“Bedenim bana aittir” bilinci
Çocuğun istismardan korunabilmesi için “İzin verirsem dokunabilirsin.” farkındalığı ” Bedenim bana aittir.” bilinciyle birlikte verilmelidir. Çünkü çocuğun, kendi bedeni üzerindeki hakimiyetini öğrenmesi yetmez. Aynı zamanda bu beden üzerinde söz hakkı olduğunu da bilmelidir.
Çocuğa fiziksel baskıya direnme gücü kazandırılmalı
Yetişkinler, bazen farkında olmadan, çocuklarının üzerinde güç gösterisinde bulunurlar. Örneğin, bir akrabası sanki oyun oynar gibi çocuğu sevmek için kovalayıp odanın bir köşesinde yakalar ve onu zorlayarak sever. Çocuk o esnada kendinden büyük birinin gücüne teslim olur ve ondan kaçılamayacağını hafızasına yazar. Araştırmalar istismar edilmiş çocukların birçoğunun bu kanaat yüzünden çırpınmadığını, bağırmadığını, kaçmaya çalışmadığını gösterir.
Çocuğun öfkesini ifade etmesine izin verilmeli
İstismara uğratılmış çocukların çoğu “Karşı koyarsam, bana kızacağından korktum.” derler. Anne babaların çocuklarında törpülemeye çalıştığı öfke duygusu işte tam bu noktada gereklidir ve koruyucu bir silah gibi devreye girmelidir. Çocuklar, taciz anında yaşadıkları korku ve endişe yüzünden öfke duygusunu kullanıp bağırıp çağırmaları, ortalığı birbirine katmaları gerekirken; ne yazık ki bir kuş gibi çaresizce tacizcinin elinde kalakalırlar.
Bilinçli şüphecilik
Şüphe, bir istismarın ortaya çıkarılmasında en önemli etkendir. Yetişkinler çocuğun zarara uğratılması konusunda “bilinçli şüphecilik” ile hareket etmelidir. Mesela bir çocuğun elini tutmuş, inşaat alanına doğru yürüyen bir yetişkini görenlerin aklına “Acaba?” sorusu gelmelidir. Çocukta görülen davranış bozuklukları, çocuğun yakın çevresi tarafından “Neler oluyor?” şeklinde yorumlanmalıdır. Eğer bu bilinçli şüphecilik olmazsa, gizli bir suiistimalin ortaya çıkması hemen hemen imkansızdır.
Pedagog Adem Güneş