İlkokul birinci sınıfa başladığımda, ön sıralarda, tek başına oturan bir çocuk gördüm. Yanımdaki kıza çocuğun neden böyle yalnız oturduğunu sorduğumda, kız bana “Onun hep sümüğü akıyor, bu yüzden kimse onunla oturmak istemedi.” dedi.
Birkaç gün sonra, öğretmenimiz sınıftaki oturma düzenimizi yeniden ayarlarken, bu çocuğa da bir arkadaş bulmaya çalıştı fakat yine kimse buna yanaşmadı. En sonunda ben parmağımı kaldırıp, istekli oldğumu söyledim. Sümüklü çocuk bu işe çok sevindi.
Ben o günden sonra siyah önlüğümün cebinde hep iki mendil taşıdım; biri benim, diğeri de sümüklü arkadaşım içindi.
Sümüğünün aktığını fark etmediği zamanlarda, ben arkadaşımın burnunu silerdim. Sümüklü arkadaşım ikinci sınıfa geçtiğimizde, babasının işleri yüzünden, mahalleden taşınmak zorunda kaldı.
Aradan yıllar geçti…
Adını unuttuğum bu güzel kalpli çocukluk arkadaşım, gelip bir imza gününde beni buldu. Kendini tanıttı. Sarıldık, sohbet ettik. Uzun zaman önce amerika’ya yerleşmiş,evlenmiş, çocukları da varmış. Arada sırada istanbul’a gelirmiş. “Artık sümüğüm akmıyor Tamer. Artık oğlumun burnunu siliyorum”dedi kahkahalarla güldük. Bir ara sustu. Buğulu gözlerle bana baktı. “Ben..ben neleri neleri unuttum da, senin benim burnumu silmeni unutmadım Tamer.” dedi. Ortamı dağtmak için lafı gırgıra vurdum ”n’olcak lan dedim? şimdi aksa yine silerim…”
Lafımı kesti ”Öyle deme dostum. Ben o zamanlar söyleyemezdim ama kimse benim yanıma oturmuyor diye çok üzülürdüm. Okula gelmek istemezdim. Aynada sümüklü halimle karşılaştığımda kendimden tiksinirdim. Seni kimse sevmiyor, sen pis bir çocuksun derdim. Ama sonra sen bana öyle sıcak davranınca, akan sümüğüme rağmen sevildiğimi anladım.
Evet beni de seven biri vardı. Yaşasınnn…
Ve ben eğer daha sonra Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden birini bitirdiysem, bu, burnumu silen mendilin ve o mendili tutan elin sayesindedir.
Dönüp dönüp çocuklarıma bu hikayemizi anlatıyorum.
Diyorum ki, ‘Kimseyi kimseden ayırmayın. Düşeni,yalnızı, garibanı elinden tutun kaldırın yerden. Diplomalarınız sizi insan etmeye yetmez. İnsanlığın diploması vicdandır.’ diyorum.
Bu kez de benim gözlerim dumanlandı. Bir şey diyemedim. Sustum. Gitmeden, cebinden iki mendil çıkardı. “Bak dedi ben de artık senin gibi yanımda iki mendil taşıyorum. Ne olur olmaz…”
Siz de hep yanınızda iki mendil bulundurun, olur mu ömrümün güzel insanları; mutlaka sizin de karşınıza burnunu ya da gözünü sileceğiniz biri çıkar.
Tamer Dursun