Sevgili kızım,
Çalış, bir işin olsun. “Hayatta kendini ifade etmekten, bir işe yaradığını hissetmekten, kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir gelirin olmasından daha güzel bir şey yoktur” demeyeceğim ama bunlar olmadan her güzellik buruktur.
İşini icra ettiği mekân, insanın aynı zamanda kendini ifade ettiği yerdir. Kendini ifade etmek bir ihtiyaçtır, yoksa insan zehirlenir. Bir yere bir şeyler üretmek için gitmek, günü tamamlayıp hafif yorgun eve dönmek harika bir duygudur.
Paran olsa bile çalış kızım. Toruna torbaya yetecek kadar paran olsa ve harcayıp harcayıp bitirmesen bile çalış. İnsan sadece para kazanmak için çalışmaz. Çalışmak hayata, insan içine karışmaktır, havalanmaktır, nefes almaktır, kendini bilemektir, yoksa durduğun yerde paslanırsın. Çalışmak kendini, aslında kim olduğunu ve kim olmadığını fark etmektir. Yeteneklerini, sınırlarını, neyi sevip neyi sevmediğini, nerede güçlü nerede zayıf olduğunu en çok çalışırken keşfedersin.
İş ararken, seçerken tek kriterin para olmasın. “Git, az kazanacağın yeri seç, mutluluk az kazanmaktır” demiyorum sana. Fakat daha fazla kazanman, daha mutlu olacağını garantilemez.
Kendine nasıl bir iş seçeceğini, ne yapacağını bilemiyor olabilirsin. Çalışmana rağmen hâlâ aklında soru işaretleri olabilir. Kızım, eğer çalışırken içine fenalık geliyorsa yanlış iş yapıyorsun demektir. Değiştir. İşte mutsuz olmak bir fırsattır, sadece bunun fırsat olduğunu anlamak gerekir.
Hayatının iş yerlerinde fenalık geçire geçire geçip gitmesini istemiyorsan doğru meslek seç. Doğru mesleği nasıl mı seçeceksin? Önce sana yanlış meslek nasıl seçilir onu söyleyeyim. Moda olanın, havalı görünenin peşinden gitmek, herkesin gittiği yolda ite kaka ilerlemek insana yanlış meslek seçtirir. Telâfisi imkânsız değilse de zor ve yorucudur. Yanlış meslek seçtiğini anladığında hemen değiştirmek için harekete geç. Yoksa ilk deneyimlerin hep peşinden gelir. Sıfırdan başlamaktan korkma.
Doğru mesleği ancak seni nelerin mutlu ettiğini düşünerek bulabilirsin. Sor kendine. En çok ne yaparken mutlu oluyorsun? Kitap okurken mi? Gözüne kalem çekerken mi? Yemek pişirirken mi? Konuşup bir şeyler anlatırken mi? Evi temizlerken mi? Haberleri dinlerken mi? Sökük dikerken mi? Bedenini esnetirken mi? Bunlar insana hep bir şey anlatır. Fakat insan kendini değil de etrafını dinlediği için ne istediğini duyamaz. Kendini dinlemeye koyulursan, her duyduğunun ne anlattığını zaten anlayacaksın.
Seçtiğin mesleğin sana iyi kazandırmayacağını düşünüyorsan şimdi diyeceklerimi iyi dinle. Kazandıran, meslek değil, ortaya çıkan iştir. İyi iş kazandırır. Çok iyi iş çok kazandırır. Çok iyi iş çıkarması için insanın o işi sevmesi gerekir. Meslek paralı olmaz, insan icra ettiği mesleği paralı hale getirir.
Çalış ama işle kendin arasında bir denge bul. Yoksa çok çalışıp yorulur eve kapanmak istersin, sonra eve kapanıp buhranlar içinde iş aramaya koyulursun ve bu döngü böyle devam eder. Bir kadın, kendi için bunu istememeli.
Çalış kızım. Sağlığın yerindeyse, bedensel ve fiziksel bir engelin yoksa, sakın kimsenin sana bakmasını, seni beslemesini bekleme. O zaman kendini kafese koyar, anahtarını da seni besleyene verirsin. Ve asla gönlünce kanat çırpamazsın.
Rana Z.