Hayvanlar alemine şöyle bir göz atacak olursanız, kendi türlerinin çektikleri acı ve sıkıntılara karşı duyarlı olduklarını gözlemleyebilirsiniz. Birlik ve beraberlik içinde yaşamak aslında genetik kodumuzun bir parçasıdır. Çünkü dayanışma içinde yaşamak, canlıların hayatta kalmasını sağlar. Asıl doğal olmayan şey duyarsızlık halidir.

Hayvanlar dünyasında bile durum böyleyken, neden bazı insanlar başkalarının çektikleri acılar karşısında duyarsızdır? Nasıl oluyor da bazı insanlar kendilerinin dışında kalan her şeye karşı duygusal açıdan yabancı kalabiliyor? Bir insanın duyarsız olmasına neden olan şey nedir? Duyarsızlık nasıl ortaya çıkar?

Tüm bu sorular için çeşitli açıklamalar mevcuttur. Duyarsız davranışlara, ciddi patolojik sorunlar veya aşırı hassasiyet neden olabilir. Kişinin duyarsız olmasına sebep olan etkenler sayılamayacak kadar çoktur.

“İmkansızı arzulamak ve başkalarının acılarına saygı gösterememek, aklın ve ruhun iki büyük hastalığıdır.”

– Bías of Priene

Ciddi boyutta bir akıl hastalığı ile karşı karşıya değilsek eğer, insanların tamamıyla duyarsız olması mümkün değildir. Duyarsızlığın derecesi, nesne ve koşullar dahilinde değişim gösterir. Başka bir deyişle, bir kişi kendi haricindeki kimselerin yaşadıkları acılara karşı duyarsız kalabilirken, başka bir kişi ise insanların acılarına fazlasıyla hassasiyet gösteriyor olabilir.

Duyarsızlık: Sebep ve belirtileri

Eğer işlek bir sokakta yaşıyorsanız, sakin bir sokakta yaşayan birinin aksine gün içinde fazlasıyla sese maruz kalırsınız. Gürültülü ortamlara alışık değilseniz, maruz kaldığınız sesler sizi rahatsız edebilir. Ancak bir süre sonra bu durum tamamen tersine döner. Artık dışardan gelen seslere dikkatinizi vermemeye başlarsınız. Hatta artık tamamen sessiz bir ortamda bulunduğunuzda, sükûnet sizde neredeyse bir alarm algısı yaratmaya başlayabilir.  Kısacası artık sese karşı duyarsızlaşırsınız.

Duygular dünyasında da durumlar bu örnektekiyle aynı olmasa da benzer şekilde işler. Çok büyük duygusal acılardan geçmiş olan kişiler, insanların acılarına ortak olma yolunda çok daha anlayışlı ve duyarlı olma eğilimindedir. Ancak bu durum tamamen aksi yönde de de gelişebilir. Özellikle yaşadıkları acı kaldırabileceklerinden çok daha fazlaysa ya da durumları ile ilgili aşırı hassasiyet yaşıyorlarsa, bu kimselerde dışarıya karşı duyarsızlaşma gözlemlenebilmektedir.

Esas rahatsız edici kısım, bu bahsettiğimiz durumun tam aksinin gerçekleşmesidir; yani herhangi büyük bir acıdan geçmemiş, yalnızca ufak sorunlar yaşayan kimselerin duyarsız olmaları durumu. Bu tür kişiler başka insanların yaşadıkları acılara karşı hiçbir duygusal tepki göstermez; empati yetenekleri gelişmemiştir ve bu yüzden bir tür duygusal cehalet sergiler. Bu duygusal cehalet, mutlu anlara ortak olmayı da engeller.

Aynı anda hem hassas hem de duyarsız hissettiğiniz zaman

Hem hassasiyet hem de duyarsızlığın bir arada yaşanması, kişiler arasında yaygın şekilde gözlemlenen bir durumdur. Ayrıca normalde empatik ve duyarlı olarak tanımlayabileceğimiz kişiler, bazen duyarsız yaklaşımlar içine girebilir. Bu durumun gerçekleşmesinde birçok faktör rol oynar. Örneğin, bir kişi büyük bir üzüntü yaşıyorsa eğer, muhtemelen çok yüksek bir duygusal enerjiye sahip olamayacaktır.

Bazı insanlar ise acı çekmekten gerçek anlamda korku duyar. Bu sebeple farkında bile olmadan kendilerini duyarsız hale getirmek adına stratejiler, mekanizmalar ve çeşitli yollar geliştirirler.

Psikoaktif ilaçların tüketimi, başkalarının acılarına karşı bir nevi duyarsızlık duvarı örmeyi sağlar. Aşırı sert bir karakter benimseyip, bu karakteri beslemek de duyarsız olma yolunda uygulanan stratejilerden birisidir. Böylece bu kişiler, duyguları üzerinde sıkı bir kontrole ve duyarsız bir enerjiye sahip olur.

Birine karşı duyarlı olmak herkese karşı duyarlı olmaktır

Erich Fromm gerçek sevgi ve dayanışmanın evrensel olduğunu söyler; bir insanı sevmenin aslında tüm insanlığı sevmek demek olduğunu savunur. Bu varsayımdan yola çıkarak imkansız bir noktaya değinebiliriz. Hissedilen hassasiyet farklı yoğunluklarda da olsa, yalnızca bir bireyin yaşadığı acıya karşı duyarlı olup geriye kalan kişilerin acılarına karşı duyarsız kalmanız imkansızdır.

Etrafınızdaki insanlardan hassasiyetli yaklaşımlar görememek de sizi etkileyebilir. Dayanışmaya yönelik eğilimler içgüdüseldir. Genetik kodunuzda ”hayatta kalma garantisi” olarak yerleştirilmiş bazı bilgiler mevcuttur.Yardım etmek ve yardım görmek, hayatta kalmak için şarttır.

Kaynakça:https://aklinizikesfedin.com/baskalarina-karsi-duyarsizlik-nasil-ortaya-cikar/