Bir genç kız vahşice öldürülmüş, kardeşi ise mucizevi bir şekilde hayatta kalmıştı. Üstelik bu vahşetten çok kısa bir süre sonra iki kadın daha darp edildi. Acil bir şekilde suçlunun bulunması gereken davada polisin gözüne öylece tren raylarında yürüyen genç bir adam takıldı. Çocuk gibi hareketleri olan bu adam katil olabilir miydi? İşte bir taş ile yumurtayı bile birbirinde ayırt edemeyen Joe Arridy’nin hikâyesi.

Henüz 15 yaşındaki Dorothy Drain’in evde yalnız başına kanlar içindeydi. Genç kızın ebeveynleri işten eve döndüklerinde gördükleri manzara karşısında şoka girmişti. Dorothy’nin kız kardeşi Barbara da ablası gibi vücuduna darbeler almış ancak mucizevi bir şekilde hayatta kalmıştı. Fakat Dorothy, kardeşi kadar şanslı değildi. 15 Ağustos 1936 yaşanan olaylar kısa zamanda ABD’nin Colorado eyaletinde büyük bir paniğe yol açtı. Birçok kişi katilin kısa zaman içinde bulunabilmesi için polise tepki gösterdi. Ekipler hızlıca katilin izini sürmeye başlarken aynı saatlerde Drain ailesinin evinin hemen yakınında iki kadın daha saldırıya uğradı. Kadınlara saldıran adam koyu tenli bir erkekti.

TREN RAYLARININ YANINDA AMAÇSIZCA DOLAŞIYORDU

Katilin izini süren polis, üzerinde çok büyük bir baskı hissediyordu. Yaşananlar çevredeki herkesi tedirgin etmişti. Özellikle de olay yerine ilk ulaşan şerif George Carroll, çevredekilerin hedefindeki isimdi. Suçlu bir an önce bulunmalı ve bölgede yaşayan herkes derin bir nefes almalıydı. İki kadının daha Drain ailesinin evi yakınlarında aynı adam tarafından saldırıya uğradıklarını iddia etmeleri üzerine katili yakalamak konusunda büyük bir baskı altında olan bölge polisi, tren raylarının yanında amaçsızca dolaşan 21 yaşındaki Joe Arridy’yi gördüğünde üzerinden büyük bir yük kalktığını hissetti. Bu nedenle Joe Arridy olaydan birkaç gün sonra aynı mahallede yakalandı ve Dorothy Drain’i öldürdüğünü itiraf ettiği için tutuklandı.

YAN YANA GELEN KELİMELERİ BİLE ANLAMIYORDU

Fakat Arridy’de ciddi bir tuhaflık vardı. Arridy, yan yana gelen herhangi birkaç kelimeyi bile anlayamıyordu. Dorothy’nin öldürüldüğünü itiraf etmenin kendi çıkarına olduğunu, aksi takdirde başına kötü şeyler geleceğini söyleyen polis memurlarının tehditlerinden korkmuştu.

Polis bu masum gencin zihinsel engeli olmasını kötüye kullandı ve suçu itiraf etmesi için onun korkuttu. Arridy’nin ebeveynleri Suriyeli göçmenlerdi. Bu da tanıma uyan esmer tenini açıklıyordu. Anne ve babası ayrıca birinci dereceden kuzenlerdi. Kardeşlerinde de akraba evliliğinin sonuçları görülmüş; biri küçükken ölmüş, diğeri ise Joe Arridy gibi zorluklar yaşamıştı. Bu durumdan ötürü Arridy henüz 10 yaşındayken devlete ait bir bakımevine yatırıldı. Üstelik eğer 21 yaşında buradan kaçmamış olsaydı daha yıllarca orada yaşayacaktı.

GÜNAH KEÇİSİ İLAN EDİLDİĞİNİN FARKINDALARDI

Zihinsel engelli olması işleri karıştıran en önemli detaydı. Bir sineği bile öldüremeyecekmiş gibi görünen Arridy yavaş konuşuyordu ve birkaç kelimeden oluşan cümleleri tekrar etmekte dahi zorlanıyordu. Renkleri dahi ayırt edemeyen Arridy, enteresan bir şekilde suçlu olduğunu itiraf etmişti. Ancak dedektif Carroll, bu itirafı kayıt altına alma zahmetine bile girmemişti. Duruşma esnasında davacı bile cevapların zorla elde edildiğini fark etmişti. Herkes Joe Arridy’nin günah keçisi ilan edildiğinin farkındaydı.

Frank Aguliar

BAŞKA BİR ŞÜPHELİ BULUNDU

Bütün bunlar yaşanırken polisler Frank Aguilar adında yeni bir şüphelinin üzerinde durmaya çoktan başlamıştı. Aguilar bulunduğunda kurbanlarda ölümcül darbelere sebep olabilecek gibi görünen bir baltayı elinde tutuyordu. Ancak polisler elinde baltayla dolanan bu tuhaf kişiyi sorguya bile çekmedi. Arridy’ye kurbanlara beyzbol sopasıyla vurduğunu itiraf etmesini söylemişlerdi. Oysa izler açık şekilde bir balta veya en azından bir bıçak darbesinden kaynaklanıyordu.

GERÇEK SUÇLUNUN KİM OLDUĞU AÇIKTI

Polisler olayı çözmeye çalışırken teorilerinin gerçek olmadığını ve fena halde çuvalladıklarını biliyorlardı. Bu yüzden hem Frank Aguilar’ı hem de Joe Arridy’yi Dorothy Drain’i cinayetten, Barbara Drain’i öldürmeye teşebbüsten ve diğer iki kadına saldırmaktan mahkum etmeye karar verdiler. Bu noktada Aguilar’ın gerçek suçlu olduğu, Arridy’nin ise olmadığı açıktı ancak Aguilar bunu Arridy’nin yaptığını söyleyip durdu. Onun saf aklı bu tartışmayı algılayamıyor, sürekli suçu üstlenmesine sebep oluyordu.

 

BİR TAŞ İLE YUMURTA ARASINDAKİ FARKI BİLE AYIRT EDEMİYORDU

Adli tıp ekibi cinayetlerin sadece bir kişinin işi olduğunu açıkça beyan etmişti. IQ’su 46 olan zihinsel engelli genç bir adam olan Arridy, neredeyse her şeyi söylemeye veya yapmaya zorlanabilirdi. Bu adaletsizlik havası içinde Arridy’nin ifadesinin onu sorgulayan kişiye göre sürekli değiştirdiği görülüyordu. Ayrıca cinayetin en basit ayrıntılarını bile birileri ona söyleyene kadar anlatamamıştı.

Tam da bu raddede suçlunun Arridy değil, bir başkası olduğunu herkesin anlamış olması gerekirdi. Üstelik suçlunun Barbara Drain tarafından teşhis edilen Meksikalı Frank Aguliar olduğu açığa çıkmıştı. Gerçek suçlu bulunmuş olsa bile halkın öfkesi dinmiyordu. Çünkü polis Arridy’i bir kere katil ilan etmişti. Arridy’nin davasında tanıklık eden psikiyatristlerin onu zihinsel engelli ilan etmesine rağmen IQ’su 46 olan Joe Arridy suçlu bulundu ve idama mahkum edildi. O, bir taş ve yumurta arasındaki farkı bile ayırt edemezken idam cezası verilmişti.

Joe Arridy, idam edilmeden önce oyuncaklarını başka bir mahkuma veriyor.

İDAM EDİLECEĞİNİ DUYUNCA OYUNCAKLARINA SARILDI

Yakında gerçekleşecek olan idamının haberi Arridy’ye verildiğinde birdenbire sahip olduğu bütün oyuncaklara daha fazla sahip çıkmaya başlamış, bu oyuncukları diğer mahkumlara vermeye başlamıştı. Joe Arridy’nin hapsedildiği hapishanenin müdürü Roy Best, onun ölüm hücresinde olduğunu duyunca en mutlu suçlu olduğunu söyledi.

Ancak hiçbir adalet görevlisi Joe’nun zihinsel engeli nedeniyle ölüm kavramını anlamadığını ve bu nedenle bundan korkmadığını anlayamamıştı. Arridy ölüm cezasına çarptırıldığını duyduğunda yalnızca gülümsüyordu. Çocuk bir zihne sahip olduğu son yemeğinden de anlaşılıyordu. Masum suçlu yalnızca dondurma yemek istemişti.

TAM 70 YIL BOYUNCA AFFEDİLMEDİ

Dondurmasını yedikten sonra Joe Arridy hücresinde sürekli oynadığı tek varlığı olan oyuncak tren setini 6 Ocak 1939 tarihi geldiğinde başka bir mahkuma verdi ve idam edilmek üzere yola çıktı. O dönemlerde Colorado’da idamların yapılma şekli, mahkumları ölümüne gazla öldürmekti. Joe Arridy gaz odasında bir sandalyeye bağlandı ve birkaç dakika içinde hayata veda etti.

 

Müdür, infazdan sonra gardiyanlardan birkaçının ağladığını bile görmüştü çünkü içten içe masum bir insanı öldürdükleri için suçlu olduklarını biliyorlardı. Ancak herkesin masum olduğunu bilmesine rağmen Joe Arridy ölümünden yaklaşık 70 yıl sonra yani 2011 yılına kadar suçlu bulundu.