Ömrümün 40 yılını Türkiye ve Almanya okullarında öğretmen olarak geçirdim. Almanya’daki ilk öğretmenlik yılımda Alman öğrencilere de ders veriyordum. Sınıfa girdiğimde öğrenciler ayağa kalkmıyor, ders başladığı halde her kafadan ayrı ses çıkıyordu.
Okul müdürüne bu durumu şikâyet ettim.’’ Geldiğim ülkede öğretmen sınıfa girince öğrenciler ayağa kalkar, öğretmen sınıfı selamlar, öğrenciler de buna cevap verir. Ders böyle başlar. ‘’ dedim. Okul müdürü anlayışlı bir insandı.
‘’Haklısınız, harpten sonra bizde Hitler dönemine tepki olarak eğitim anlayışı değişti. Bu modern eğitim, otorite ve disipline karşı. Ama ben sizin söylediklerinizi doğru buluyorum. Siz söylediklerinizi gelecek öğretmenler toplantısında meslektaşlara anlatın, onlar da kabul ederse derslere böyle başlayalım ‘’ dedi. Öğretmen toplantısında uzun tartışmalardan sonra öğretmenler derse böyle başlamayı kabul ettiler. Fakat Alman okulunda disiplinden uzak davranışlar bundan ibaret değildi.
Alman okullarında disiplin
O yıllarda Türk öğrenciler Türkiye’den yeni geldikleri ve Türk Hazırlık Sınıfları’nda okudukları için öğretmenlere saygılı idiler. Alman öğretmenlerin Türk öğrencilerin bize olan saygı ve sevgisine imrenip bunu yüzümüze söylediklerini hatırlıyorum.
Türk Hazırlık Sınıfları kaldırılınca Türk öğrenciler Alman okullarında okumaya başladılar. Türkçe derslere isteğe bağlı devam ettiler. Alman okullarına giden Türk öğrenciler Alman okullarındaki disiplinsiz havaya kısa zamanda alıştılar. Bu disiplinsizlik önce erkeklerde sonra kızlarda görüldü ve başarı azaldı.
Bu yıllarda Alman okullarında öğrenciler şu davranışları sergiliyordu;
Derse geç geliyorlar veya dersten kaçıyorlar.
Öğretmenin ders vermesini’’Yine mi ders?’’diye engelliyorlar.
Ev ödevi yapmak istemiyorlar. Verilen ödevi yapmadan, ders araç, gereçleri olmadan ve acayip kıyafetlerle okula geliyorlar.
Güzel havada sınıfta değil dışarıda olmak istiyorlar.
Yazılıların tarihini değiştirmesi için öğretmenlere baskı yapıyorlar.
Okulda ve okul önünde sigara içiyorlar.
Televizyon ve medyadan şiddet içerikli, olumsuz davranışları kendilerine örnek alıyorlar. Okul eşyalarına zarar veriyorlar.
Genç yaşlarda cinsellikle tanışıyorlar.
Disko ve partilerde, alkol ve uyuşturucu kullanıyorlar.
Anne ve babalarına ön ismi ile hitap ediyor, öğretmenlere ‘sen’ diye sesleniyorlar. Öğretmenlere hakaret ediyor ve saygı göstermiyorlardı.
Bütün bu disiplinsiz ve olumsuz davranışlara karşı öğrencilere yalnız nasihat ediliyordu. Bir iş yerine devamlı geç gelen veya birkaç gün gelmeyen işçiye hemen kapı gösterilirken, okula geç gelen veya kaçan öğrenci bir nasihatle kurtuluyordu. Bu ceza uygulaması hayatın gerçeklerine aykırı idi. Konuşma, tartışma ile öğrencinin doğru yolu bulması isteniyordu.
Türk okullarında disiplin
Türkiye’deki okullarda da son yıllarda aynı Alman okullarındaki eğitim anlayışı ve disiplinsiz davranışlar yaygınlaşmakta ve bunun modern eğitim olduğuna inanılmaktadır. Hâlbuki disiplin olmadan eğitim olmaz. ‘’Hababam Sınıfı’’ olmak, öğretmenleri gırgıra almak, öğretmenlere hakaret etmek, okul kurallarını çiğnemek, okulu asmak modadır.
Öğrenciler, pantolonu indirilen, sırtına yazı yazılan, dersinde sigara içilen, altından sandalyesi ve kürsüsü alınan öğretmenleri cep telefonlarına kaydederek internette yayınlıyorlar veya bazı televizyon kanallarına gönderiyorlar. Öğretmen ve okulun saygınlığı azalıyor. Türkiye okullarında şiddet ve uyuşturucu kullanmak ilkokullara kadar iniyor.
Disiplin neden gereklidir?
Öğretmen öğrenci ilişkisi arkadaş ilişkisi değildir. Öğretmen otoritesini gösteremiyorsa, öğrenci öğretmendeki zayıflıktan faydalanır. Geçmişte öğrencileri, çocukları aşağılamak ve utandırmak eğitim metodu idi. Çocuklar aşağılanmamalı ve şiddet uygulanmamalıdır. Fakat bundan eğitimde otoritenin faydasız olduğu sonucu çıkarılmamalıdır.
Öğretmen öğrenci ilişkisinde’’Ne öğrenci öğretmenin kölesi, ne de öğretmen öğrencinin kölesi olmalıdır.’’ Öğretmen saygıyı hak eder. Okul bunu sağlayan kurum olmalıdır. Dersine iyi hazırlanmış öğretmen, kendinden emin okula gitmeli ve sınıfına girmelidir. Disiplin, gençlerin yaratıcı güçlerini kazanmaları için gereklidir. Düzen insan hayatının temelidir. Dış düzen, iç düzeni getirir. Dış düzen, birlikte yaşamayı ve ait olma duygusunu güçlendirir.
Disiplin alıştırmalarla, tekrarlarla gerçekleştirilir. Bir ritüel gibi tekrarlanan hareketler zamanla alışkanlık haline gelir. Evde anne ve baba çocuğunun yemekten evvel ellerini yıkamasını, yemekten sonra dişlerini fırçalamasını, yatağını düzeltmesini sağlayarak bu davranışları alışkanlık haline getirtir. Anne ve babalara çocuk terbiyesinde “Disiplin mi, sevgi mi?’’ diye sorulsa sevgiyi seçiyorlar.
Elbette çocuk terbiyesinde sevgi önemlidir. Ama bu çocuklara disiplin verilmeyeceği anlamına gelmez. Bir Türk atasözü ‘’ Çocuk mu aziz, terbiyesi mi daha aziz?’’ der. Bunun anlamı şudur: Çocuk bizim çok sevdiğimiz varlıktır, ama onun disiplinli, terbiyeli yetiştirilmesi daha önemlidir. Anneler babalar çocuklarına uygulanması mümkün olan davranış kurallarını koyup, bunları sürekli uygulaması gerekir. Çocuğun bir ısrarında veya ağlamasında koyulan kural değiştirilmemelidir. Bir defa hayır denmişse, onu değiştirmek hayır’ın etkisini azaltır.
Disiplin ve ceza
İnsan toplumlarında hukuk ve düzen ceza vermeden gerçekleşemez. Adaleti temsil eden kadın heykelinin bir elinde terazi, bir elinde kılıç vardır. Bununla cezaların korku ve caydırıcı etkisi anlatılmak istenir. Kim gençleri sigara, alkol ve uyuşturucudan ceza vermeden korumak isterse başaramaz. Çocuk ve gençlerin sağlığını korumak için ceza gerekir.
Almanya’nın ünlü yatılı okulu Salem’ de; öğrencilere alkol testi yapılıyor. Öğrencilerin idrarları her hafta uyuşturucu kontrolü için tahlile gönderiliyor. Uyuşturucu kullandığı anlaşılan okuldan atılıyor. Dersten kaçana cumartesi gecesi okulda kalma cezası veriliyor. Sigara içene 10 saat hastanede yaşlı hastalara yardım cezası veriliyor. Okul müdürünün belirttiğine göre, bu cezalar sigara, alkol ve uyuşturucu kullanımını engellemekte caydırıcı etki yapmaktadır.(1)
Modern terbiye ve eğitimin İngiltere’de kurucularından olan filozof Bertrand Russell de ’’Modern terbiyeci disiplinsiz yapamaz, ama onu yeni usullerle temin eder’’ demektedir. (2)
Sonuç:
Eğitimin hedefi ferde kendi kendisini nasıl daha iyi yöneteceğini öğretmek ve iyi insan, iyi vatandaş olarak yetişmesini sağlamaktır. Öğretimin hedefi ise, ferdi bir iş, bir meslek sahibi yapmak ve üretici duruma getirmektir.
Eğitim ve öğretimin yukarıdaki hedeflerine ulaşmak, günümüzde çeşitli nedenlerle engellenmektedir. Bu engelleri ortadan kaldırmak için eğitimin temeli otorite, saygı, sevgi ve disipline dayanmalıdır.
Kaynakça;
1)Bueb, Bernhard; Lob der Disziplin,Ullstein, Berlin,2008
2)Russel, Bertrand; Terbiyeye Dair(On Education), MEB Yayınları,1964
www.zekionsoz.com