Anne zihnimizde, koşulsuz sevgiyle özdeşleştirebileceğimiz yegâne kişidir.
Kim olursak olalım, ne yaparsak yapalım, yaşamın fırtınalarından bizi koruyacak, ruh üşümelerimizi ısıtacak kucaktır anne.
Bir kız çocuğunun başına gelebilecek en büyük talihsizliklerden birisi, narsisistik yani kendine âşık bir annenin kızı olmaktır.
Maalesef narsisistik annelerin kızları ne koşulsuz sevgiyi, ne de güvenli anne kucağını tanır.
Bir ömür boyu o sevgiyi tadacağını ve o kucağın kendisine açılacağını umarak, pervane gibi döner annesinin etrafında.
Her kötü muameleyi, her dışlanmayı, her ayrımcılığı, her hakareti sineye çeker.
Narsisistik anne benmerkezci, samimiyetsiz, yargılayıcı, çıkarları için yalan söylemeye ve gerçekleri çarpıtmaya eğilimli, inatçı, bencil ve soğuktur.
Dünya onun etrafında döner.
Çocuklarının ihtiyaçlarını, duygularını ve seçimlerini kontrol ve manipüle eder; bunu yapamadığı zamansa cezalandırır.
Çocukları arasında ayrımcılık yapar, evde kamplar, düşmanlıklar yaratır.
Kızının babasıyla güçlü bağlar kurmasını kıskanır.
Eşini ve erkek çocuklarını kızından uzak tutmak, düşman etmek için elinden geleni yapar; çünkü kızıyla rekabet içindedir.
Kız çocuğu böyle bir rekabeti aklına bile getiremediğinden, erkek kardeşinden gördüğü kötü muameleye akıl erdiremez.
Kız çocuklarının anneyle ilişkisi, oğullardan farklıdır.
Kızlar genellikle anneleriyle daha fazla zaman geçirir ve onu rol modeli olarak görürler.
Narsisistik anne kızının eğitim ve fiziksel gereksinimlerine duyarlı ve özverili olabilir ama onu duygusal olarak yalnız bırakır.
Kızının duygularını paylaştığı her durumda, kendi duygularından bahsederek onu susturur; konu dönüp dolaşıp yine anneye gelir.
Kızının başına bir talihsizlik geldiğinde bile, onun için öncelikli mesele kızının ne hissettiği değil, yaşanan olaydan kendisinin nasıl etkilendiğidir.
Narsisistik anne kızına hem bir tehdit hem de kendi egosunun bir uzantısı olarak bakar.
Evin içinde izole ederken bir yandan da ağır eleştiri ve yönlendirmeleriyle kızını, kendi olmak istediği biçime sokmaya çalışır.
“İyiliği için” neyi sevdiğini veya istediğini, anne belirler.
Kızının istediği beden ölçülerine sahip olmaması, beklediği tarzda giyinmemesi, ‘’yanlış’’ erkek arkadaş, eş ya da meslek seçimi gibi durumların cezası, hakaret, lakap takma gibi sözel saldırganlıktan, dışlama, yok sayma ve tüm bağları kesmeye kadar uzanabilir.
Narsisistik annenin etrafa göstermek istediği ”mükemmel aile” imajı, kızının duygularından daha önemlidir!
Annemin, yaşamımla ilgili yaptığım bir seçimi onaylamayarak bana, ‘’Senin mutluluğun beni ilgilendirmiyor!’’ deyişini, üzerinden geçen on yıllardan sonra bile hala, tüylerim ürpererek hatırlıyorum.
Kız, kendi istek ve beklentilerini feda etmekle, annesinin sevgisini kaybetmek arasında bir seçim yapmak durumunda bırakılır.
Gerçek benliği önce annesi, sonra kendisi tarafından reddedilir.
Sonuç, gerçek benliğinin sevilemez olduğu inancına dayanan içsel utançtır.
Kendi annesi onu sevip kabul etmediğine göre, o nasıl iyi ve sevilebilir bir insan olabilir!
Narsisistik annenin kızına yönelik bencil, soğuk, katı ve saldırgan tutumu, kızının çocuklarına bile uzanabilir.
Narsisistik anne, oğluna da farklı biçimlerde zarar verir.
Ona, eşiyle sağlıklı bir bağ kurmasını sağlayacak temel değerleri öğretmez; zaten oğlunun eşi, bir başka rakibidir.
Oğluyla duygusal ensest yaşar; onu yüceltir, kimseyle paylaşmak istemez.
Oğlunu kızına karşı bir tehdit aracı olarak kullanır; kışkırtır, biler ve saldırtır.
Baba genellikle iyi niyetli ama pasiftir.
Annenin manipülasyonlarına, saldırılarına ve hasedine karşı kızını koruyamaz.
Sürekli eleştiri, utandırma ve dışlama, kız çocuğunun öz güvenini erken yaşlardan itibaren kemirmeye başlar.
Kendi duygularına ve dürtülerine güvenemez.
Annesinin hiçbir zaman memnun olmamasının, kötü hissetmesinin ve hastalanmasının kendi suçu olduğuna inanır.
Ciddi duygusal, fiziksel istismar veya ihmal durumlarında ise, var olma hakkının olmadığını, annesine yük olduğunu ve asla doğmamış olması gerektiğini düşünebilir.
Narsisistik anneler kızlarının hayatlarını kontrol altına almak için onların tüm mahremiyetini ihlal eder, kendilerine ait özel alan bırakmaz.
Narsisistik annenin kızında açtığı yaraların iyileşmesi çok zordur.
Mizacı güçlü değilse, baba yeterince destek olmuyorsa, kendini savunmayı, kendi gücüne güvenmeyi öğrenmesi hiç kolay olmaz.
Bu tür annelerin, kızları için empati duymadıklarını unutmamak önemlidir.
Annenin acımasız sesi, zamanla kızının içsel eleştirmenine dönüşür.
Annesinin olmadığı yerde bile onu eleştiren, aşağılayan, utandıran, mutlu olmasını engelleyen bir iç ses vardır beyninde…
Ve karmaşık iyileşme yolculuğu da zaten, bu iç sesin farkına varmak ve onu susturmakla başlar.
İkinci adım, kendisini annesinden ayıran sınırları belirlemektir.
Kendisine öncelik vermeyi ve hak ettiği alanı açmayı öğrenmelidir.
Nefes alabilmek ve kendini yeniden inşa edebilmek için bazı durumlarda anneden tamamen uzaklaşması gerekebilir.
Tüm bunlar zor değişimlerdir; acı verir, kanatır; zaman ve emek gerektirir.
Sonuçsa, yaşamda ilk kez narsisistik anneyi gerçek anlamda hayal kırıklığına uğratmak ama hem kendi benliğini ve hem de gelecek kuşakları kurtarmaktır..
Doç. Dr. Şafak Nakajima