Korkutan rapor! Bunu yiyen kanser oluyor..

3 ülkede yasaklandı!

Sağlık Bakanlığı’ndan nişasta bazlı şeker raporu: Öldürüyor

Sağlık Bakanlığı “Nişasta Bazlı Şekerlerin (NBŞ) Sağlığa Etkileri” hakkında bilim kurulu raporunu yayınladı. Rapordan: NBŞ içeren besinlerin fazla tüketimi obezite ile ilişkili çeşitli kanser türlerinin (kolon kanseri, pankreas, karaciğer ve meme kanseri gibi) gelişimine de zemin hazırlamaktadır.

Sağlık Bakanlığı tarafından “Nişasta Bazlı Şekerlerin (NBŞ) Sağlığa Etkileri” hakkında bilim kurulu raporuna ilişkin yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi,

Bakanlığımız Bilimsel Kurulunun konuyla ilgili bilimsel çalışmalar ve ilgili raporların da dikkate alındığı değerlendirmeleri neticesinde vatandaşlarımızın sağlığının korunması için Nişasta Bazlı Şekerler (NBŞ) ve şeker kullanımı konusundaki görüş ve tavsiyeleri aşağıda sunulmaktadır:

Çay şekerinde de var

Sofra şekeri veya çay şekeri olarak bilinen sakkaroz (sukroz) yüze 50 glikoz ve yüze 50 fruktozdan oluşmaktadır. Dünyada yiyecek ve içeceklerde sakkaroz (sükroz) yani sofra şekerinden sonra ikinci büyük kullanım payına sahip tatlandırıcı türü ise Nişasta Bazlı Şekerlerdir (NBŞ). Yüksek Fruktozlu Mısır Şurubu olarak da bilinen NBŞ, en çok ve ucuz olarak mısırdan, ayrıca patates, buğday, kasava (tapioka) gibi bitkilerden elde edilir. NBŞ’nin içeriğinde değişen oranlarda fruktoz ve glukoz bulunmaktadır (yüze 58 glikoz- yüze 42 fruktoz veya yüze 45 glikoz- yüze 55 fruktoz,). Sakkaroz yani sofra şekerindeki glukoz ve fruktoz moleküler düzeyde bağlı iken, NBŞ’de yer alan fruktoz ve glukoz sıvı formda serbest yüzer haldedir.

Çocukluktan bağımlılık

Son zamanlarda artan obezite ve kronik hastalıkların nedenlerini araştıran bilimsel çalışmalarda şeker metabolizması özellikle de sofra şekeri ve NBŞ’nin yapısında bulunan früktoz metabolizması üzerinde yoğunlaştığı gözlemlenmektedir. Metabolizmada glikoz uyarısı ile salgılanan insülin tokluk hormonu olan leptini uyarır ve açlık hormonu grelini ise baskılar. Bunun sonucunda tokluk merkezi uyarılarak yeme davranışı sonlanır. Fruktoz ise insülini çok az uyarmamaktadır. Bu durumun fazla şeker tüketimine, insülin salgılanamaması, tokluk hissi gelişmemesi ve yeme davranışı devam ettiği için obeziteyi tetiklediği ileri sürülmektedir. Fruktozun karaciğer içindeki metabolizması da glukozdan farklıdır. Fruktozun yıkımı glikozdan daha hızlıdır ve hızla yağ asitlerine dönüşmektedir. Bu durumun karaciğer yağlanması, fibrosis ve siroz gelişebildiği yönünde çalışmalar bulunmaktadır. Fruktoz glikoza göre daha tatlıdır ve beyinde iştah artırıcı hedonik yolakları uyaran etkisi olduğu yönünde de çalışmalar bulunmaktadır. Fruktozlu ürünlerin tüketimi özellikle bebeklik ve çocukluk yaşlarında damak tadının şekerli ürünler doğrultusunda gelişmesini kolaylaştırmaktadır.

Diyabet, kalp hastalıkları…

Fruktozun barsak florası ve mikrobiyatası değişikliğine neden olduğu yönünde de çalışmalar bulunmaktadır. Fruktoz, glikozdan farklı olarak kanda ürik asit artışına da neden olmakta, gut hastalığını tetikleyebilmekte ya da var olanları şiddetlendirmektedir. Şekerli(sakkaroz ve NBŞ) besinlerin aşırı tüketilmesi sonucunda (yüksekfrüktoz içeren – yüzde 55 ve üzeri-mısır şurupları daha tatlı oldukları için daha fazla tüketilebilmektedir) gereğinden çok yeme davranışı, insülin direnci gelişmesi ve obezite, diyabet, kalp damar hastalıkları ve eşlik eden hastalıklara yol açtığı yönünde çalışmalar bulunmaktadır.

Pankreas, meme kanseri…

Sakkaroz ve NBŞ içeren besinlerin fazla tüketimi metabolik hastalıkların yanı sıra obezite ile ilişkili çeşitli kanser türlerinin (kolon kanseri, pankreas, karaciğer ve meme kanseri gibi) gelişimine de zemin hazırlamaktadır. Avrupa Birliği tarafından sağlıklı beslenmenin teşvik edilmesi ve özellikle endüstrinin şeker azaltma yolunda reformülasyon yapması önerilmektedir.

Obezite ve ilişkili hastalıklar tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemiz için de giderek artan bir problemdir. Ülkemizde 15 yaş üzeri yetişkinlerde obezite sıklığı yüzde 32, fazla kilolu birey sıklığı yüzde 34.8 ve diyabet prevalansı yüzde 12.1 (STEPS 2017, ön sonuçlar) bulunmuştur. Çocukluk çağında obezite oranı 7-8 yaş grubunda yüzde 9.9, fazla kilolu çocuk oranı aynı yaş grubunda yüzde 14.6 iken, ortaokul çocuklarında obezite sıklığı yüzde 12.4’e ve fazla kilolu çocuk sıklığı yüzde 21’e yükselmektedir.

Türkiye Beslenme Rehberi’nde ve DSÖ ile diğer uluslararası önerilerde; tüm serbest şekerlerden alınan enerjinin, günlük enerji (kalori) miktarının yüzde 10’unu geçmemesi ve bazı ülkelerde ise daha da azaltılması önerilmektedir.

HANGİ ÜRÜNLERDE VAR

Alkollü, gazlı, kolalı içeceklerde, tat verici olarak meyve suyu sanayiinde, tadı artırma ve fermante edilebilirlik için de çikolata şekerleme, tatlılar, bisküvi, dondurma, helva, reçel, marmelat, unlu mamuller sanayiinde kullanılıyor. Süt ürünleri, ketçap, mayonez, hazır çorba gibi işlenmiş gıdalarda ve meyve sebze ürünlerinin salamurasında da NBŞ kullanılıyor.

Kota da artmamalı sıkı denetim sağlanmalı

Yapılan değerlendirmeler ışığında Bilim Kurulu tarafından geliştirilen aşağıdaki öneriler kamuoyu dikkatine sunmaktadır: Her türlü şeker tüketiminin azaltılması için gerekli tüm tedbirlerin alınması sübvansiyonların gözden geçirilmesi, vergilendirme, bilgilendirme ve farkındalık girişimleri vb.) Halen yüzde 10 olan NBŞ kotasının (üretiminin) artırılmaması ve gıdalarda kullanımının sınırlandırılarak sıkı denetiminin sağlanması, yiyecek ve içecek etiketleri üzerindeki şeker içeriğinin, elde ediliş kaynağı ve früktoz oranı belirtilmek suretiyle Türk Gıda Kodeksi şeker tebliğine uygun şekilde ‘şeker’, ‘glikoz şurubu’, ‘yüksek früktozmısır şurubu’, ‘invert şeker’ vb şeklinde açık olarak yazılmasının sağlanması, sağlıklı beslenmenin teşvik edilmesi çalışmaları kapsamında; endüstri tarafından reformülasyon yapılarak, yüksek fruktozlu mısır şurubu kullanım miktarının asgari düzeye indirilmesine destek olunması, toplumumuzda şeker tüketiminin azaltılması için tüketicinin bilgilendirilmesi, tüm topluma bebeklik ve çocukluk çağından itibaren sağlıklı beslenme kültürünün tesis edilmesi konusunda dengeli beslenme politikaların geliştirilmesi, Sağlık Bakanlığının koordinatörlüğünde ilgili tüm sektörlerle ve kamu kuruluşlarıyla işbirliğinin sağlanması gerekmektedir.”