Türk Dil Kurumu açıklaması: “Birine bir iş yapması için müsaade etmek” ya da “Birini bir şey yapmada serbest bırakmak.”
Çocuklar anne babalarından izin alır, öğretmenlerinden alır, bir şey – misal oyuncak- istemek için arkadaşlarından alır. Ama… Bana garip giden bunu evlilikte kullanmak.
“Kocam izin vermiyor, karım izin vermiyor.”
Bu cümleyi biz de kullanıyoruz. Arkın arkadaşlarıyla bir yere gidecekse ancak benim planlamama uymuyorsa, “Şebnem izin vermiyor” deyip sıyrılıyor işin içinden. Oysa ben kimim, izin vermek kim…
Bu kelime gündeme geldiğinde aklımda tek bir şey beliriyor: Psikologların üzerine basa basa söylediği “birbirinizin annesi- babası olmayın” cümlesi. Ama bunun adı izin vermek değil ki… Yakından uzaktan alakası yok diye düşünüyorum.
İki hafta sonra iki günlüğüne şehir dışına gideceğim. Hem de hafta sonu. Baba kız evde olacaklar. Giderken sordum mu? Evet. “Sana uyuyor değil mi, gitmem lazım” diye. İzin mi oldu şimdi bu? Ayrıca iş için gitmem lazım. İş için izin mi alacağım? Birbirimizin müsait zamanlarını soruyoruz, ona göre ayarlamaya çalışıyoruz, o kadar…
Arkadaşlarımla çıkacağım zaman soruyorum. Tabii sormam gerek. Uygun mu, başka planı var mı gibi. İşte bunu adı izin almak değil ki! Ya da izin vermek. Ben neden ona izin vereyim, o bana neden versin? Sevgi ve saygıyla da bir alakası yok. Bir yere gitmek için izin almak değil saygı belirtisi.
Ortak hesaptan para mı gerekiyor? Danışıyoruz birbirimize, izin almıyoruz.
Bu “izin” konusu bana “teslim olmak” gibi geliyor. Belki biraz sert olacak ama “kendi başına karar vermemek, karşıdakini daha üstün görmek” diyorum.
“Gidebilir miyim”demek yerine “gitmek istiyorum, sana da uyar mı” cümlesi daha doğru gelmiyor mu size de?
O kadar çok e-mail ve mesaj alıyorum ki…
Ben de sizin gibi terapiye gitmek istiyorum ama kocam izin vermiyor. (Terapiye gitmek için sormaya gerek mi var?)
Ben de çalışmak istiyorum, kocam izin vermiyor. (Nedenlerini anlattı mı?)
Ya da tam tersi..
Benim eşim de balığa gitmek istiyor ama ben sizin gibi izin vermiyorum. (E ama arada bir ayrı zaman geçirmek güzel değil mi?)
Bensiz çıkmasına izin vermiyorum… (Niye, o sizin çocuğunuz mu? Güvenmiyor musunuz?)
Bilemedim.
Bence, danışmalı, sormalı, anlatmalı ama “izin” meselesine girmemeli. İşte o tamamen “kontrol bende değil, sende. Sen ne yaparsan, ne dersen ben ona uyarım. Kararlarımı kendim veremiyorum” izlenimi uyandırıyor bende ve çok rahatsız ediyor.
Sonu “-bilir miyim?” ile biten her cümle “izin” anlamına gelmiyor olsa gerek…
Acaba bana mı bu kadar sert geliyor? Siz de aynısını düşünüyor musunuz? Hayatı paylaşıyoruz, soruyoruz, danışıyoruz. “İzin” kelimesi devreye girince devreler yanıyor işte.
Şebnem Seçkiner
Habertürk