Eski oturduğumuz mahalleden bir komşumuz vardı.
Komşu da , biz de o mahalleden taşınmıştık.
Kadını bazen çarşıda, pazarda tesadüfen görürdüm. Yalnızsam görmezden gelir , o da beni görmesin diye kafamı çevirirdim. Eğer yanımda annem varsa mecburen durur iki kelam etmek zorunda kalırdım.
Sebepsiz yere bu kadından hiç hoşlanmazdım.
Dün annemle otururken yine o kadından bir sohbet açıldı.
Anneme ” Niyeyse ben o kadını hiç sevmiyorum anne” dedim.
Annem ben biliyorum, dedi.
Bir anda şaşırdım. Ben bilmezken annem nasıl bilebilirdi.
Sonra anlatmaya başladı.
“Daha 3 yaşında bile yoktun. Bir gün seni alıp onlara çay içmeye gitmiştim. Onun kızını bisiklete bindirmeye çalıştın. Tabii beceremeyip düşürdün. O da hışımla yerinden kalkıp sana bir tokat attı. Sen o günden sonra bir daha onların kapısının önünden bile geçmek istemedin. Ne zaman sokakta görsen ağladın. Ben de sana öyle yaptığı için uzun süre konuşmadım. Sonra onlar taşındı, zaten.”
Şok içinde dinledim, annemi. Ama annem anlatınca birden hayal gibi o sahne gözümün önüne geldi.
İnsanlara yaşattığımız ya da bize yaşatılan kötü olaylar belki unutuluyor.
Ama onu yaşarken ne hissettiğimizi asla unutmuyoruz.
Çocuk o anlamaz diye düşünülüp hor kullanılan çocuklar da belki yaşadıklarını unutuyor ama yaşadıkları karşısında hissettiklerini asla unutmuyor.
Ve siz çocuğunuza ne hissettirdiyseniz o da size öyle bir evlat oluyor.
Vakti geldiğinde sizi görmezden gelip kafasını çeviriyor.
Bunu asla unutmayın...
Dilek Cesur’un Instagram hesabından…