Çocukları ile çeşitli oranlarda çatışmalar yaşayan ebeveynleri izlediğimizde, onların çocuklarına olumsuz duygu doğuracak çağrışımlarla yaklaştıklarını görüyoruz.

Çocuk yetiştirme konusunda;

İstesek de istemesek de, bizi kuşatan kültürümüzün doğrularından olduğu gibi, yanlışlarından da etkileniyoruz.

Ve bu etkilendiklerimiz zamanla bizim “doğrularımız” ve “vazgeçilmezlerimiz” haline geliyor.

Genel anlamda kültürümüzü gözlemlediğimizde;

– Hataların, yanlışların bulunup buluşturulması,

– Yanlışlara, hatalara vurgu yapılması,

– Olumsuzluklar konusunda uyarılarda bulunmak üzerine kurgulanmış bir “çocuk yetiştirme” yönteminin bir adım öne çıktığına tanık oluyoruz.

Örneğin;

– Hayır, cısss!!!

– Oraya gitme, yanarsın.

– Öyle konuşma, çok ayıp.

– Kaşık öyle tutulmaz… Gömlek öyle giyilmez… Yazı öyle yazılmaz…

– Sigara öldürür…vs.

Oysa bunların yerine,

yani olayların olumsuzluklarına, yanlışlarına değil de “doğrularına” atıflar yapılmış olsa, çocukların kurallara uymaları çok daha yoğun olur.

Aynı örnekler üzerinden gidersek;

– Bak bak bak, bu çok güzel.

– Şuraya gidersen çok sevinirsin.

– Şöyle konuşursan çok sevimli olursun.

– Kaşık şöyle de tutulabilir… Gömlek şöyle de giyilebilir… Yazı şöyle de yazılabilir.

– Sigara içmemek, çok sağlıklı olmak demektir.

Çocuğa yanlışlar üzerinden vurgu yapıldıkça;

– Sizi duymama eğilimi kazanabilir.

– Bakışlarını sizden kaçırmayı seçebilir.

– Sözlerinize itibar etmeyebilir…

Bunlar kuvvetle muhtemeldir.

Çocuğunuza;

– Güven kazandırmak istiyorsanız,

– Onun, kendisini saygın biri olarak algılamasını istiyorsanız,

– Ona, onurlu biri olduğunu hissettirmek istiyorsanız, yapmanız gereken şey çok basittir.

Şöyle ki, onun;

– Yanlışlarını yakalamaya,

– Hatalarını düzeltmeye,

– Eksiklerini bulmaya odaklanmayı terk etmeniz gerekir.

Bunun yerine ona;

o an için göremediği “doğruları” işaret etmeniz çok daha karlıdır.

Onun sempatisini kazanmanıza sebep olur.

Dr. Yaşar Kuru