıyla karaciğer hasarını etkiler.

 

5-) NE MİKTARDA ALKOL KULLANIMI SORUNUN ORTAYA ÇIKMASINDA ETKİLİ?

 

Dr. Aytaç Karadağ: En sık karşılaştığımız ilk evrede karaciğerde sadece yağ birikimi başlar. Her gün 20 gramdan fazla alkol alımıyla uzun vadede karaciğer yağlanması meydana gelir. Günde 60 gramdan fazla alkol alanların yüzde 90’ında karaciğer yağlanması gelişir.

 

Prof. Dr. Vedat Göral: Erkeklerde 40-120 gram, kadınlarda 20-50 gram alkolün, 10 yıl süreyle kullanılması sonrasında karaciğer hastalığı ortaya çıkabilir. Alkoliklerin yüzde 10-15’inde karaciğer sirozu gelişir. Her gün düzenli alkol tüketenlerde, ara sıra alkol tüketenlere göre daha fazla sorun meydana gelir.

6-) KARACİĞER YAĞLANMASI BAŞKA HANGİ KOMPLİKASYONLARIN OLUŞMASINA NEDEN OLUR?

 

Dr. Aytaç Karadağ: Karaciğer yağlanması bir süreçtir; önce basit yağlanma denilen hepatosteatoz gelişir. İlerleyince karaciğer hücrelerinde hasar başlar ve steatohepatit denen yıkım evresi meydana gelir. Bu evrede karaciğer enzimleri yükselmeye başlar. Altta yatan nedenleri düzeltemeyince, en basitinden kilo veremeyince bu evredeki hastaların 10 yıl içinde yüzde 10-20 karaciğer hücrelerindeki hasar iyice artıp fibrozis denilen sertleşme başlar ve artık karaciğer yetmezliği olarak da bilinen siroz evresi oluşur.

Prof. Dr. Vedat Göral: Karaciğer sirozu gelişen vakalarda, karaciğerde kanser bile gelişebilir. Karaciğer yağlanması gelişen vakalarda, çoğunlukla insülin direnci de vardır. İnsülin direnci gelişen vakalarda ileriki dönemlerde; şeker hastalığı, mide kanseri, pankreas kanseri ve prostat kanseri riski de artar.

7-) HASTALIĞIN İLERİ EVRESİNDE ORGAN NAKLİ GEREKEBİLİR Mİ?

 

Dr. Aytaç Karadağ: Karaciğer rejeneratif kabiliyeti çok yüksek bir organ olduğu için erken evrelerde kendini onarabilir. Ama siroz evresinden itibaren karaciğer kendini onarabilme yeteneğini kaybeder. Özellikle de karaciğer sirozu ve erken evre karaciğer kanserinde karaciğer nakli gerekebilir. Çünkü bu hastalıklarda normal ilaç tedavisi hastalığı yenmek için yeterli olmaz. Siroz nedeniyle karaciğer nakli olan hastaların en az yüzde 2-3’ünün NASH sirozu olduğu tahmin ediliyor.